ABD Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL) Açıklaması: Trump Kongre’ye Karşı Faşist Ayaklanmayı Kışkırtmaktadır – Sırada Ne Var?

ABD Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL), "Bugün Kongre binasına saldıran aşırı sağı birleştiren her şeyden önce Trump figürüdür. Güruhun Kongre binasına doğru yürüyüşe geçmesinin hemen öncesinde Trump “Ülkeyi asla zayıflıkla geri alamazsınız. Güç göstermeniz gerekir.” beyanında bulundu." ifadelerini kullandı.

ABD Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL) Açıklaması: Trump Kongre’ye Karşı Faşist Ayaklanmayı Kışkırtmaktadır – Sırada Ne Var?

Çeviri: Haber Merkezi

Bugün Donald Trump tarafından eyleme çağrılan ve Kongre Polisi, Savunma Bakanlığı ve muhtemelen diğer silahlı kuvvetler ile danışıklı olarak hareket ettiği açık olan faşist bir güruh ABD Kongre Binasını basmış ve Kongre’yi dağıtmıştır.

İktidar koltuğuna çaresizce yapışmak için sürdürdüğü kampanyanın bir parçası olarak Beyaz Saray’ın önünde gerçekleşen bugünkü esas protesto gösterisinde bizzat Trump konuşma yapmıştır. Bugün Kongre binasına saldıran aşırı sağı birleştiren her şeyden önce Trump figürüdür. Güruhun Kongre binasına doğru yürüyüşe geçmesinin hemen öncesinde Trump “Ülkeyi asla zayıflıkla geri alamazsınız. Güç göstermeniz gerekir.” beyanında bulundu. Trump her şeyden çok, görevi bırakmasından sonra cezai soruşturmaya maruz kalmaktan kurtulmak ve Cumhuriyetçi Parti üzerindeki siyasi kontrolünü sürdürmek istemektedir.

Ağır silahlarla donatılmış Kongre Polisi, faşistler bariyerleri yıkarken, pencereleri parçalarken ve Senato salonunu işgal ederken neredeyse hiçbir direniş göstermemiştir. Kongre binasının içinde bir kadın vurularak öldürülmüştür. Buna karşın kargaşanın sonunda, güruh amacına nail olduktan sonra polis tarafından tutuklanmak yerine binadan çıkarken sükunetle kendilerine eşlik edilmiştir.

Oysa söz gelimi geçtiğimiz yaz aylarının ırkçılık karşıtı göstericileri, Trump taraftarı güruhun Kongre’yi dağıtmasına uzaktan dahi benzerlik taşıyan bir eyleme teşebbüs etselerdi, şüphesiz ölümcül ve ezici bir kuvvet kullanımı ile karşı karşıya kalırlardı.

Bugünkü olayların faşistler ve polis arasında belli düzeyde bir iş birliği olmadan meydana gelmesi mümkün olamazdı. Washington DC’ye seyahat eden Trump yanlısı protestocular arasındaki iletişimin polis tarafından takip edilmediğinin ve polisin Kongre Binasına bir saldırı olasılığına dair herhangi bir tartışmadan tümüyle habersiz olduğunun düşünülmesi dahi mümkün değildir.

Pentagon’un bu krizdeki rolü bir diğer soru işaretidir. Washington D.C.’deki Ulusal Muhafızlar, Savunma Bakanı’nın ve Ordu Bakanı’nın kontrolündedir, D.C. valisinin değil. Vali Muriel Bowser dün Savunma Bakanlığı’nın D.C. Ulusal Muhafızlarını görevlendirmesini talep etmiş ancak bu talebi göz ardı edilmiştir. Edinilen duyumlara göre şimdi Ulusal Muhafızlar sokaklara çıkarılmaya başlanmıştır, ama ancak faşistler Kongre binasını baskınında başarılı olduktan sonra.

Egemen Sınıf İçinde Çelişki

Savunma Bakanı Christopher Miller, bağımsız bir şahsiyet değildir. Özel Kuvvetler’de nispeten düşük rütbede bir subayken Donald Trump tarafından merkezi önemdeki bir yere terfi ettirilmiştir ve şimdiki makamını tümüyle ona borçludur.

Geçtiğimiz pazar günü, halen hayatta bulunan on eski Savunma Bakanı hep birlikte Washington Post gazetesinde ortak bir serbest kürsü yazısı yayınlayarak, iktidarın Joe Biden’a geçişine askeriye tarafından müdahale edilmemesini talep ettiler. “Savunma Bakanı vekili Christopher C. Miller ve emrindekiler, seçim sonuçlarının altını oyacak veya yeni ekibin başarısına ket vuracak her türlü siyasi aksiyondan uzak durmalıdır.” diye yazdılar. Ortak yazarlar grubu içinde, Dick Cheney, Donald Rumsfeld ve -bundan iki aydan kısa bir süre önce Savunma Bakanlığı görevini yürütmekte olan- Mark Esper gibi isimler bulunuyor. Egemen sınıfın apayrı kesimlerinden gelen son derece etkili şahsiyetlerden oluşan bir grubun bu önemli açıklamayı ortaya atmasının mutlaka çok derin bir sebebi olmalıdır. Bu kişilerin tam da bu türden bir komplo veya eylem konusunda devlet kesimleri içindeki tartışmalardan zaten haberdar oldukları anlaşılmaktadır.

Bugün vuku bulan olaylar ABD egemen sınıfı bakımından dünya sahnesinde ciddi bir utançtır ve ABD emperyalizminin küresel konumunu zayıflatmaktadır. Almanya, İngiltere ve Kanada dahil, geleneksel olarak ABD emperyalizminin küçük ortağı rolünü oynamakta olan hükümetler Kongre binasını basan güruhu kınayan açıklamalar yayınladılar. NATO’nun başı Jen Stoltenberg, “Washington, D.C.’de şoke eden görüntüler. Bu demokratik seçimin sonuçlarına saygı gösterilmelidir.” dedi.  Birleşik Devletler’de kapitalist sınıf hakimiyetinin istikrarının temel sütunlarından birini – “iktidarın barış içinde devri”ni ayaklar altına alan Trump’ı indirmek için geniş bir egemen sınıf koalisyonu bir araya gelebilir. Önde gelen şirket CEO’ları, Ulusal İmalatçılar Birliği, Ticaret Yuvarlak Masası ve şirketler Amerikasının diğer payandaları Trump’ı kınamak için seslerini yükselttiler. Kongre, faşistler tarafından dağıtılmasından birkaç saat sonra yeniden toplandı ve oturumun yeniden açılması sırasında Trump yanlısı güruh Mike Pence ve Mitch McConnell tarafından kınandı.

Bugün kısa ve zayıf bir açıklama yapan Joe Biden, faşist güruha geri çekilme çağrısı yaptı ve vatanperverlik hakkında boş klişeler telaffuz etti. Gerçekte olması gereken bugünkü tarihî faşist saldırganlık eyleminin tüm sorumlularının adalet önüne çıkarılmasıdır. Bu özellikle Donald Trump’ı ile askeriye ve polis hiyerarşisinde görevli olup bugünkü olaylara imkân vermek için mevkilerini kullananları içerir.  Polis, Savunma Bakanlığında görevli unsurlar ve faşist bir güruh arasında danışıklı olarak oluşturulan bir koalisyon, görülmemiş bir saldırı gerçekleştirmiştir. Aşırı sağın tehdidi, sadece çokuluslu işçi sınıfının militan bir birleşik cephesi tarafından kesin bir yenilgiye uğratılabilir.