27 Mayıs öncesi üniversiteye saldırı

O gün, Orman Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Turan Emeksiz’in polis kurşunuyla yaşamını yitirdiği gündür. Aynı gün Menderes Hükümeti İstanbul Teknik Üniversitesi radyosunu da kapatmıştı.

“İktidar nefes aldırmıyordu… Artık ne kuvvetler ayrılığı ilkesi vardı ne savunma hakkı. İktidar tüm siyasi faaliyetleri durdurmuş, yargıyı bizzat eline almış, kararlara itiraz hakkı tanımamış, dahası bu konuda haber yapmayı da yasaklamıştı”(1).

Anlatılan günümüz değil, 61 yıl öncesi, bahar ayları. Başbakan Adnan Menderes’in yaptıklarına tepki gösteren üniversite öğrencilerine ve ‘kara cübbeliler’ dediği akademisyenlere saldırılarını artırdığı günler.

27 Nisan 1960 günü ‘tahkikat komisyonu’ tasarısını konuşmak için Marmara Öğrenci Lokali’ndeki Tıp Fakültesi Cemiyeti toplantısına polis saldırmıştı. Saldırının başında 6-7 Eylül olaylarındaki kışkırtıcı rolüyle bilinen polis şefi Bumin Yamanoğlu vardı. Yaralanan öğrenciler oldu. Ertesi gün binlerce öğrenci Beyazıt Kampüsü’nde Atatürk Anıtı’na sessiz bir yürüyüş düzenledi. Polis yine saldırdı. Öğrencilerin yaralandığını gören İstanbul Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar ve Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer öğrencilerini kurtarmak için rektörlük binasından aşağı indi. Gerisini Haydar Tunçkanat ‘Yassıada Tutanakları’ndan şöyle aktarıyor:

“Zeki Şahin [başka bir polis şefi] rektörün yakasından tutarak, kendisinin bir damla kanının bütün üniversite mensuplarının kanına bedel olduğunu, bütün bu olanlardan rektör ve diğer öğretim üyelerinin sorumlu olduğunu söyleyerek «Bir tek üniversite memleketin içine sıçmaya kâfi geliyor. Sizin profesörlerinizin de doçentlerinizin de içine bilmem ne yapayım» diyerek rektörü arabasından indirmişler… Emniyet Müdürü Faruk Oktay, bütün bu işler rektörün başının altından çıkıyor, kendisini arabaya alacağım der. Rektör Sıddık Sami Onar’ı jeepe bindirirken polis Bumin Yamanoğlu, Prof. Dr. Sulhi Dönmezer’e «Bu da puşt, burada muharrik ve müşevviktir [kışkırtıcı ve ayartıcı]» demiş ve başına vurarak yerde sürükleyerek bir jeepe almıştır. Buna engel olmak isteyen rektörü Zeki Şahin itip yere devirmiş, yere düşen rektörün gözlüğü kırılmış ve sol kaşı yarılmıştır.”(2)   

O gün, Orman Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Turan Emeksiz’in polis kurşunuyla yaşamını yitirdiği gündür. Aynı gün Menderes Hükümeti İstanbul Teknik Üniversitesi radyosunu da kapatmıştı.

Bir ay sonra hükümet devrilmiş ve Yassıada yargılamaları başlamış ve adı geçen polis şefleri Zeki Şahin 19 yıl 9 ay, Bumin Yamanoğlu 14 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.

27 Mayıs’tan beş gün sonra İTÜ radyosunun açılışında konuşan Prof. Dr. Mustafa İnan’ın sözleri dönemi çok güzel anlatır:

“Bu ilim ve tekniğin sesinin kesilmesi ve gençliği susturma gayretinin maddi bir sembolü idi. Her şeye el uzatan istibdatçı zihniyet, buna da el atmıştı…O gençliğe ve aydına inanmıyor, haklı olarak ondan çekiniyor, korkuyordu. Bilmiyordu ki insanların çeşitli faaliyetlerine türlü zulüm ve tedbirlerle bağ vurabilirler, yalnız düşünme kudretine ve hürriyet sevgisine asla…Bugün eriştiğimiz ve hepimizin göğüslerini kabartan zaferin asıl manası, aydınlığın zulme, akıl ve ilmin gerilik ve cehalete olan galebesidir.”(3)

Türkiye üniversite tarihinin bu kara günleri unutulmasın istedim.

 (1)Ulus B, Güngör H. Parola 555K. Kor Yay., 2019.

(2)Hatiboğlu MT. Türkiye Üniversite Tarihi. Selvi Yay., 1998.

(3)Atay O. Bir Bilim Adamının Romanı. İletişim Yay., 6. baskı, 1996.