Yeni Şafak'ta Karagül'ün ardından Likoğlu dönemi

Likoğlu, bir yazısında İzmir'i "Karanlık hesap içinde olan tüm örgütlerin mesken tuttuğu yer" diye betimlemişti.

Yeni Şafak'ta Karagül'ün ardından Likoğlu dönemi

Yeni Şafak’ta genel yayın yönetmenliğinden ayrılan İbrahim Karagül’ün yerine Hüseyin Likoğlu getirildi.

İbrahim Karagül, Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmenliği görevini yeni yılda devredeceğini duyurmuştu.

Karagül, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmenliği görevimi 31 Aralık itibariyle devrediyorum. Sekiz yıl önce güzel başladık, güzel bitirdik. Yeni Şafak’a ve Albayrak Medya Grubu’na minnet ve şükranlarımı sunuyorum. 2021’in güzel başlangıçlara açılması dileğiyle.” mesajını paylaştı.

Karagül’ün yerine gazetenin yazarlarından Hüseyin Likoğlu getirildi.

‘YENİ’ GENEL YAYIN YÖNETMENİNİ TANIYALIM

Likoğlu, bir yazısında İzmir’i “Karanlık hesap içinde olan tüm örgütlerin mesken tuttuğu yer” diye betimlemişti.

AKP’ye yakın Yeni Şafak gazetesinde yer alan o köşe yazısında, İzmir’de Alevilerin evlerinin işaretlenmesi konusu ele alınırken Likoğlu tarafından İzmir’e yönelik provokatif ifadeler kullanılmıştı.

Hüseyin Likoğlu, “Benzer provokasyonlar daha önce de Türkiye’nin muhtelif yerlerinde ne yazık ki meydana gelmişti.” derken “Ancak İzmir’i diğer illerden ayrı değerlendirmek ve buradaki olaylar üzerinde çok daha hassas durmak lazım.” ifadelerini kullanmıştı:

“İzmir, tarihin her döneminde çeşitli devletlerin siyasi ve dini iştahını kabartmıştır. Amerikan Board da o iştahla misyonerlerini 200 yıl önce bu bölgeye gönderdi. Rahip Brunson da 200 yıl sonra aynı motivasyonla İzmir’deydi. İzmir bu yüzden karanlık hesap içinde olan tüm örgütlerin mesken tuttuğu yer olmuştur.

Türkiye’de olduğundan farklı görünen, tapınaklarında başka, kamuoyunda başka olan, gizli hesabı olan, gizlenmek için kılıktan kılığa giren örgütler, ana merkez olarak İzmir’i seçmişlerdir. Masonluğun merkezi İzmir’dir, Sabetayların merkezi İzmir’dir, Fetullahçı hainlerin yeşerdiği yer İzmir’dir. Çünkü 200 yıl önce ne yazık ki İzmir’e bu kötülük tohumlarını ekenler, hâlâ vazgeçmiyor.”

‘FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI…

AKP’li yazar başka bir yazısında, ‘yürekli bir savcı’nın Erdoğan’ın ‘FETÖ’ ile bağını araştırması durumunda, “Erdoğan’ın taa 1990’nın başından beri Fetullahçı çete ile mücadelesinin ortaya çıkacağını” iddia etmişti.

15 Temmuz’un yıldönümü nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan için yaptığı “Yürekli bir savcı arıyorum” çıkışına kayıtsız kalmayan yazar “Siyasi ayak mı, siyasi oyuncak mı?” başlıklı yazısında şunları yazmıştı:

“Diyelim ki öyle bir savcı çıktı Erdoğan’ın FETÖ ile bağını araştırdı. Ne çıkacak?

Erdoğan’ın taa 1990’nın başından beri Fetullahçı çete ile mücadelesi çıkacak. Ve o savcı 15 Temmuz gecesi bu alçakların Erdoğan’ı niye öldürmek istediği bilgisine ulaşacak.

Sayın Kılıçdaroğlu, peki, o savcı hızını alamaz siyasi ayağı bulmayı araştırmaya devam eder de 15 Temmuz gecesi Atatürk Havalimanı’na kadar gelirse ne olacak hiç düşündünüz mü? Mesela size şöyle bir soru sorsa, “Sayın Kılıçdaroğlu araştırdım Fetullahçı hainlerin ‘Ne istediniz de vermedik’ diyen Erdoğan’ı niye öldürmek istediklerini buldum. Siz bu örgüte ne verdiniz de 15 Temmuz gecesi tankları önünüzden çekerek size yol verdiler” sorusunu yöneltirse, verecek cevabınız var mı?”

Ve aynı yazar yine ‘FETÖ’ konusunda “Fetullahçı terör örgütünün siyasi bir ayağı yoktur…” buyurmuştu.

Likoğlu, “15 Temmuz’un Nihat Erim’i kimdi?” başlıklı yazısında, “Fetullahçı terör örgütünün siyasi bir ayağı yoktur. Çünkü bu örgüt Necmettin Erbakan Hükümeti hariç, her iktidar döneminde işlerini gördürdü.” diye yazmıştı.