Diyanet ne diyeceğini iyice şaşırdı: Üniversitelerdeki camiler mektep özelliği taşıyor

Özellikle üniversitelerdeki camilerin mektep özelliğini taşıdığını da ifade eden Erbaş, "İnşallah bu camimizde de binlerce öğrencimiz, hocamız ellerine kitap alacaklar, bir köşeye oturacaklar ve kitap müzakeresi yapacaklar." dedi

Diyanet ne diyeceğini iyice şaşırdı: Üniversitelerdeki camiler mektep özelliği taşıyor

Yeni rejimin ideolojik kurumu ve rıza üretim merkezi haline gelen Diyanet İşleri’nin Başkanı Ali Erbaş, 2018 yılında Malatya İnönü Üniversitesi’nde temeli atılan ve yapımı tamamlanan İlahiyat Cami Kütüphanesi ve Camii’nin açılış töreninde, yine tepki çeken açıklamaların altına imza attı.

Programda konuşan Erbaş, üniversitelerin içerisinde camileri gördükçe sevindiğini ifade ederek, “Yüreğimize bir sıcaklık iniyor. Onun yokluğunu çok çektik, 40 yıl camisiz üniversiteler oldu bu memlekette. Şimdi biz geçmişi, geçmişin sıkıntılarını konuşmak bize bir fayda vermez. Bugüne bakalım, geleceğe bakalım inşallah, istikbale bakalım. Bugün Elhamdülillah bütün üniversitelerimizde işte bu güzel cami gibi camilerimiz yükseliyor, çoğu tamamlandı. Şu an itibarıyla yine de 30 civarında üniversitemizde tamamlanmak üzere camilerimiz var” dedi.

Özellikle üniversitelerdeki camilerin mektep özelliğini taşıdığını da ifade eden Erbaş, “İnşallah bu camimizde de binlerce öğrencimiz, hocamız ellerine kitap alacaklar, bir köşeye oturacaklar ve kitap müzakeresi yapacaklar. Bütün camilerimizin bu yönünün öne çıkmasını istiyoruz. Şu anda ülkemizde 90 bin camide cami derslerimiz var. Salgından önce epeyce artmıştı, şu an dijital ortamda yapmaya çalışıyoruz. Ayasofya Camii’nde Kur’an-ı Kerim dersi veriyoruz. Şu anda zaten İstanbul’daki pek yok camimiz de bu dersler devam ediyor, bu yönlü öne çıkarmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

Erbaş, şöyle devam etti:

“Ben imamlarımıza diyorum ki; sizin muallimlik vazifeniz, yani öğretmenlik öğreticilik vasfınız camide namaz kıldırma vasfınızın önüne geçmeli. Avrupa’nın bugün fen bilimlerinde kullandığı bazı kavramları şöyle analiz ettiğinizde, mutlaka bir İslam alimine kadar gidiyor. 11. yüzyılda bütün dünya Biruni yılı olarak kabul gördü. Yani ilim tarihimizi her üniversitemizde, her bölümde ders olarak okutmamız lazım. Mesela tıp fakültesinden bir öğrenci ilahiyat fakültesinden Kuran-ı Kerim dersini seçebilsin. Ya da kendisine çok yakın bulduğu bir dersi seçebilsin. Ya da ilahiyat fakültesinden bir öğrenci hukuk fakültesinden bir ders seçebilsin gibi. Böyle bir ders havuzu interdisipliner metot dediğimiz bu. Yani öğrencilerin istediği fakülteden istediği dersi seçebilme imkânı gibi. Bu şekilde bizim de ilim geleceğimizde farklı branşların arasına kalın duvarlar örmeden farklı alanlarda öğrencileri bilgi sahibi yapmaya yönelik bir metot.”