İtibar israfı

Vatandaşlara ‘’davranışlarınızı değiştirin, alışverişe çıkarken liste yapın, sadece ihtiyacınız kadarını alın’’ buyuruyor Emine Erdoğan. Erdoğan’ın iki yıl önce yapılan ve sadece 50 kişinin katıldığı ‘’Genç Müslüman Kadınlar İçin Liderlik’’ programında da aynı hatırlatmaları yapması isabet olurdu. Bu etkinliğe harcanan 1 milyon 163 bin liranın tek izahı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın itibarı olsa gerek.

Son günlerde gündemdeki önemli meselelerin başında tasarruf ve israf geliyor. AKP iktidarının ekonomik krizi perdeleme çabaları yaşanan yoksulluk ve işsizliği örtmeye yetmiyor. Ekonominin şahlandığına ilişkin nutuklar ise emekçilerin zorlaşan geçim sıkıntılarına çare olamayınca, uçuşa geçen ekonomi yerini tasarruf tavsiyelerine bırakmış görünüyor.

TÜİK’in dün açıkladığı resmi enflasyon rakamları dahi özellikle gıda gibi en temel ihtiyaç kalemlerinde ki artışı gözler önüne seriyor. TÜİK’in rakamlarına göre Eylül ayı enflasyonu yıllık bazda yüzde 19.58 olurken, artışın en yüksek olduğu grupların başında yüzde 28.79 ile gıda ve alkolsüz içecekler geliyor. TÜİK’in enflasyon sepetinin gerçeği ne kadar yansıttığı konusunu iktisatçılara bırakalım. Ancak resmi verilerden anlaşılan, yoksulluğun arttığı, emekçilerin pandemi ile birlikte katmerlenen ekonomik krizin ağır yükü altında ezildiği bir tablo ile karşı karşıyayız.

AKP iktidarının bu tablo karşısında ki tutumu ise pes dedirtecek türden. Önce zincir marketlere fahiş fiyat denetimi gündeme geldi. Ardından Erdoğan çiftinin market alışverişinde verdikleri poz ve fiyatlar gayet uygun açıklaması…

Geçinemiyoruz diyen milyonlarca emekçi, barınma sorununu bir türlü çözemeyen sayısız genç, iş bulma ümidini yitirdiği ve iş aramadığı için işsizlik rakamlarına dahil edilmeyen işsizler ordusu için bir çözüm önerileri yok, çözmek gibi bir niyetleri de…

Asgari ücretle ya da emekli maaşı ile ayın sonunu getiremeyen yurttaşlar için kameraya verilen pozlar iktidarı ayakta tutmaya yeter mi bilinmez. Ancak siyasal İslamcı hareketin iktidara taşınırken kullandığı basamaklar, yarattığı illüzyonlar tek tek çöküyor. Yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele diyerek çıktıkları yolda gelinen yer ortadadır. Yoksulluğu bitirmedirler ama yandaşların zenginliğine zenginlik kattılar. Yolsuzlukla bırakın mücadeleyi, iktidarlarında yolsuzluk tek yol oldu. Yasakları saymaya bile gerek yok. Kelimenin tam anlamıyla bir istibdat rejimi kurdular.

Emine Erdoğan’ın iyi niyet elçisi misali yoksullukla mücadele konusunda son zamanlarda sık sık gündeme geldiği görülüyor. Sorsanız saraylarında çok mütevazi bir yaşam sürüyorlar. İsrafa karşı öneriler yandaş basında büyük puntolarla yer buluyor. Ancak Emine Erdoğan’ın önerileri pandemi koşullarında geçimini sağlamaya çalışan emekçilere ‘’porsiyonlarınızı küçültün’’ gibi dahiyane fikirlerden öteye geçemiyor. Saray mutfağında sürülen ‘’sade hayatlar’’ için ise Sayıştay’ın yayınladığı rapora göre 2020 yılında harcanan miktar 5.4 milyon lira. Yurttaşlara tevekkül ve tasarrufu salık verenler itibardan tasarruf etmeyip sarayda 2.8 milyar lira harcamış. Her şey devletin bekası için. Sarayın itibarı için 2.8 milyar lira bahşedilmiş.

Vatandaşlara ‘’davranışlarınızı değiştirin, alışverişe çıkarken liste yapın, sadece ihtiyacınız kadarını alın’’ buyuruyor Emine Erdoğan. Erdoğan’ın iki yıl önce yapılan ve sadece 50 kişinin katıldığı ‘’Genç Müslüman Kadınlar İçin Liderlik’’ programında da aynı hatırlatmaları yapması isabet olurdu. Bu etkinliğe harcanan 1 milyon 163 bin liranın tek izahı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın itibarı olsa gerek.

İtibarından tasarruf edilmeyen bir diğer kurum Diyanet İşleri Başkanlığı. Bu kuruma ayrılan devasa bütçe bir tarafa lüks makam araçlarına yapılan harcamalar bir başka itibar göstergesi olarak kayıtlara geçmiş bulunuyor.

İtibardan tasarruf etmeyenler elbette yandaşlara da epey bonkör davranıyor. Yandaşların itibarı için devlet ihalelerini adrese teslim verildiği bir kez daha görülüyor. Pandora Pepers’in yayınladığı belgelerde devlet itibarına halel gelmesin diyerek inşa edilen sarayların ihalesini alan Rönesans inşaat firmasına dair ciddi iddialar gündemde.

Pandemi sürecinde ilk iş olarak vatandaşlara iban dağıtan iktidarın bütün bu süreç boyunca devlet garantisi verilen projelere aktardığı bütçe israfın en büyüğü. Patronlara verilen krediler, iktidarın affına mazhar olan kredi ve vergi borçları da cabası.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bütçeden akılla izahı olmayan harcamalara ‘’itibardan tasarruf olmaz’’ diyerek üst perdeden yanıt veriyor. Yoksulluğu bitirdiklerini ilan ederken market market gezip ucuz alış verişin sırlarını keşfediyor. Barınamıyoruz diyen gençleri terörist ilan ederek yurt sorununu örtbas etme gayretine giriyor. Ancak AKP eliyle kurulan yeni rejim dikiş tutmuyor. Her yerinden sapır sapır dökülüyor.

Sermayenin, sarayın, Diyanet’in ve her düzeyde AKP’linin itibarı memleketin sırtında büyük bir kambura dönüşmüş durumda. Öte yandan milyonlarca işçinin, emekçinin itibarından tasarruf etmekten beis duymuyorlar.
Çocuğunun barınma sorununu çözemediği için mahcup, eli kolu bağlı memleketine dönen velilerin, geçim sıkıntısından intihara sürüklenen yurttaşların, sendikal haklarını kullandıkları için işten atılan emekçilerin itibarını hiçe sayanların, kendi çıkarlarını devletin itibarı kılıfı ile sunanların düzenidir bu. Bu itibar israfına dur demenin vakti geldi de geçiyor.