Bilim Kurulu Üyesi: Mevcut kısıtlamalara devam etmek zorundayız

Mutasyonlu koronavirüse karşı uyarılarda bulunan Bilim Kurulu Üyesi Yavuz, “Başka önlemler de gündemimize gelebilir” dedi.

Bilim Kurulu Üyesi: Mevcut kısıtlamalara devam etmek zorundayız

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Türkiye’de ağırlıkla İngiltere varyantının görüldüğüne dikkat çekerek “İngiltere’de görülen mutasyon virüs yani varyant 1, bulaşma hızı yüksek olduğu için endişe yaratıyor. ABD’de Mart ayına kadar bu varyantın basık olacağı öngörülüyor. Türkiye’de de en fazla saptanan şu ana kadar bu varyant. O nedenle Türkiye’de de bu varyantın yayıldığı kabul edebiliriz. Mevcut kısıtlamalara devam etmek zorundayız. Buna rağmen bu varyant ülkemizde de baskın hale gelirse, bu önlemleri de artırmamız gerekebilir. Okulların tamamen açılmasını bu nedenle ötelenecek” diye konuştu.

Maske kullanımının çok daha önem kazandığını vurgulayan Yavuz, “İngiliz varyantı dediğimiz varyant 1’in bulaşma hızının yüzde 40 ila 70 oranında daha yüksek olduğunu biliyoruz. Türkiye’de de en fazla saptanan mutasyon bu. İngiltere ile yakın ilişkilerimiz, oradan buraya gelen giden sayısının çok olması ve bu varyantın ilk olarak Eylül’de ilk olarak saptanmış olması nedeniyle şu anda Türkiye’de de aslında bu varyantın yayıldığını kabul edebiliriz. Önlemlerimizi de buna göre almamız gerekiyor artık. Şu bir kere kesin, mevcut kısıtlamalara, hiçbir şekilde azaltmadan devam etmek zorundayız. Mevcut önlemlere rağmen eğer bu varyant gerçekten baskın hale gelirse, bu önemler de yetersiz kalabilir. Zaten kaygı da buradan kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.

‘EKSTRA BAŞKA ÖNLEMLER DE GÜNDEMİMİZE GELEBİLİR’

Mevcut olan önlemlere kuralına uygun şekilde yüzde yüz uymanın çok daha önem kazandığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü:

Mesela maske kullanımına artık kesinlikle riayet etmemiz gerekiyor. Önceden yüzde 70 uyum varsa bile bunu yüzde 100’e çıkarmamız gerekiyor. Maskenin de doğru takılması lazım. Onun dışında yine filyasyon çalışmalarının hızlı devam etmesi gerekli. Evde hasta biri varsa ve ayrı odada izole edilme imkanı da bulunmuyorsa şu an hastanelerde yoğunluk olmadığı için hastaneye yatırılmaları daha akılcı olacaktır. Bu önlemlere rağmen artış devam ederse, İngiltere’de böyle olmuştu, o zaman ekstra başka önlemler de gündemimize gelebilir.

İstanbul’da toplu taşıma da kullandığım için daha rahat gözlemleyebiliyorum, maske kullanımı çok iyi. Yüzde 98’lerde diyebilirim. Burnu açık vb yanlış kullanımlar çok nadir artık. Bunun devam etmesi gerekiyor. Ama toplu taşımadaki o kalabalığın azaltılması gerekiyor. Önümüzdeki günlerde vakalarda artış devam ederse, öncelikle İstanbul için toplu taşımada kalabalığın azaltılması mecburiyet olacak.

‘VARYANT ÖLÜM SAYILARINI DA ARTIRIYOR’

Yani (bu varyantın görüldüğü vakalar) yüzde 1’se, 10 günde yüzde 2 ve bu şekilde katlanarak gidiyor. Hesaplamalara göre Amerika’da Mart’ın ortasında bu varyantın baskın olacağı öngörülüyor. Bizde şu an tam olarak hangi yüzdedeyiz henüz bilmiyoruz ama önümüzdeki 1-2 hafta içerisinde daha fazla analiz yapılmış olacak. Daha net bir rakama ulaşacağız. Böylece daha yakından takip edebileceğiz. Bunun yapılabilmesi için hazırlıklar tamamlanıyor. Varyant 1’in şöyle bir tehlikesi var, evet bulaşıcılığı yüzde 40-70 daha fazla artırdığını biliyoruz ama daha da önemlisi İngiltere’de yapılan analizlerde, aslında mortalitede de (ölümlerde) yüzde 30’luk bir artıştan söz ediliyor ki çok yüksek aslında bu. O nedenle çok kontrollü bir şekilde, yakından izlememiz gerekiyor süreci.

Salgın hastalıklarla mücadelenin çok dinamik bir süreç olduğunu belirten Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, şu ifadeleri kullandı: “Bir yıldır çok dinamik bir süreçteyiz. Önümüzdeki yılı da bu şekilde yakından izleyerek, önlemleri alacak şekilde belirlemek lazım. Tarihte bu dönemler daha bile uzun sürmüştür. Biz çok erken dönemde, daha umutlu bir noktada olduğumuzu söyleyebiliriz. Ama acele edersek, bu umudumuz boşa çıkabilir. Onun için bu yılı hepimiz aşıya ulaşana kadar kontrollü bir şekilde hatta eskisinden çok daha fazla dikkatli olarak geçirmek durumdayız. Okulların açılması planlanıyordu Şubat ortası gibi. Ama bu varyant kaygısı nedeniyle ötelenmiş oldu. Ama köy okulları açılabilir. Çünkü kontrolü daha kolay ve orada ciddi bir eşitsizlik oldu, ulaşamayanlar var eğitime. O da tehlikeli bir şey. Kar zarar gözetilerek köy okullarının açılması düşünebilir.

‘İNGİLTERE’DEKİ KADAR AĞIR GEÇMEZ’

Toplumda da her ne kadar gerçekten ekonomik olarak desteklenmesi gereken kesimler olsa da bu önlemlerin kabul gördüğünü de düşünüyorum. O nedenle İngiltere’nin yaşadığını yaşayamayacağımızı düşünüyorum. Restoranların vs açılması tabii ki hükümet otoritelerinin vereceği karardır. Ama biz bilimsel olarak baktığımızda, şu anda ülke olarak bence yaptığımız en iyi şey, gruplaşmaları engellemek oldu. Çok sayıda insanın bir araya gelmesi hele ki şu dönem çok da istediğimiz bir şey değil. Salgın hastalık için bir yıl çok uzun bir süre değil. On yıllar sürmüş tarihte. Aşı çıktığı zaman da söylemiştik, aşının bu yılı kurtarması diye bir şey söz konusu değildi. Şu anda varyantlar nedeniyle, ki onu da öngörüyorduk zaten, bu yılı kurtaramayacağımızı söyleyebiliriz. Ama önümüzdeki yılı kurtarmak için, aşılama çalışmalarını çok hızlandırmamız gerekiyor.

‘VİRÜS TÜM AŞILARDAN KAÇABİLİR’

Aşılar açısından endişe yaratan gelişmeler bu iki varyantta. E-484 adı verilen bu mutasyon her iki varyantta da var. Bu da ‘spike’ dediğimiz, virüsün diken proteininde olan bir değişiklik. İn vitro olarak (laboratuvar ortamında) gösterilmişti ama bu kadar, yani yüzde 10 etkinlik de beklenmiyordu açıkçası. Ama aşının yarattığı antikor seviyeleri anlamlı olacak gibi duruyor. İster adenovirüs platformu olsun, ister mRNA platformu olsun, bu aşıların hepsinde aslında hedeflenen, mikroorganizmanın diken proteini. Yani hepsinde aynı hedef. Ama bu aşıların oluşturduğu antikor seviyelerinde farklar olabilir. Oradan bir sıkıntı doğabilir. Ama bunlar da biraz daha araştırmaya ihtiyaç olan alanlar. Yoksa virüs sadece adenovirüs aşılarından kaçıyor da diğerinden kaçmıyor diyemeyiz. Sadece antikor seviyeleri fark edebilir. Bunlar da çalışılıyor zaten.

Zaten bunu gripte de yaşıyoruz. Yılda bir değişiyor grip aşıları. Buradaki kritik soru önümüzdeki günlerde cevabını arayacağımız soru, ‘Ne kadar sıklıkla değiştirmemiz gerekiyor?’ 1 yıl mı, 2 yıl mı? Çünkü mesela Kovid hastalığını geçirenlerin şu anda hastalığın engellenmesi, yüzde 90 olarak 6-8 ay civarında. Aşılarda da şu anda bunu söyleyebiliyoruz. Aşıdan kaçan varyantların ise çok büyük bir yaygınlık göstermediğini biliyoruz. Bununla ilişkili olarak yapılması gereken de ne kadar sürede aşı değiştirmemiz gerekecek? O sorunun cevabını bilmiyoruz şu anda. Aşıda hedeflenen şey, tüm aşıların çalışmasını sağlayan lokomatif, spike proteine karşı oluşan antikorlar. Dolayısıyla oradaki proteinler değişmişse, bütün platformlardaki antijenleriizi değiştirmeniz gerekir.”