İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına ilişkin İKD'den açıklama: Kadınların yaşam hakkı pazarlık konusu değildir

Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin ilk koşulunun gericilikle mücadele olduğunun altını çizen İKD açıklamasında, "Karanlığın ve cehaletin temsilcisi gericilere boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isteriz." dedi.

İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına ilişkin İKD'den açıklama: Kadınların yaşam hakkı pazarlık konusu değildir

İlerici Kadınlar Derneği (İKD), AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşen Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün katıldığı bir televizyon programında AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılacağı yönündeki taahhütlerini aktarmasına ilişkin bir açıklama yaptı.

İKD’nin “Ortada bir pazarlık vardır. Bakanlık koltuğu karşılığında tek adam rejimine evet denmesi. Ancak bu pazarlığa kadınların yaşam hakkı kurban edilmektedir. Buna izin vermeyeceğiz!” ifadelerine yer verilen açıklamasında, “Gericilerin fıtratının kadın düşmanlığında ortaklaştığını bir kez daha görmüş olduk.” denildi.

AKP’nin iktidarda olduğu son 18 yılda kadın cinayetlerindeki ve kadına şiddetteki artışın tesadüf olmadığının belirtildiği açıklamada, “Neredeyse her gün bir kadın cinayetinin işlendiği, kadına yönelik şiddetin cezasızlık ile ödüllendirildiği ülkemizde şiddetle etkin mücadele edilmesi gerekirken gericilik yarışına girilmekte, kadınların yaşam hakkı siyasi rant ve pazarlık konusu haline getirilmektedir.” ifadeleri yer aldı.

“Kadınların yaşam hakkı pazarlık konusu değildir” başlıklı açıklama şöyle:

“Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, katıldığı bir televizyon programında, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmelerde İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılacağı yönünde taahhütlerde bulunulduğunu açıklamıştır.

Ortada bir pazarlık vardır. Bakanlık koltuğu karşılığında tek adam rejimine evet denmesi. Ancak bu pazarlığa kadınların yaşam hakkı kurban edilmektedir. Buna izin vermeyeceğiz!

Gericilerin fıtratının kadın düşmanlığında ortaklaştığını bir kez daha görmüş olduk.

AKP’nin iktidarda olduğu son on sekiz yılda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerindeki artış bir tesadüf değildir. Türkiye’nin siyasal islamcı örgütlenmeler eliyle yaşadığı dönüşüm, kadınları ikincilleştiren gerici politikalar ve sömürünün derinleşmesi şiddeti körüklemekte, kadınların yaşam hakkına kastedilmektedir. Kadın hakları kavramını küçümseyen, kadın hakları savunuculuğunu cahillik olarak nitelendiren bu geleneğin temsilcilerinin buluşması bizleri şaşırtmamıştır. Bugüne kadar kadına yönelik şiddetin üstünü örtmeye, verileri gizlemeye çalışan AKP iktidarı ise şimdi de İstanbul Sözleşmesini seçim pazarlığı konusu haline getirmek niyetindedir. AKP iktidarı daha öncede değişik vesilelerle tarikat ve cemaatlerin talepleri ve rahatsızlıkları doğrultusunda İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açmış, tepkilerin ardından geri adım atmıştı.

Neredeyse her gün bir kadın cinayetinin işlendiği, kadına yönelik şiddetin cezasızlık ile ödüllendirildiği ülkemizde şiddetle etkin mücadele edilmesi gerekirken gericilik yarışına girilmekte, kadınların yaşam hakkı siyasi rant ve pazarlık konusu haline getirilmektedir.

Bu nedenledir ki kadına yönelik şiddetin önlenmesinin ilk koşulu gericiliğe karşı mücadeledir. Karanlığın ve cehaletin temsilcisi gericilere boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isteriz. Haklarımızdan da, eşitlik ve özgürlük mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz.”