Gezi'nin devri: 'Kültür yolu' yağmasının son durağı

Manifesto TV'nin konuğu olan MMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen, Gezi Parkı'nın bir vakfa devredilmesinin "herkesin ortak mülkiyetinin gasp edilmesi olarak görülebileceğini" belirtti.

Gezi'nin devri: 'Kültür yolu' yağmasının son durağı

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen, Manifesto TV’nin konuğu oldu.

Gezi Parkı’nın mülkiyetinin İBB’den alınarak ‘Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na verilmesine ilişkin soruları yanıtlayan Köymen, kararın daha önce hem Kültür Bakanı hem de Cumhurbaşkanı tarfından daha önce söylenmiş olan “Beyoğlu Kültür Yolu” projesiyle bağlantılı olduğuna dikkat çekti. “Bu proje Galataport’tan başlıyor Galata Kulesi’yle devam ediyor, arkasından Galata Mevlevihanesi, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, Narmanlı Han, Mehmet Akif Ersoy’un evi (Mısır Apartmanı’ndaki dairesi), Emek Sineması, Atlas Pasajı, Taksim Cami ve yeni kültür merkezi olarak devam eden bir hat. Bütün bu aksın son noktası olan Gezi Parkı” diyen Köymen, Gezi Parkı’nın Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı isimli kuruluşa devredilmesinin 2013 yılındaki Gezi Direnişi sonrası AKP’nin hesaplaşma arayışıyla doğrudan ilgili olduğuna işaret etti.

“ORTAK MÜLKİYET GASP EDİLİYOR”

Kararın hukuken bir karşılığının olmadığının altını çizen Köymen “Bu devir Vakıflar Kanunu’nun 30. maddesine göre yapılıyor. Bu maddeye göre bir devir yapılabilmesi için ortada bir kültür varlığı olması gerekiyor. Ama burada bir kültür varlığı yok. 1940’lı yıllarda yıkılmış olan bir Topçu Kışlası orada varmış gibi davranılıp onun üzerinden Gezi’nin devrinden bahsediyoruz. Bunun tehlikeli boyutu, Osmanlı dönemini düşündüğümüz zaman özellikle mülkiyetler zaten padişahta veya vakıflarda.” dedi. Köymen, bu bakış açısına göre hiç kimsenin elinde mülkiyet hakkının olmadığı noktasına gelinebileceğini dile getirdi.

“Burada özel mülkiyetteki herhangi bir kültür varlığının zamanında el değiştirilmesi sonucu özelleştirilmesinden ve oradan kamuya kazandırılmasından bahsetmiyoruz” diyen Köymen, yapılanın doğrudan İBB’nin yani kamunun elinde olan parkın vakıflara devredilmesi ve aslında herkesin ortak mülkiyetinin gasp edilmesi olarak tanımlanabileceğini belirtti.

SİYASAL İSLAMCI, NEOLİBERAL POLİTİKALAR

Taksim Meydanı’nın tarihsel anlam ve önemine de dikkat çeken Köymen, “Taksim Meydanı Cumhuriyet Meydanı olarak kuruluyor. 40’lı yıllar, Cumhuriyet Anıtı var, arkasından 77 1 Mayısı’nı yaşadı. Gezi Direnişi’ne sahne oldu. Dolayısıyla muhalefetin yüksek sesle sesini dile getirdiği, tüm Türkiye’nin ve hatta dünyanın belleğinde 1 Mayıs Meydanı olarak bilinen bir meydandan bahsediyoruz. AKP iktidarının da Cumhuriyet’le derdi olduğunu biliyoruz. ‘Atatürk Kültür Merkezi demiyorum yeni bir kültür merkezidir burası’ demişti. (Erdoğan’ın sözü) Topçu Kışlası-31 Mart olaylarıyla bağlantısını kurduğumuzda aslında siyaseten de kent mekanları üzerinden siyasal islam düşüncesini kent merkezlerine nakşetmeye çalıştığını söyleyebilir, bunun yanı sıra neoliberal politikalarla da kentlerde özelleştirme süreciyle bağlantısını kurabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Programa link üzerinden ulaşabilirsiniz: