Çevre Mühendisleri Odası'ndan 'deniz salyası' açıklaması

"Baltalimanı, Kadıköy, Küçükçekmece, Küçüksu, Paşabahçe, Şile ve Yenikapı’deki ön arıtma tesislerinin ivedilikle ileri biyolojik atıksu arıtma tesislerine çevrilmesi ve bu acil ihtiyaca yanıt vermek için gerekli kamulaştırma işlemlerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir."

Çevre Mühendisleri Odası'ndan 'deniz salyası' açıklaması

Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi, Marmara’da deniz salyası görüntülerine ilişkin bir açıklama yayımladı. ÇMO’dan yapılan açıklamada “Marmara’da sık görülen bir rüzgâr akımı ya da akıntının artması gözle görünür müsilaj sorununu geçici olarak ortadan kaldırabilecek olsa da konu hakkında yapılan tespitler sorunun büyümekte olduğunu göstermektedir” denildi.

Marmara Denizi’ndeki müsilaj (deniz salyası) sorunu bir çevre felaketine dönüştü. Bilim insanları müsilaj yoğunluğunun 20 yıl önceki yoğunluktan çok farklı, çok daha yoğun ve etki gücü yüksek olduğunu belirterek, denizin üzerini kapladığı gibi derinlere de etkisini gösterdiğini açıkladı.

ÇMO’dan yapılan açıklamada, “Mevcut duruma müdahale için ilk elden derin deniz deşarjları ve ön arıtma tesislerinin hızlıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Baltalimanı, Kadıköy, Küçükçekmece, Küçüksu, Paşabahçe, Şile ve Yenikapı’deki ön arıtma tesislerinin ivedilikle ileri biyolojik atıksu arıtma tesislerine çevrilmesi ve bu acil ihtiyaca yanıt vermek için gerekli kamulaştırma işlemlerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir” denildi.

ÇMO İstanbul Şubesi’nin açıklaması şöyle:

“Marmara Denizi`nde yaşamakta olduğumuz Müsilaj sorunu gibi deniz, göl, baraj vb. alanlarda yaşanan ötrofikasyon, alg patlaması vb. sorunlarının iki kök sebebi vardır:

1. Organik yükün artması

2. Sıcaklığın bu canlıların üremesi için en elverişli seviyeye ulaşması

Bu iki ön koşula akıntı-rüzgar vb. gibi su hareketlerinin azlığının da eklenmesi deniz salyası ya da müsilaj olarak adlandırılan sorunlarının gözle görünür şekilde açığa çıkmasına sebep olur. Marmara Denizi`nde mevsimsel bir geçişe denk gelen Nisan sonu-Mayıs başı dönemlerinde bir hafta kadar bir periyotta kendini açığa vuran müsilaj sorunu denizin kendi iç dengesi ev yağış rejimi gibi etmenlerle hemen her yıl gözlemlenebilmektedir.

Aynı dönemde Marmara`daki barajlar ve Küçükçekmece Lagünü’nde de benzer problemler diğer etmenlerin varlığı ile bağlantılı olarak görülmüştür. Ancak Marmara Denizi`nde bugün yaşanan müsilaj sorununun zamansal uzunluğu, kapsadığı alanın genişliği ve yoğunluğunu göz önünde bulundurulacak olursak bugünkü sorunun doğal döngünün dışındaki problemlere işaret ettiğini söyleyebiliriz. Mevsimsel ve doğal olan müsilaj sorununun çok daha uzun süre ve büyük yoğunlukta yaşanmasının sebebinin yukarıda belirtilen iki kök sebepteki değişiklik olduğunu ifade edebiliriz. Marmara Denizi`ndeki kirlilik/organik yükü yanlış atıksu arıtma politikalarından ötürü ciddi şekilde artmış durumdadır. Bunun yanı sıra küresel iklim krizinden ötürü Marmara Denizi su sıcaklığında da müsilaj için optimum koşulları uzatacak nitelikte olumsuz bir artış söz konusu olmaktadır.”

ACİL EYLEM PLANI

“Yaşanmakta olan ve alarm zillerini alabildiğine çalan deniz salyası/müsilaj sorununa dair tedbirler derhal hayata geçirilmelidir. Sürecin yalnızca Marmara’ya kıyısı olan belediyeler tarafından ele alınması bir eksikliktir. Yerel yönetimlerin ellerindeki tüm imkanlarını seferber ederek bu soruna müdahalede bulunmalarının yanı sıra sorunun kalıcı ve güvenilir bir çözümü ancak merkezi bir planlama, Marmara üzerinde kesin bir korumanın sağlanması ile mümkün olabilir. Bu hususta birkaç il belediyesinin kendi inisiyatifiyle yaptığı açıklamalar, yüzey sıyırıcıları ile temizleme girişimleri yetersiz kalırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın konu hakkındaki sessizliği endişe vericidir. Bakanlık sürece müdahale etmeli, çözümün bir parçası olmalıdır.

Bizler de TMMOB ÇMO İstanbul Şubesi olarak, odamız ve meslektaşlarımızla beraber tüm mesleki birikimimizi sürecin doğru planlanıp yönetilmesi, en uygun arıtma sistemlerinin kurulup işletilerek çözümün hayata geçirilmesi için kullanmaya hazırız. Müsilaj sorununun denizlerdeki kirlilik yükü ve sıcaklık ortalamasındaki artış olarak özetlenebilecek iki kök sebebi olduğu için, sorunun tekrarlanmaması ve nihai olarak çözülmesi de bu iki kök sebebin ortadan kaldırılması ile mümkün olacaktır. Her şeyden önce Marmara Denizi’ne deşarj edilen atıksuların tamamının ileri biyolojik arıtmadan geçirilmesi gerekmektedir. Aksi halde, küresel iklim krizinin çarpan etkisi ile beraber mevcut atıksu yönetimi politikasının devamı halinde Marmara Denizi’nde oksijen yetersizliği de artacak ve balık göçlerinin yanı sıra her türden biyoçeşitlilik de azaltacaktır.

Marmara’da sık görülen bir rüzgâr akımı ya da akıntının artması gözle görünür müsilaj sorununu geçici olarak ortadan kaldırabilecek olsa da konu hakkında yapılan tespitler sorunun büyümekte olduğunu göstermektedir. Mevcut duruma müdahale için ilk elden derin deniz deşarjları ve ön arıtma tesislerinin hızlıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Baltalimanı, Kadıköy, Küçükçekmece, Küçüksu, Paşabahçe, Şile ve Yenikapı’deki ön arıtma tesislerinin ivedilikle ileri biyolojik atıksu arıtma tesislerine çevrilmesi ve bu acil ihtiyaca yanıt vermek için gerekli kamulaştırma işlemlerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sorunun bir diğer yakıcı yüzü olan küresel iklim krizine karşı da “iklim krizine karşı acil eylem planı”nın yayınlanarak plana katı bir şekilde uyulması gerekmektedir.”