Yetmedi mi CHP?

Türkiye sosyalist hareketinin kanında dolaşan bir virüstür liberalizm. Hep hasta etti, etmeye devam ediyor. Dünün yetmez ama evetçilerinden birisi HDP’nin başında siyaset yaparken Türkiye solu HDP’nin peşinden gitmeye devam ediyor. Şimdi CHP, yetmez ama evetçilere kapı açarken, Türkiye solunda CHP’cilik yarışı hız kesmiyor.

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Kaftancıoğlu, Özkan ve Öztrak ‘Yetmez Ama Evet’çilerle birlikte buluştular.

“Ben öteden beri AKP iktidarıyla laikliğin elden gittiğine de sivil dikta geldiğine de inanmadım” diyen Hasan Cemal ile buluştular.

“2010 referandumunda ‘evet’ diyenler kandırıldı ama sorumlusu “1923’te kurulan bu Cumhuriyet’in sahipleri, katı kemalistler” ve “Ben de doğrusu kendimi kandırılmış hissediyorum. ‘Elim kırılsaydı da oy vermeseydim’ diyecek halim yok. O zamanın şartlarında doğru davrandığımı düşünüyorum” diyen Murat Belge ile buluştular.

“Aslında tartışmanın beni doğrudan ilgilendiren bir yanı yok. T24’ün, hele Tırmık’ın düzenli okurları biliyor: Ben ne “Yetmez ama evet” dedim; ne EDP’li arkadaşlarım gibi evet’i “AKP’ye hayır” parantezine aldım; harbiden evet dedim.” diyen Aydın Engin ile buluştular.

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Kaftancıoğlu, Özkan ve Öztrak birlikte “Yetmez Ama Evetçilerin” yeni platformu T24 sitesinin yazarlarıyla buluştular. 2010 yılında anayasaya değişikliği referandumunda “Yetmez Ama Evet” diyen tarihsel ihanetin sorumlularıyla…

İhanet sola ihanet değildi. Böyle olsaydı, bu isimlerin solun içinden çıkmaları gerekirdi. Biz, liberallerin solun bir parçası sayılmaması gerektiğini yıllardır söylüyoruz.

İhanet ülkemize karşıydı. 2010 referandumu ile birlikte AKP, bütün kurumlarıyla devleti ele geçirmiş, Gülen Cemaati yargıyı teslim almıştı. Bu kadar açık gerçek karşısında “yetmez ama evet” diyerek AKP-FETÖ-emperyalizm ittifakının parçası olanların bugün kandırıldık demeleri ne tuhaf.

Erdoğan da, FETÖ konusunda, kandırıldık deyip işin içinden çıkmıştı. Liberaller de Erdoğan taktiğiyle geçmişlerini temizleme gayretindeler.

Ancak 2010 yılından bugün ülkemizin yaşadığı felaketlerin önünü açanların sorumlulukları ortadan kalkabilir mi?

Kumpas davaları? 15 Temmuz darbe girişimi? Ortadoğu’daki mezhepçi dış politika? Rant ve yağma siyaseti? Hangisini sayalım. Son 10 yılda ülkemizde yaşanan felaketler ortadayken, bu duruma destek verenlerin ‘kandırıldık’ demelerine “bir hata yapmışlar, affedelim” denebilir mi?

Yetmez ama evetçilik, liberalizmin küçük bir hatası değil, politik ve ideolojik çizgisinin nihai ve bizatihi yapısal sonucuydu.

Yıllardır solun sırtına binmiş liberal kambur, yetmez ama evetçilikle solun omuzlarından kesilip atılmalıydı. Özellikle 12 Eylül sonrası, Türkiye sosyalist hareketinin likidasyonunda başı çeken hep bu liberaller olmuştu. “Demokrasi” dediler sınıf siyasetini sulandırdılar, “özgürlük” dediler laikliği sulandırdılar, “küreselleşme” dediler anti-emperyalizmi sulandırdılar, “vesayet” dediler burjuva diktatörlüğü gerçeğini sulandırdılar, “yeni sol” dediler devrimci siyaseti sulandırdılar…

Türkiye sosyalist hareketinin kanında dolaşan bir virüstür liberalizm. Hep hasta etti, etmeye devam ediyor. Dünün yetmez ama evetçilerinden birisi HDP’nin başında siyaset yaparken Türkiye solu HDP’nin peşinden gitmeye devam ediyor. Şimdi CHP, yetmez ama evetçilere kapı açarken, Türkiye solunda CHP’cilik yarışı hız kesmiyor.

Ama asıl önemli olanı, bugünkü durum CHP’nin yeni açılımıdır. Muhafazakarlara açılmaya çalışan CHP şimdi liberallere açılıyor. Buradan çıksa çıksa liberal muhafazakar bir CHP çizgisi çıkar.

Ama ilericilik, yurtseverlik ve solculuk çıkmaz!