Dilipak’tan Lozan provokasyonu: Montrö işlevsiz kalırsa Lozan’a dönülmez Lozan da tartışma konusu olur

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak bugün yayımladığı yazıda gündemde olan Montrö tartışmaları üzerine Lozan Antlaşmasını hedef alan bir yazı yayımladı.

Dilipak’tan Lozan provokasyonu: Montrö işlevsiz kalırsa Lozan’a dönülmez Lozan da tartışma konusu olur

Muhafazakar camianın en önemli isimlerinden biri olan Abdurrahman Dilipak bugün yayımladığı yazısında Montrö üzerinden Lozan’ı hedef aldı. Yazısının başında “Mesele Lozan’ı, Montrö’yü delme, deldirtme meselesi değil. 19. YY sonunda şekillenen bu statü, 21. YY gerçekleri ile örtüşmüyor” diyen Dilipak Montrö – Lozan derken aslında tarihin küllenmiş hesapları yeniden gün yüzüne çıkıyor dedi.

Dilipak’ın yazısındaki bazı kısımlar ise şu şekilde:

Mesele Lozan’ı, Montrö’yü delme, deldirtme meselesi değil. 19. YY sonunda şekillenen bu statü, 21. YY gerçekleri ile örtüşmüyor. Great Reset ya da yeni bir bölgesel veya yeni bir dünya savaşı ya da yeni bir düzenleme ile yeniden gündeme gelecek. Mesele Kanal İstanbul’dan ibaret değil.

Bakın, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildik, ama arkada CEDAW var. CEDAW’ın ek protokollerinin yorumu ile uluslararası hukuk açısından eski statü aynen devam ettirilebilir. Onun gibi, siz Montrö’yü delerken, biri Lozan üzerinden yeni bir tartışma başlatabilir. Lozan’ı zafer diye gösterenler, Lozan’daki Boğazlar rejiminin Türkiye’nin egemen haklarını sadece denizde değil, sahil şeridinde de sınırlandırdığını bilmeleri gerek.

BU FATURAYI BAŞKA ŞEKİLDE ÖDEMEK ZORUNDA KALABİLİRİZ

Ha! Montrö, Lozan’ın yerine ikame edilir mi? Montrö işlevsiz kalırsa Lozan’a dönülmez. Lozan da tartışma konusu olur. Yani domino etkisi ile bunlar daha başka süreçleri de tetikler.

Madem bu tartışmayı başlattık, bunun geri dönüşü yok. Eğer bu işi burada bırakacak olursanız, fincancı dükkânına giren fil gibi ortalığı dağıtır, sonra da çıkar gideriz derseniz, yarın bu faturayı başka bir şekilde ödemek zorunda kalabiliriz.

Bu işleri “bana güven gerisini merak etme sen” kafası ile çözemeyiz. Dikkatli olmamız gerek. CHP’nin o “kutsal resmi tarih” anlayışı bize dayatılan statünün muhafazasından başka bir şey değil. Konjonktür ve gelişmeler bu coğrafyayı “kurtlar vadisi”ne dönüştürmüş durumda. Geç kalırsanız, yanlış bir adım atarsanız, Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirsiniz. Korkaklara da bu vadide hayat yok, maceraperestlere de. Enver Paşa’yı unutmadık. Tek başına iyi niyet bizi kurtarmaya yetmez. Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.