Dünden bugüne eğitim emekçilerinin mücadelesi-3

Emekçi sınıfın örgütlülüğünün giderek zorlaştığı bu günlerde eğitim emekçilerinin örgütlenmesindeki zorlukları ve AKP'nin eğitim politikalarını eğitim emekçilerine sorduk.

Dünden bugüne eğitim emekçilerinin mücadelesi-3

İktidarı süresince eğitim politikalarını değiştirmek için bir çok adım atan AKP iktidarı, eğitim emekçilerinin örgütlenmesine dair uyguladığı baskılar ile önceki iktidarlardan hiçte geri kalmadı.

Eğitim emekçilerinin kendi yandaş sendikalarında örgütlenmesi için baskı ve mobbing uygulamalarını giderek arttıran AKP bu politikaların karşısında duran eğitim emekçilerini ise eğitim sisteminin dışına atmak için elinden geleni fazlasıyla yapmaya devam ediyor.

Dünden bugüne eğitim emekçilerinin mücadelesi başlığı ile yayımladığımız yazı dizimizin son bölümünde de AKP döneminde yaşanan hak gaspları ve örgütlenme pratikleri ile eğitimde yaşanan sorunları konuştuk.

Görüşlerini ileten öğretmenler AKP dönemi ile birlikte eğitimde özelleşmenin git gide arttığını vurgulayarak eğitim emekçilerinin büyük hak gaspları yaşadıklarını söylediler.

Eğitim emekçileri ilettiği görüşler ise şekilde:

EĞİTİMDE ÖZELLEŞTİRME İLE EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTSİZLİKLERİ HAT SAFHAYA ULAŞMIŞTIR!

AKP iktidarı ile birlikte artan özelleştirme furyasından, eğitim sistemi de nasibini aldı ve özel okullar verilen teşviklerle beraber bu durum daha çok yaygınlaştı. AKP Fethullahçı cemaat ile yaşadığı sorun yüzünden cemaati etkisizleştirmek için dershaneleri kapattı. Fakat bu kurumların dershane adını kullanmadan öğretmenlere çok düşük maaşlar verip, öğrencilerden ise çok yüksek ders ücretleri alarak çalışmalarına izin verdi. Kısacası AKP dönemi ile eğitim daha da çok özelleşti ve nitelikli eğitime emekçi çocukların ulaşması daha da zorlaştı.

AKP EMEKÇİLERE NE KADAR PARAN VARSA O KADAR EĞİTİM ALABİLİRSİN DİYOR!

AKP 4+4+4 ile eğitimi tamamen gericileştirdi. Daha önce okullarda sadece zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi varken, yeni sistem ile 3 tane daha din dersi müfredata eklendi. Bunlar sözde seçmeli dersler. Bu derslerin öğrencilere zorla seçtirildiğine dair sayısız haber kamuoyuna yansıdı. Hatta 2017-2020 arası çalıştığım ortaokulda bu derslerin seçimi hiç yaptırılmadan direkt verildi. Ayrıca İmam Hatip Ortaokulları ile eğitimde henüz 10-11 yaşındaki çocuklara çok zorlayıcı dini derslerin olduğu gerici müfredat dayatıldı. Okullarda çok yüksek kayıt paraları alınmaya başlandı. Yani AKP iktidarı ne kadar paran varsa o kadar kaliteli eğitim alabilirsin, demiş oluyor.

 

ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞAN EĞİTİM EMEKÇİLERİ SİGORTASIZ ÇALIŞMA VE İŞİNİ KAYBETME KORKUSU DAYATILMAKTADIR!

Ülkemizde özel okullarda çalışan öğretmen sayısı bir hayli fazladır. Özel okulda çalışan öğretmen denince akıllara öncelikle dershane, etüt merkezleri ve kolejler gelse de bunların dışında yabancı dil kurslarında (genel olarak İngilizce) çalışan öğretmenlerin sayısı binlercedir ve de yüzleştikleri çok yakıcı sorunları vardır. Bunların en başında “her ne kadar bakan aksini iddia etse de” sigortasız çalışmak ve uzun mesai saatleri vardır. Günde sekiz derse giren bir öğretmen ilk dört saatini öğlen 14.00’ te bitirip diğer 4 saatlik dersi için akşam 19.00’a kadar beklemek zorunda kalabilmektedir. Genellikle akşam iş çıkışı yetişkin kursları 22.00’a hatta 22.30’a kadar sürebilmektedir. Bir günde 8 derse (ortalama 5 saat) girmesi gereken bir öğretmen bu vesileyle çok uzun süreler mesai yapmak zorunda bırakılmaktadır. Genellikle ders ücreti üzerinden anlaşmalar yapıldığı için sigorta yapılır ise alınan bu ders başına ücretin büyük oranda azalacağından dolayı öğretmenlerin büyük bir kısmı en azından küçük bir miktar daha fazla kazanabilmek için işveren tarafından dolaylı olarak sigortasız çalıştırılmaya itilmektedir. Sigortasız, güvencesiz ve işkenceye dönüşen uzun mesai saatlerine ek olarak dershane patronları tarafından, öğretmenler arasında performansa dayalı rekabet yaratılmaktadır. Aslında sınıf kardeşi olan öğretmenlerin işini kaybetme korkusu ya da biraz daha ders alabilme umuduyla birbirleriyle girdikleri rekabet çalışma şartlarını zorlaştırdığı gibi aynı zamanda da bu durumdan sadece patron karlı çıkmaktadır.

 

EĞİTİM EMEKÇİLERİ SENDİKASIZLIĞA SÜRÜKLENİYOR!

AKP’nin paydaşı olan Eğitim Bir Sen sendikasına öğretmenlerin büyük bir kısmı zorla üye yapılıyor. Yetkili olan bu sözde sendika iktidarın emrindedir, amacı eğitim emekçilerinin haklarını korumak değildir. Türk Eğitim Sen ise sağcı ve ırkçılık üzerinden üye kazanmaya çalışan ayrıştırıcı bir sendikadır. En solda duran Eğitim Sen ise 11.Genel Kurulundaki HDP (Demokratik Emek Platformu/ESP/SYKP vb.) ve CHP (Sendikal Birlik) delegelerin çoğunluğunu oluşturduğu yönetim ile iyice sınıf sendikacılığından uzaklaşıp sağa savrulmuştur. Kuruldaki bir deklarasyonda: “Temel çelişki devletli uygarlıkla demokratik uygarlık arasındadır ” denmiştir. Bu ifade Eğitim Sen’in post-modernist, sivil toplumcu bir çizgiye kaydığını ve temel çelişki olan sınıf çelişkisini yadsıdığını göstermektedir. Eğitim emekçilerinin ise ihtiyacı olan parasız ve bilimsel eğitim mücadelesine öncelik veren, onların haklarını sonuna kadar savunarak sınıf mücadelesini önceleyen bir sendikal anlayıştır. Sınıfsal sorun çözülmeden anadilde eğitim gibi demokratik sorunlar da çözülemez.