"Aya çıkıyoruz" ama ayçiçek yağı alamıyoruz!

Dışa bağımlı Türkiye’nin gerçek yüzü: Gıda fiyatları Halkın en temel ihtiyacı olan beslenmenin artık lüks tüketime doğru yol aldığı günlerden geçiyoruz. Ekonomik krizle birlikte zirve yapan gıda fiyatlarının bu noktaya gelmesi ise şaşırtıcı değil. Türkiye’nin dışa bağımlılığının en temel sonuçlarından birini yaşadığımız günlerden geçiyoruz.

Halkın en temel ihtiyacı olan beslenmenin artık lüks tüketime doğru yol aldığı günlerden geçiyoruz. Ekonomik krizle birlikte zirve yapan gıda fiyatlarının bu noktaya gelmesi ise şaşırtıcı değil. Türkiye’nin dışa bağımlılığının en temel sonuçlarından birini yaşadığımız günlerden geçiyoruz.

Türkiye’nin kendi kendine yetebildiği bir ülke ve Konya Ovası’nın buğday ambarı olması gibi başlıkların yerlerinde çok uzun yıllardır yeller esiyor. Bu duruma gelinmesinde ülkemizdeki sermaye düzeninin, AKP iktidarının, emperyalizmle kurulan ilişkilerin ve tarımın çökertilmesinin en önemli faktörler olduğunu öncelikle ifade etmek gerekiyor.

Gıda fiyatlarının ateş pahası durumunun en temel göstergesi ise artık ekmek dahi alamayacak durumda olan emekçilerin belediyelerin halk ekmek kuyruklarında beklemesi olarak karşımıza çıkıyor. Bırakın et ve protein içeren ürünler ile beslenmeyi, halkımız artık en temel besin maddelerini içeren ve çok ucuza sağlanabilecek sebze ve meyvelere dahi ulaşamazken, kuru ekmeğe talim edilen bir dönemden geçiyoruz.

Gıda fiyatlarının bu denli yükselmesinde ise birden fazla faktörün payı olduğu açık olsa gerektir.

Bunlardan birincisi, AKP iktidarı döneminde tarımın ve hayvancılığın çökertilmesi, devletin bu alanlardan tamamen elini çekmesidir. Özellikle IMF’den alınan borçların karşılığında IMF programları dahilinde Türkiye’nin tarımsal üretimi düşmüş, hayvancılık gerilemiştir. AKP iktidarının “IMF’ye borç ödemeyi bitirdik” söylemininse büyük bir yalan olduğu gelinen noktada açığa çıkmıştır. Emekçiler IMF dayatmaları sonucunda çökertilen tarım ve hayvancılığın ceremesini yüksek gıda fiyatlarıyla çekmektedir.

İkinci başlık, özellikle içinden geçtiğimiz ekonomik kriz dönemlerinde iyice artış gösteren aracıların ve hizmet sektöründeki tekellerin vurgunlarıdır. Gıdaların fiyat politikası tamamen serbest piyasanın tahakkümüne bırakıldığı ve devlet aracılar ile son satıcılar üzerindeki denetim ve belirleyiciliğini gündemden düşürdüğü için günümüzde kontrolsüz bir şekilde gıda fiyatlarının yükselişi yaşanmaktadır. Sermaye düzeninin bir gerçeği daha gözler önündedir.

Üçüncü başlık ise, dışa bağımlılık ile ilgilidir. Çiftçilerin üretiminin önünü açacak fiyat politikaları yerine fiyatları baskılamak, üretim düşünce de ithalata ağırlık veren politikaların önünü açmak tam da ülkemizdeki sermaye düzeninin geldiği nokta ve AKP iktidarının tercihleri ile ilgilidir. Gıda ürünlerinde, içe dönük üretimden ve ihracattan kaçan, ithalata ağırlık veren süreçlerin en pratik sonucu ise ekonomik dalgalanmaların olduğu bir dönemde gıda fiyatlarının zirve yapması gibi bir sonuç vermektedir.

İşte tam da bu noktada, AKP iktidarına “Tanzim çadırlarına ne oldu?” diye bir soru sormak gerekiyor. Ülkeyi dışa bağımlı hale getiren, tarımsal üretimi ve hayvancılığı çökerten, halka halk ekmekten başka yiyecek bir şey bırakmayan bu düzen ve onun temsilcilerinin hesap vermesi gerekiyor. Yerel seçimler için reklam malzemesi olarak kullanılan ve sonrasında kaldırılan tanzim satış noktalarının ise yerinde yeller esiyor.

Zam şampiyonu gıdalar

2020 yılında yükselen enflasyon rakamları ile birlikte gıda fiyatları da zirveyi gördü. İşte 2020 yılında gıda ürünlerindeki fiyat artış oranları:

Gıda enflasyonu yıllık bazda yüzde 20,61 yükselirkenekmek ve tahıllar grubundaki yıllık yükseliş ise yüzde 19,31, yaş sebze ve meyvelerdeki yıllık artış yüzde 33,92 olmuştur.

Gıda Fiyat artış yüzdesi
Yumurta 82
Mercimek 60
Diğer bakliyat 38,2
Kuru fasulye 35,3
Ayçiçek yağı 51,9
Mısırözü yağı 50,1
Margarin 50,8
Pirinç 32,3
Un 30,6
Ekmek 20,8
Makarna ve şehriye 23
Zeytinyağı 23,5
Sakatat 30,7
Tavuk eti 28,3
Balık 27,3
Kuzu eti 21,3
Karnabahar 100,9
Ispanak 84
Portakal 70,8
Pırasa 63,5
Kıvırcık 60
Lahana 57,6
Kabak 49,4
Kivi 43,7
Domates 42,3
Havuç 34,5
Elma 31
Nar 26
Muz 23

Serbest piyasanın en acımasız, en kuralsız hali bugün Türkiye’de gıdada yaşanıyor”

Gıda fiyatlarının ardında büyük bir aracı ve market vurgunu yatıyor. Devlet tarımda kontrolü elden bıraktığı için bütün sistem market zincirlerinin eline geçmiş durumda. Pandemi süresince, sütten yumurtaya ve narenciyeye kadar pek çok ürüne yüzde 30’dan yüzde 70’lere kadar zamlar geldi.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, aracılığın hal yasasına acilen dahil edilmesi ve kontrol edilmesi gerektiğini belirterek binlerce noktaya yayılan marketleri işaret ediyor. Suiçmez’in konu ile ilgili görüşleri şu şekilde: “Kamu planlama yapmayınca, zincir marketlerin belirlediği kâr odaklı bir üretim modeli hakim oldu. Serbest piyasanın en acımasız, en kuralsız hali bugün Türkiye’de gıdada yaşanıyor. Denetim yapılmalı. İndirim marketlerde de pandemide zam yağmuru var. Bir indirim markette fiyat zamlanınca rakibinde de otomatik artıyor; tüketiciye gıdasından kesmenin dışında çare kalmıyor. Gıda pandemide en iyi yatırım araçlarından biri oldu. Ancak çiftçi kazanamadığı için üretimden vazgeçiyor. Yasadışı stokçuluk ve aracılık yapanların üzerine gidilmiyor.”

*Bu yazı haftalık Sosyalist Cumhuriyet gazetesi 190. sayısında yayımlanmıştır.