Bir Fethullahçıdan özgürlük masalları

Sorunun ne olduğunu anlamak için son dönemde Fethullahçıların Türkiye siyasetinde tekrardan sahaya çıkmaya başlamalarında aramak gerekiyor. Yetmez Ama Evet meselesinde, Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısında, emekli askerler ile ilgili gündemlerde, hatta geçtiğimiz hafta Twitter’da açılan HDP-TKP tartışma odaları dahil pek çok yerde Fethullahçılar belki de 15 Temmuz’dan beri bu kadar fazla görünür olmaya başladılar.

Enes Kanter yıllardır sürdürdüğü Fethullahçılığını, geçtiğimiz hafta ABD vatandaşı olarak taçlandırdı. İsmini de Enes Kanter Freedom olarak değiştirdi.

Enes Kanter kim diye soranlar olursa, en basit tabir ile Fethullahçıların şu sıralarda ABD’deki en önemli halkla ilişkiler yüzü diyebiliriz. Kanter, Fethullah Gülen’in kendisine yiyecek-içecek artıklarını bahşettiği, aynı zamanda şu an NBA’in Boston Celtics takımında basketbol oynayan bir Fethullahçıdır.

Enes Kanter Freedom yıllardan beri yalnızca bir NBA oyuncusu olarak değil, bir Fethullahçı olarak zaten ABD’ye yeterince hizmette bulunan bir tarikat müridiydi. Ancak son dönemde dikkatini Türkiye’ye değil, dünyanın başka yerlerine çevirmiş durumda.

Ekim ayının son günlerinde ilk olarak “Özgür Tibet” yazan ayakkabılarıyla sahaya çıkan Kanter, daha sonra çektiği bir videoda Tibet hakkında peşi sıra yalanlar sıralamış ve “gaddar lider Xi Jinping’e” seslenerek Tibetlilerin özgürlüğünü talep etmişti. Sonraki günlerde ise Uygurların soykırıma uğradığını söyleyerek Çin hükümetini devirme çağrıları yapmıştı. Hızını alamayan Kanter Tayvan ve Hong Kong için de benzer talepler ve suçlamalarda bulunarak Lebron James, Michael Jordan ve hatta Nike’tan da bu konuda ses çıkarmasını istemişti.

Tabii bu durum şu sıralarda Çin’e karşı özellikle ülke içinde yoğun bir propaganda yürüten ABD medyasının işine geldi. Fethullahçıların halkla ilişkiler yüzü ve yakın zamanda ABD vatandaşı olan Enes Kanter Freedom, Fox News, CNN gibi kanallarda tekrar boy göstermeye başladı.

Bir Fethullahçıdan bekleneceği üzere ABD’nin dünya genelindeki tüm politikalarına tuzlukla koşan Kanter, son olarak da giriştiği darbe girişiminden sonra onlarca kez hezimete uğrayan Venezuela’nın ABD kuklası “lideri” Juan Guaido’ya desteğini açıklayan bir video daha çekti.

Peki iyi güzel, ABD’de yaşayan bir Fethullahçı ABD vatandaşı olmuş, ABD’nin çıkarlarını savunan açıklamalarda bulunuyor. Bundan bize ne?

Sorunun ne olduğunu anlamak için son dönemde Fethullahçıların Türkiye siyasetinde tekrardan sahaya çıkmaya başlamalarında aramak gerekiyor. Yetmez Ama Evet meselesinde, Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısında, emekli askerler ile ilgili gündemlerde, hatta geçtiğimiz hafta Twitter’da açılan HDP-TKP tartışma odaları dahil pek çok yerde Fethullahçılar belki de 15 Temmuz’dan beri bu kadar fazla görünür olmaya başladılar.

Fethullahçıların en temel amacının Türkiye siyasetinde tekrar söz sahibi olabilmek olduğu sır değil. 2013 yılının sonlarında başlayan kardeş kavgası öncesinde Fethullahçıların başta okullar yoluyla olmak üzere Türkiye’nin dış politikası için yürüttüğü lobi faaliyetleri yoluyla sahip olduğu güç, eskisine göre oldukça azalmış durumda. Bunun için de Enes Kanter gibi figürler ile önce ABD’nin genel dış politikasına hizmet ederek yeterli kamuoyu oluşturmak ve Amerikancılıklarını bir kez daha tescilleyerek AKP sonrası hükümetlerin ABD ile ilişkilerinde başat aktör olabilmeyi amaçladıklarını söyleyebiliriz.

Enes Kanter Freedom, yeni ve orijinal soyadına yakışır biçimde Çin ve Venezuela’dan sonra acaba hangi ülkeler için “özgürlük” talebinde bulunacak diye de merak etmiyor değilim. İzleyip göreceğiz.

İslamcılığın ve Amerikancılığın ayrılmaz bir bütün olduğunu bu örnekle birlikte bir kez daha görüyoruz. İslamcılık ve Amerikancılık bu ülkeye AKP ile gelmemiştir ve görünen odur ki AKP ile de gitmeyecektir. Tam da bu nedenle laiklik ve anti-emperyalizm, önümüzdeki yıllarda da mücadelemizin merkezindeki politikalarımız olmaya devam edecektir.