İktidarın BAE hamlesi ve Yeni Şafak’ın bitmeyen mesaisi

Bugün, bir dönem şefliğini yaptığın bugün yazarı olarak devam ettiğin Yeni Şafak’ın, ülkenin BAE’ye peşkeş çekilmesini ayakta alkışladığı bu tabloya bakınca tek bir şey geliyor insanın aklına;  sen hesabını gerçekler üzerinden kuran son insan bile değilsin Karagül.

İktidarın BAE hamlesi ve Yeni Şafak’ın bitmeyen mesaisi

ALEV DOĞAN

Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmiyor. AKP iktidarının daha dün kavgalı olduğu Birleşik Arap Emirlikleri ile bugün barış çubuğu tüttürüyor olmasının altında hiç kuşkusuz gerici Körfez Emirliği’nden gelecek olan paralar yatıyor. Bu omurgasızlığın ceremesini ise siyasal İslamcı mahalleden en çok yandaş medya ödüyor. Ümmetin başını döndürecek hızda çark eden yandaşın ağzı yeni dış politikaya uyum sağlamak için değişiyor. Köşe yazarları bu küslüğü unutturmak için çabalayadursun, küfür dolu manşetlerin yerini güzellemeler alıyor. Siyasal İslamcının pragmatizmi ile kimse yarışamıyor.

Malum, BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed El Nahyan bugün Erdoğan’ın konuğu olurken, iki ülke arasında da bir dizi “anlaşma”ya imza atıldı. Kaçak Saray’da düzenlenen imza töreninde varılan anlaşmalar ise; Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında Kara Paranın Aklanması ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi bağlamında Mali Bilgilerin Değişimine İlişkin Mutabakat Muhtırası, Abu Dabi Liman Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu (TVF) arasında Mutabakat Muhtırası, Abu Dabi Kalkınma Holdingi (ADQ) ile TVF arasında Mutabakat Muhtırası ve ayrıca iş birliğine yönelik Mutabakat Muhtırası, ADQ ile Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi arasında Mutabakat Muhtırası, Abu Dabi Menkul Kıymetler Borsası ile Borsa İstanbul arasında Mutabakat Muhtırası, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile BAE Merkez Bankası arasında iş birliğine yönelik Mutabakat Zaptı, Türkiye Cumhuriyeti ve BAE arasında gümrük konularında İdari İş Birliği ve Ortaklık Anlaşması, Enerji alanında iş birliğine yönelik Mutabakat Muhtırası, Çevre alanında İş Birliği Mutabakat Zaptı olarak duyuruldu kamuoyuna.

KARAGÜL HAYALLER ALEMİNDE

Anlaşmaya varıldı varılmasına ama olan geçtiğimiz yıl BAE’ye yönelik “Şerefsiz bunlar” manşetini atan Yeni Şafak’a oldu. Hatırlayalım; Yeni Şafak’ın eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, 2020 yılının mayıs ayında sosyal medyadan yaptığı çağrıyla Zayed’in terör örgütü lideri olarak görülmesi gerektiğini belirterek şunları söylemişti:

“BAE ve Muhammed Bin Zayed, her yerde Türkiye’ye saldırıyor. Büyük para harcıyor, örgütler yönetiyor. Türkiye BAE ile savaş halinde, bu artık net. O zaman askeri yöntemler denenmeli. Libya’da değil evinde vurmalı. Bin Zayed terör örgütü lideri olarak görülmeli. Muhammed Bin Zayed; sen savaşı Yemen’e, Libya’ya taşıyorsan, Tunus’u hedef alıyorsan, bilinen her yolla Türkiye’ye saldırıyorsan, içeride entrikalar kuruyorsan, bu amaçla terör örgütleri yönetiyorsan… Birileri de o savaşı senin evine taşır. O kapıyı açtın..”

Aynı Karagül, 2021’in Eylül ayında Erdoğan ve Zayed arasındaki yakınlaşmayı keskin bir u dönüşü ile şöyle yorumlayacaktı:

“Bölge ülkelerinin Türkiye’ye yaklaşması bir zaferdir. Türkiye zaten bu yakınlaşmayı hep istedi, düşmanlığa düşmanca tepki vermedi. Karşıt pozisyon alan onlar oldu. Ama buradan bir yere gidilemeyeceği anlaşıldı.

Yeni rüzgar, çok geniş bir coğrafyada Türkiye’ye yeni alanlar açacak. Hem ekonomik, hem jeopolitik… “İhtiyatlı iyimserlik”le bu yakınlaşmaya kapılar açılacak. Afganistan’da mutlaka olacağız. Çünkü Afganistan’da olmakla ‘Körfez Cephesi’nin yakınlık çabası aynı bütünün unsurları. BAE, Bin Zayed bile gördü. Kılıçdaroğlu ve Akşener ne zaman görecek? Açık söyleyelim. Batı’dan durduramadılar. Körfez cephesi kurdular, durduramadılar. İçeride cepheler kurdular, durduramazlar. Çünkü 21. yüzyılın güç haritasında Türkiye merkez ülkedir. Bu önlenebilir bir şey değildir. Herkes hesabını gerçekler üzerine kursun.”

AÇIK OLMAK VE HESABINI GERÇEKLER ÜZERİNDEN KURMAK

Madem Karagül açıklıktan bahsediyor, herkesin hesabını gerçekler üzerine kurması gerektiğini salık veriyor, biz de oradan devam edelim. BAE, Katar, Suudi Arabistan…Türkiye’nin Suriye’nin üzerine çullanılırken ortaklık ettiği üç gerici, işbirlikçi ülke. İnsanlığa zerre miskal faydası olmadığı gibi, insanlığın tarihsel ilerleyişinde bir takoz görevi gören, emperyalizmin ve siyonizmin dostu, buldukları her fırsatta Filistin davasını satmayı misyon bilen, birbirinin farklı tonu aynı tornadan çıkma kullanışlı aparatçıklar. Hadi biz de açık söyleyelim; Ortadoğu’nun üzerinde tepinen bu monarşilerin -ki Cumhuriyet’in ne kadar mükemmel bir şey olduğunu bu troykaya bakarak da anlayabilirsiniz- aralarındaki kavgaya balıklama dalarak dün alikıran başkesen kesilip bugün el sıkışırsan kusura bakma Karagül ama dün tükürdüğünü bugün böyle yalamak zorunda kalırsın. BAE, Amerikancı-FETÖ’cü darbe girişiminin arkasındaydı diyorsun, doğrudur. Peki beraber yürüdük biz bu yollarda dediğiniz FETÖ’nün önünü açan sen değil misin? BAE, Amerikancıdır diyorsun, doğrudur. Peki ABD’nin stratejik ortağı ve müttefiki olmakla sen övünmüyor musun? BAE, İsrail’le yakınlaşarak Filistin davasını satmıştır diyorsun, doğrudur. Peki İsrail’le ticaret hacmini her yıl katlayan, davamız dediğiniz Mavi Marmara’yı 20 milyon dolara satan sen değil misin?

Bugün, bir dönem şefliğini yaptığın bugün yazarı olarak devam ettiğin Yeni Şafak’ın, ülkenin BAE’ye peşkeş çekilmesini ayakta alkışladığı bu tabloya bakınca tek bir şey geliyor insanın aklına;  sen hesabını gerçekler üzerinden kuran son insan bile değilsin Karagül. Senin Türkiye’nin gücü diye iddia ettiğin şey omurgasızlığa kılıf, ki biz buna adlı adınca pragmatizm diyoruz. Ha sen dün söylediklerini bugün inkar edecek kadar gerçeklik algını yitirmişsen o başka, ama bizim işimiz değil, o psikoloji biliminin alanı.

SONUÇ YERİNE

Bu karanlık tablonun taşlarını döşeyenlerden biri olan Süleyman Demirel’in ünlü vecizesi “dün, dündür, bugün bugündür”den ilham alan Siyasal İslamcıların, bir kez daha ülkenin kaynaklarını babalar gibi bu sefer dün kavgalı oldukları BAE’ye sattığı bir günü devirdik. Yeni Şafak’ın haber merkezinde “şerefsiz bunlar” manşetini unutturmak için yoğun mesai harcayan kalemşörlere ufak bir hatırlatma ile kapatalım yazımızı ve tekrar tekrar altını çizelim: Ne dün dündür, ne de bugün bugündür, hepsi yarındır.