Erdoğan'dan CHP'li Altay'a 'Menderes' yanıtı

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuşuyor.

Erdoğan'dan CHP'li Altay'a 'Menderes' yanıtı

Partisinin grup toplantısında konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kabine revizyonu ve koronavirüs salgını olmak üzere ülke gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor.

Erdoğan, yeni atadığı bakanlar Mehmet Muş, Derya Yanık ve Vedat Bilgin’e başarılar diledi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın, “Umarım Erdoğan da sonu benzemesin Menderes’e. Onu biz sandıkla tıpış tıpış göndereceğiz” sözlerine tepki gösteren Erdoğan, “Bir ahlaksız, bir edepsiz benim akıbetimin de Menderes’in akıbeti gibi olacağını ümit ettiğini söylüyor; be ahlaksız be edepsiz biz bu yola çıkarken kefenimizi giyip yola çıktık” ifadelerini kullandı.

128 milyar dolar tarıtşmaları üzerine konuşan Erdoğan “Ne rakam doğru, ne bu rakam üzerinden yürütülen kampanya doğru. Baştan sona yanlış. Baştan sona cehalet” dedi.

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Dün gece bir bakanlığımızı ikiye böldük. Üç yeni bakan ataması yaptık. Zehra Zümrüt Selçuk ve Ruhsar Pekcan’a teşekkür ediyorum. Derya Yanık, Vedat Bilgin’e, Mehmet Muş’a başarılar diliyorum. 2023’e odaklanmamız gereken bir döneme girdik. Bundan sonrasının da kolay olmayacağını biliyoruz.”

CHP’YE MENDERES TEPKİSİ

Ey Kılıçdaroğlu şöyle hafızanı yokla bakalım varsa, gecelik faizlerin yüzde 7 bin 500’e çıktığı, 20 bankaya el koyup milyarlarca dolarlık zararın tamamının millete fatura edildiği bu dönemin baş aktörleri şimdi bize karşı kampanya yürüten CHP yöneticileriydi.

İşte biz böyle bir Türkiye’ye devraldık. Tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini başlattık. Kasım 2002’den beri neler görmedik, neler yaşamadık ki… Arkası karanlık cinayetlerden cumhuriyet mitinglerine kadar sayısız siyaset, toplum mühendisliği taktikleriyle karşılaştık.

Pek çok haksız hukuksuz çirkin tezgaha maruz kaldık. Şimdi de çıkmış bir ahklaksız, edepsiz benim akıbetimin de Menderes’in akıbeti olabileceğini ümit ettiğini söylüyor. Biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek çıktık. Ölümden korkmadık. Bu yolculuğumuzu böyle devam ettireceğiz. Siz zaten ölümden kaçacak delik arayanlardansınız. Menderes’in akıbetinden memnun mu oluyorsunuz? O akıbeti hazırlayanlar da sizdiniz.. Bize de aynı akıbeti mi hatırlatıyorsunuz? Biz 15 Temmuz’u gördük, onlara mezar ettik.”

“Vesayet güçlerinin 1950’den beri uyguladıkları yöntemler işe yaramayınca, bu defa daha sinsi, daha alçakça yöntemleri devreye soktular. Gezi olaylarıyla sokakları kaosa sürüklemeye, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesiyle milli iradeyi hançerlemeye kalktılar. Bunlar yetmeyince, PKK’dan DEAŞ’a ve FETÖ’ye kadar, iplerini ellerinde tuttukları tüm terör örgütlerini üzerimize saldılar. Ardından da tarihimizin en acı hadiselerinden biri olan 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık.”

“BİRER BİRER EZDİK”

“Her saldırıya cevabımızı geriye çekilerek değil, daima ileriye atılarak verdik. Meclis’te Cumhurbaşkanı seçmemizi engellemek istediler, Cumhurbaşkanının seçimini doğrudan halka devrettik. Bürokrasiyi ve mevzuatı kullanarak elimizi kolumuzu bağlamak istediler, yönetim sistemini değiştirerek milli iradenin üstünlüğünü güçlendirdik. Ülkenin meşru idaresini yıkmaya kalkan darbecileri, milletimizle birlikte kısa sürede bozguna uğrattık. Terör örgütlerinin başını, sadece sınırlarımız içinde değil, sınırlarımız dışındaki asıl kaynaklarında da birer birer ezdik, eziyoruz.

Gezi olaylarından en son Karabağ’da Azerbaycanlı kardeşlerimize verdiğimiz desteğe kadar, tüm bu süreçlere hep, ekonomimize yönelik tehditler de eşlik etmiştir. Faizden döviz kuruna, borsadan enflasyona uzanan pek çok sorun, bu süreçle paralel olarak can yakıcı hale gelmiştir, getirilmiştir.

Türkiye, makroekonomik dengeleri gerçekten sağlam olduğu için, son 8 yıldır yaşadığı tüm gizli-açık saldırılara rağmen ayakta kalmayı, istikrarını korumayı başarmıştır. Allah göstermesin, 2002 öncesi Türkiye’sinin siyasi, sosyal ve ekonomik ikliminde bu tür saldırılarla karşılaşmış olsaydık, ülkemizin nasıl bir duruma düşeceğini tahayyül etmek bile istemiyoruz. Ülkemizin ödediği bedellerin sebebi; egemenliğini, istiklalini, istikbalini, milli iradenin üstünlüğü ilkesini, bölgesindeki hak ve menfaatlerini koruma azmini, aksi yöndeki dayatmaların önünde tutmuş olmasıdır.

Şayet vesayete teslim olsaydık, darbelere boyun eğseydik, terör örgütlerine eyvallah etseydik, dış telkinlere kayıtsız şartsız uysaydık, belki bu baş ağrılarının hiçbirini çekmeyecektik. Ama o zaman da başımız dik şekilde yaşayamaz, milletimizin yüzüne bakamazdık. Ben huzurunuzda Dışişleri Bakanıma da Yunan Dışişleri Bakanı karşısındaki sözleri için teşekkür ediyorum. Çünkü bizim milletimiz asla, boynunda böyle bir esaret zinciriyle yaşayabilecek bir millet değildir.”

128 MİLYAR DOLAR AÇIKLAMASI

“Evet, gerekirse baş verip baş eğmeyen bir millet olarak, tarihimizin her dönemi gibi, bugün de önceliğimiz istiklalimizdir. Sahada terör örgütlerine, uluslararası alanda müstemlekecilere karşı verdiğimiz mücadeleyi, ekonomide de faiz-kur-enflasyon şer üçgenine karşı yürüttük. Bu mücadeleden dolayı bizi suçlayanlara soruyorum: Ne yapacaktık, böyle davranmayıp da, başımıza gelenlere rıza mı gösterecektik? Şanlı 15 Temmuz kıyamını adeta cezalandırmak için başlatılan ekonomik saldırıya seyirci mi kalacaktık? Ağustos 2018’de Amerikan yönetiminin açıkladığı haksız yaptırım kararının ardından yaşanan kirli gece yarısı saldırılarına seyirci mi kalacaktık? Son olarak, dünyayla birlikte ülkemizi de etkileyen Koronavirüs salgınının yol açtığı sıkıntıları ekonomik virüsle taçlandırma gayretlerine seyirci mi kalacaktık?

CHP’nin ve onun peşine takılıp gidenlerin sanki hazine bulmuş gibi sarıldıkları 128 milyar dolar meselesini işte bu fotoğraf içinde okumak gerekiyor.

Esasen ortada gerçekten 128 milyar doların akıbetini anlama arayışı olmadığı için söylenen sözlerde doğru olan hiçbir şey yok.

Ne rakam doğru, ne rakama yüklenen anlam doğru, ne bu rakam üzerinden yürütülen kampanya doğru. Baştan sona yalan yanlış. Cehalet deyip geçmemek lazım. 3 çeşit cehalet vardır. Birincisi bir şeyi bilmemektir. İkincisi cehaletin karesidir. Öğretim gördüğü için konunun ne olduğunu bilir, eğitimi olmadığı için nasılını bilmez. Bunlara gafil denir. Üçüncüsü ise cehaletin küpüdür. Öğretimden geçtiği için konunun ne olduğunu bilir, eğitimli olduğunu için nasılını da bilir. Bilerek ve isteyerek konunun nedenini harmanlayarak, sürekli senaryo peşinde koşmaktır. Keskin kriz yaşaması ve siyasi kriz yaşanmasıdır istekleri. Uluslararası sermayeye Türkiye’ye yatırım yapmayın diyecek kadar muvazeneyi yitirmişlerdir. CHP’nin etrafında kümelenen bu ekip son dönemde yatırımcıları ürkütmek, milletimizin moralini bozmak için dört bir koldan çalışıyor.

Diğer konularda dikiş tutturamayınca, şimdi yanlış olduğunu en iyi kendilerinin bildiği ‘128 milyar dolar nerede?’ yalanına sarıldılar.”