ABD gemisi

ABD’ye hep seveceği ve isteyeceği bir Türkiye vaat edenlerin yani bu bileşenlerin işi ise zor. Çünkü 6 filo boğaza demir atığı gibi “Yankee Go Home” sesi duyuluyor.

AKP- MHP ortaklığının savunmaya, Millet İttifakı’nın saldırıya geçtiği belirtiliyor. 128 milyar doların nerede olduğu çıkışından sonra gelen, bürokrasiyi hukuka davet, siyasi cinayetler çıkışı, ekonomiye dair vaatlerin, siyasi birer atak ve bunlar karşısında cumhur ittifakının belli belirsiz cevapları ise savunma olarak yorumlanıyor. Saldırı-savunma düzlemi çerçevesinde gündemi belirleme yeteneğinin Millet İttifakı’na geçtiğinin bolca tekrarlanması en azından seçime gidilecek döneme kadar bu iki ittifakın tercih ettiği alanlara ilişkin de bir fikir vermekte.

AKP’nin 20 yıllık suç dosyalarının bir kısmının teşhiri, AKP’nin giderayak suçlarını kabartmasına karşı çıkışlar, AKP’nin yalanlarının ekonomi başta olmak üzere, teşhir edilmesi siyasetin gerçek alanları içerisinde elbet. Millet İttifakı’nın iktidara en yakın aday olduğu da düşünülürse, elindeki güç de hesaba katılırsa bu saldırı dozajını da bir seviyede tutuğu, başka bir deyişle, elinden geleni ardına koyduğunu söyleyebiliriz.

AKP’nin iç siyasette anca bu kadar sıkıştırılırken, uluslararası alanda ABD ile olan bağını “teklif- onay” sarmalında ilerletmesi, ABD başkanı Biden ile görüşmesinin biçim ve süresinin magazinel bir detaya indirgenmesi ise yukarıdaki anlatılanlar gibi bir tercih değil bir zorunluluktan ibaret.
Cumhur İttifakı’nın kendi içinde yani AKP-MHP arasında senkronik ve en uyumlu başlığın ABD ve NATO yanında olmak olduğu görülüyor.

Millet İttifakı’nın da kendi içinde en uyum gösterdiği başlığın ABD- NATO yanında olmak hatta bunu AKP’den de daha iyi becerme garantisi vermek olduğu görülüyor.
İttifak bileşenlerinin emperyalist bağımlılığın reddiyesi gibi bir gündemlerinin olmadığını, üstelik gayretin daha çok bu bağımlılığın sonuçlarını gizlemeye, yok saymaya dönük olduğu iki ittifakın tüm bileşenlerinin ilk birleştikleri yerin işte tam da burada yani emperyalizme bağımlılığın sürdürülmesi noktasında olduğunu daha da fazla örnek de görüyoruz ve görmeye de devam edeceğiz.

ABD emperyalizminin ülkemizdeki yolculuğuna kiminle devam edeceğine sadece ABD’nin karar vermeyeceği açık. Daha da önemlisi her iki ittifak için ve ittifakın tüm bileşenleri için ABD, kapının yüzüne kapatılacağı değil, kapıdan birlikte geçilmesi için an atılan bir ülke. Yolculuğunun kesintiye uğraması tehlikesi bu ittifak bileşenleri ile mümkün de değil. Bu nedenle ABD için karar vermenin ne acelesi ne de zahmeti var.

6. Filo boğaza demir atıyor nasıl olsa.

Nasıl olsa, sermaye aklı işliyor, o nerede konuşacağını ve nerede susacağını çok iyi biliyor.

Nasıl olsa ABD bastırdıkça NATO diye ses çıkıyor, NATO bastırdıkça da ABD diye ses çıkıyor. ABD bu sesleri çok seviyor.

ABD’ye hep seveceği ve isteyeceği bir Türkiye vaat edenlerin yani bu bileşenlerin işi ise zor.

Çünkü 6 filo boğaza demir atığı gibi “Yankee Go Home” sesi duyuluyor.

Sermayenin aklı, karşısında örgütlü işçi sınıfını bulunca afallıyor.

AKP’nin gücünün eridiği yerden sermaye ve emperyalist bağımlılığın yeniden güçlenerek şekil alması sürecini siyasal alanın dışında saymamız beklendiğinden, bunun yeni normal olarak pazarlanacağı günler planlandığından yukarıda sayılan ve şimdilik “çatlak ses “olarak görülen her sesin önemi daha da artıyor.

Ülkemizde anti emperyalist mücadelenin ve sınıf mücadelesinin güncel olduğunu, bu mücadelenin verilmesinin zamana, mekana, seçime yakınlığı ya da uzaklığına göre ayarlanamaz olduğunu bu mücadeleyi vermenin yanında güçlenmesi gerektiğini, ez cümle ittifak bileşenleri karşısındaki tutumun AKP’ye göre değil ( ki bunun da zamanı geçmiştir) bu bileşenlerin birleştikleri noktaya göre alınması gerektiğini düşünenlerin yapacağı bir şey var.

Bağımsız, laik, eşit özgür bir ülke için, yeni bir cumhuriyet için ellerinden geleni ardına koymamak.

Emperyalizm ve sermaye seviciliğinin hiçbir türüne mahkûm ya da mecbur değiliz.

Elimizden gelen de bunu hem göstermek hem de güçlendirmektir ki işte buna mecburuz.