AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sona erdi

AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sona erdi.

AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sona erdi

AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sona erdi.

Bugün 20.20 sularında başlayan MYK toplantı sonrası AKP Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu.

Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Diyarbakır annelerine verilen destek ya da verilmeyen destek arka planında vicdan nöbetine tutum değil bu çocukların geleceğine kimin nasıl düşündüğünü gösteren bir tavırdır.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne girerken maalesef canımızı çok yakan Samsun’da, Denizli’de vahşi olaylarla, şiddet olaylarıyla sarsıldık. Kadına olan şiddete karşıyız dediğimizde birileri hemen çıkıp ‘kadın erkek niye bölüyorsunuz’ diyorlar. Bir hakkın altının çizilmesi, mağdur edilmiş kesimin sistematik olarak yüzyıllar boyunca negatif ayrımcılığa uğramış olarak altını çizilmesi neden ayrımcılık olsun.

Kadına olan şiddete karşı çıkmak insanlığa olan şiddete karşı çıkmaktır. Emine Erdoğan hanımefendi çok güzel ifade etti, kadın her incindiğinde insanlık incinir. Tabii ki pozitif ayrımcılık yapılacak, yıllardır negatif ayrımcılığa uğramışlar. Bu bir kültürel duyarlılığı, hassasiyeti, aileden başlayarak erkek çocukların yetiştirilmesinden kullandığımız dile kadar bir sürü hassasiyeti göstermemiz gereken bir durumdur. Kadınlar insandır, biz de insanoğluyuz diyerek bu hassasiyeti sürdüreceğiz.”

YENİ BİR KOMİSYON KURUYORUZ

“Cumhurbaşkanımız Kadın Kolları kongremizde açıkladı. Yeni bir komisyon kuruyoruz. Bu konuda ne yapsak azdır. Bu mücadeleyi sürdürmeyi kararlı bir şekilde devam edeceğiz.

Bütün dünyanın gıptayla baktığı aşılama sürecini başarıyla devam ettiriyoruz. En büyük takdiri, övgüyü sağlık çalışanlarımız hak ediyor. Maalesef muhalefet partilerinden hala gerçeklikle ilgisi olmayan, tamamen saplantıyla ortaya koyulan eleştiriler görüyoruz. Türkiye bu konuda son derece başarılı bir şekilde mücadelesini sürdürüyor. Daha çok vatandaşımızı aşılayacağız. İnşallah bu belayı atlatma konusunda duyarlılığımızı arttıracağız.”

‘GENÇLEŞME’ MESAJI

“Terör örgütlerinin kadın meselesi konusundaki istismarı önemli bir konudur. DEAŞ terör örgütünün Ezidi kadınları köle olarak satması gibi meselesi. PKK’nın küçük yaştaki kız çocuklarını kaçırması son derece dikkat çekicidir. 1989 BM Çocuk Hakları’nda 15 yaşındaki çocukların asker olarak kullanılmayacağını ifade ediyor. ABD’nin yayınladığı insan ticareti raporunda PKK terör örgütünün özellikle Suriye kolu PYD/YPG küçük yaştaki çocukların zorla terör örgütü yapıldığı şekilde ciddi raporlamalar var.

Özellikle kadın istismarı, çocuk istismarı konusunda terör örgütlerinin yaptığı insanlık dışı uygulamalar konusunda hassasiyet geliştirilmesini bekliyoruz. 15 Mart’ta gençlik kolları, 24 Mart’ta büyük kongremiz gerçekleştirilmiş olacak. Gençlerimizin büyük oranda parti yönetimlerinde yer alması, diğer bütün kademeleri güçlü bir şekilde izlerini bırakmalarını son derece önemsiyoruz.

Gençlik kollarından yetişen arkadaşlarımız partimizin ana kademeleri ve diğer mekanizmalarında yer alması partimizin kapasitesini göstermesi açısından son derece kıymetli.”

YUNANİSTAN’A TEPKİ

“Arap Birliği’nin Türkiye’ye dönük olarak yayınladığı bildiriyi doğru bulmadığımızın altını çiziyoruz. Türkiye’nin terörle mücadele, haklarını koruma meselesindeki girişimlerin Arap topraklarıyla hiçbir mesnedi yoktur. Türkiye her zaman Arap devletlerinin egemenliğini, esenliğini ve toprak bütünlüğünü savunmuştur. Ama terör unsurlarını temizleyemiyorsa, Türkiye’ye yapılan saldırıların cevabını veremiyorsa bizim müdahale etmemiz kaçınılmazdır.

Arap Birliği’nin Türkiye’ye dönük olarak yayınladığı bildiriyi doğru bulmadığımızın altını çiziyoruz. Türkiye’nin terörle mücadele, haklarını koruma meselesindeki girişimlerin Arap topraklarıyla hiçbir mesnedi yoktur. Türkiye her zaman Arap devletlerinin egemenliğini, esenliğini ve toprak bütünlüğünü savunmuştur. Ama terör unsurlarını temizleyemiyorsa, Türkiye’ye yapılan saldırıların cevabını veremiyorsa bizim müdahale etmemiz kaçınılmazdır.

Bu kararlardan büyük üzüntü duyduğumuzu, bazı ülkelerin güdümünde alınan kararların doğru olmadığını ifade etmek istiyoruz.

Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı faaliyetlerinin istikşafi görüşmelere rağmen devam ettirmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Arap Birliği’nin Türkiye karşıtı kararına Yunanistan’ın memnuniyeti açıklamasını not ettiğimizi belirtmek isterim. Yunan Dışişleri Bakanı Kahire’ye gitti. Yunanistan’ın bu faaliyetini de not ediyoruz.

Yunanistan, başka ülkelere güvenerek Türkiye karşıtı adımlar atıyor. Bunlar çıkarlarının bittiği yerde Yunanistan’ı terk edecekler. Bu yüzden Yunanistan, Türkiye ve KKTC ile müzakere masasına oturmalı.”

AVRUPA BİRLİĞİ MESAJI

“AB’ye pozitif gündemi devam ettiriyoruz. Cumhurbaşkanımız sayın Macron’la bir video konferans gerçekleştirdi. Aynı şekilde sayın Merkel ile video konferans gerçekleştirdi. İngiltere Başbakanı Johnson ile bir telefon görüşmesi geçekleştirdi. Şu anda önümüzde fırsat penceresi var. AB’nin açılan bu pozitif ajandayı daha da ilerleterek iyi işlere imza atması görüşümüzü yineliyoruz.

Yunanların botları geri itilmesi, Cumhurbaşkanımız tarafından altı çizilerek belgeleri ile beraber iletilmiştir. AB içinde aşırı sağcıların ideolojik Berlin duvarları ördüğünü göreceksiniz. AB açısından doğru bir yaklaşım değildir bu. Fransa’da iç güvenilk yasası, İsviçre’de alınan kararlar aşırı sağın daha fazla merkeze yerleştiğini görüyor. Bu Avrupa demokrasileri için büyü bir tehdittir.

Avrupa için tehdit kendi içerisindeki aşırı sağcıların daha da ilerlemesine yol açan yanlış politikalardan kaynaklanıyor.”

MISIR VE AFGANİSTAN MESAJI

“Mısır önemli bir ülke. Mısır devleti ve halkıyla geçmişten gelen güçlü bağlarımız var. Mısır’la olan süreç, diplomatik ilişkilerin aksadığı neden olduğu bellidir. Akdeniz’de yeni bir durum var. Sadece gaz meselesi değil, Suriye meselesi sözkonusu olduktan sonra Akdeniz’de neredeyse bütün dünyanın savaş gemileri yerleşmişti. Hidrokarbon hareketlilik kıyıdaş ülkelerin ortak formüller bulması gerektiriyor. Mısır’la bunları konuşabilecek zeminlerimiz vardır. Türkiye geçmişteki ilkeli tutumundan vazgeçmiş değildir. Bu karşılıklı olarak aynı yaklaşımın sözkonusu olmasına bağlıdır.

Taliban’la olan süreç açısından pekçok aşamadan geçildi. Afganistan bizim açımızdan önemli bir ülke. İstikrarın çok önemli olduğunu Türkiye’nin güvenliğini de etkileyen bir mesele olduğunu biliyoruz. 1 Mart’ı Türk-Afgan Dostluk Günü olarak kutluyoruz. Kalkınma yardımlarını yapıyoruz. En çok misafir ettiğimiz genç başka ülkelerden Afganistan’dan Türkiye’ye geliyor. Bütün bu çatışma çözümlerinde arabulucu olarak Türkiye aranılan bir ülke. Diplomatik kapasitesi bakımından.

Prensip olarak bölge barışına katkı sağlayacak her türlü arabuluculuğun içinde oluruz. Türkiye aranılan, istenilen bir arabulucudur.

Türkiye’de antisemitizm veya husumet iddiaları tamamıyla yanlıştır. Cumhurbaşkanımız her konuşmasında antisemitizm meselesini eleştirmektedir. Bunu İslam düşmanlığı ile birlikte ele almaktadır. Hatta kendisini ziyaret eden Yahudi kuruluşlarına İslam düşmanlığı ile antisemitizmin birleştirilmesi gerektiğini söylemiştir. Türkiye azınlık haklarını en çok teslim eden ülkelerin başında geliyor. Ben AB Bakanlığı döneminden biliyorum. Hala Atina’daki cami meselesi, bir AB ülkesininin başkenti meselesi hala sorunludur. Mabetlerimiz hala saldırı altındadır. Türkiye yahudi ve hristiyanlara dönük sistematik bir nefret üreten politika, yaklaşım, siyasi orgazinasyon sözkonusu değildir.”

İRAN’LA MASAYA DÖNÜLMELİDİR

“Irak’ta Papa’nın ziyaretini yakından takip ettik. Bahsedilen haritaya baktık. Çeşitli zamanlarda çeşitli kesimler yapıyor. Bunlar yalan yanlış işler. Geçmişte Fransa’da böyle harita çıkmıştı. Ermenistan zaman zaman yapıyor. Bu ziyaret bağlamının dışında belli bir odağın aklınca Türkiye’ye husumet ürettiği bir şey olduğunu değerlendiriyoruz. Aynı şekilde burada Irak’la ilgili her gelişme çok önemli. Kardeş ülkemiz. Biz oradan yoğun terör saldırısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Papa’nın ziyaretini yakın şekilde takip ettik. Ayetullah Sistani çok önemli bir liderdir. Büyük bir siyasi güçtür orada. Kendisi her ne kadar siyasetle ilgilenmediğini söylese de siyasi güçler tarafından dikkate alınan mercidir. Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan iken kendisiyle kapsamlı bir görüşme yapmıştır. Sistani’nin mesajlarının kıymetli olduğunu değerli buluyoruz. Dini liderler arasında görüşmeler her zaman iyidir. Papa ile Sistani arasındaki görüşmeler umarız bu görüşmeler olumlu sonuçlar doğurur. Papa’nın saldırıya uğrayan camilerle ilgili verdiği mesajı olumlu olarak değerlendiriyoruz. Irak’ta kimse özgür değilse hiç kimse özgür değildir. Papa bu ziyaretini d aha önce El Ezher’le imzaladığı kardeşlik belgesinin devamı olarak nitelendirdi. Umarız ki kendisini Frontex’in sınırları içerisine hapsetmiş Avrupa liderlerinin alması gereken cevaplar var. İki liderin biraraya gelmesi bölge için iyi bir sonuç üretmesini ümit ediyoruz.

İran’ın yaptığı nükleer anlaşmanın doğru olduğunu söylemiştik. Trump döneminde bozulduğu zaman bunun ne Batı ne de bölge için iyi olmadığını söylemiştik. Türkiye Brezilya ile birlikte İran’la böylesi bir nükleer anlaşmaya imza atmıştı. O zaman İranlılar şunu söylemişti, ‘İran devrimi gerçekleştikten sonra İran’ın ilk imza attığı uluslararası anlaşma’ demişlerdi. O süreç devam etseydi bugün ortaya çıkan maliyetler ortaya çıkmayacaktı. Şimdi deniyor ki, İran şeffaf bir şekilde denetlenemiyor. Halbuki orada üretilen uranyum miktarı denetleniyordu. Burada diplomasi ve müzakere çatışmaları önleme bakımından en önemli şeydir. Diğerini herkes yapar. Şimdi sizin taahhütte bulunmadığınız ülkeyi denetleme hakkınız olmaz ki. Yaptırım siyaseti yanlıştır, İran halkını cezalandırmaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız Ekonomik İşbirliği Zirvesi’nde yaptığı konuşmada İran’a dönük yaptırımların kalkması gerektiğini ifade etmişti. Biz İran’la çok uzun zamandır komşuluk ilişkilerine sahibiz. En doğru olan nükleer anlaşmaya imza atmak. Batı dünyası İran’daki gelişmeleri takip edebilir, Atom Enerjisi Kurumu izleyebilir. O zaman karşılıklı olarak sorabiliriz. Söylediğimiz şudur, masaya dönülmelidir, kapsamlı nükleer anlaşma imzalanmalıdır. Karşılıklı olarak taahhütte bulunulmalıdır.”