"ABD emperyalizminin ülkemizdeki en büyük projesi AKP’dir"

TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer "Buradan bir kez daha söylüyoruz. ABD emperyalizminin ülkemizdeki en büyük projesi bizzat AKP’dir" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Komünist Hareketi’nin haftalık basın toplantısı TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer’in katılımıyla canlı olarak gerçekleşti. Kılçer toplantıda Biden’ın açıklamalarını, AKP iktidarı ve emperyalizm ilişkisini, Diyanet’in cemaat ve tarikatlara desteğini, Millet ve Cumhur İttifaklarının sağcılık yarışını, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları değerlendirirken, komünist hareketin 100. yıl etkinlikleri hakkında bilgi verdi.

“AKP, NE ZAMAN SIKIŞIRSA MAZLUMA YATMAKTA”

Basın toplantısına AKP’nin yürüttüğü propaganda ile başlayan Kılçer, “AKP, ne zaman sıkışırsa mazluma yatmaktadır. Dine sarılır, bayrağa sarılır, milliliğe sarılırsa, biliniz ki işler iyi gitmiyordur. AKP, gerçekleri ve yalanlarını saklamak için sürekli bir propaganda yürütmektedir.” Diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir kez daha yoğun bir biçimde AKP propagandasına ve algı operasyonuna maruz kaldık. AKP, 7 ay önce ABD başkan adaylarından, ABD’nin başkan yardımcılığı yapmış Biden’ın sözlerini gündeme getirerek deyim yerindeyse kıyamet koparmaya kalktı. Biden’ın sözlerine tepki üzerine tepki açıklamaları gelmiş, düğmeye basılmış gibi bütün AKP’li bakanlar ayrı ayrı açıklamalar yapmış, Saray’ın Altun’u İletişim Başkanı da sürekli açıklamalar yaparak bu başlığı gündemde tutmaya çalışmıştır.

Emperyalist Biden, ‘ben darbeyle değil seçimle götüreceğim, muhalefet partilerini destekleyeceğim’ demiş. Şimdi bu sözün anlamı açık. Ancak bu sözün anlamına gelmeden önce AKP’nin mazluma yatma taktiğine dair birkaç şey söylemek istiyoruz. AKP ne zaman sıkışsa ne zaman başarısız olsa ne zaman kendi içinde sorunlar yaşasa hemen din, millet, bayrak, yerli edebiyatına sarılıp duruluyor.

Örneğin, durup dururken Ayasofya’yı camiye dönüştürdüler. Hem de daha birkaç ay önce “ben istikametimi kaybetmedim, siz önce Sultan Ahmet’i bir doldurun” diyerek azarladığı ve hayır dediği halde. Çünkü AKP tabanında çözülmeler vardı ve bu çözülmeleri engellemek için Ayasofya’ya sarılmaya mecbur kaldılar.

Hatırlayınız, bundan tam bir yıl önce yerel seçimler vardı. Yerel seçimlerde AKP ve MHP’nin en büyük söylemi beka sorunu değil miydi? Sanki eğer yerel belediyeler kaybedilirse ülkenin bekası ve mevcudiyeti tehlikeye girer demiyorlar mıydı? Öyle bir korku salmak istemişler eğer AKP ve MHP’ye oy vermezseniz, ülke batacak demişlerdi. Ne oldu? Yerel seçimleri AKP kaybetti ancak Türkiye’nin bekası sorunu diye bir şey olmadığı gün gibi ortaya çıktı.

Bir de milli ve yerli diye bir söylemleri var biliyorsunuz. Neredeyse ülkenin bütün ekonomisini emperyalist tekellere peşkeş çekmişler hala milli ve yerli demeyi sürdürüyorlar.

AKP, ne zaman sıkışırsa mazluma yatmaktadır. Dine sarılır, bayrağa sarılır, milliliğe sarılırsa, biliniz ki işler iyi gitmiyordur. AKP, gerçekleri ve yalanlarını saklamak için sürekli bir propaganda yürütmektedir.

Bu propagandaya inanmayın!”

“EGEMEN TÜRKİYE ANCAK VE ANCAK EMPERYALİZMDEN KURTULMAKLA MÜMKÜNDÜR”

Kılçer, Biden’ın açıklamalarına ilişkin, “Şimdi emperyalist Biden’ın açıklamalarına gelelim. Açık açık söylenen şudur: Darbeyle değil, seçimle götüreceğim. Bu sözün anlamı, evet 15 Temmuz tarihli İslamcı FETÖ darbesinin arkasında biz vardık demenin açık itirafıdır.  İkinci olarak, Amerikan emperyalizmi, Türkiye siyasetini biz dizayn ediyoruz demektedir.” Değerlendirmesinde bulunarak şunları kaydetti:

“Ülkemizin başına gelen en büyük felaket 1952 yılında CHP tarafından yolu yapılan ve Adnan Menderes tarafından hayata geçirilen NATO üyeliğidir! NATO’ya sokulan ülkemizde derin ve gizli yapılar oluşturulmuş, gladio örgütlenmesi kurulmuştur.

NATO’nun gladiosu ülkemizdeki bütün siyasi cinayetlerin adresidir.

Bu yetmemiş, faşist hareket bizzat vurucu güç olarak emperyalizm tarafından kullanılmış, ülke siyaseti hep dizayn edilmiştir. 12 Eylül öncesinde yaratılan terör ortamı, 12 Eylül’den hemen sonra bıçak gibi kesilmişti. Demek ki terörün kaynağı belliydi.

Aynı zamanda, yeşil kuşak projesiyle, ülkemizde tarikat ve cemaatler bizzat bu paradigmayla beslenmiş, desteklenmiş ve yönetilmiştir. İşte başımıza gelen FETÖ musibetinin kaynağında bu vardır. Biden’in ‘darbeyle değil, seçimle’ demesi 15 Temmuz darbesinin arkasındaki açık gerçeği bir kez daha göstermiştir. 12 Eylül askeri darbesine, bizim çocuklar başardı diyen Amerikan emperyalizmiydi.

Öncelikle, emperyalizmin ülkemizi boyunduruğu altına aldığı gerçeğinin altını bir kez daha çizelim. Tam da bu nedenle, bağımsız Türkiye, egemen Türkiye ancak ve ancak emperyalizmden kurtulmakla mümkündür.”

“AKP İKTİDARA GELMEDEN ÖNCE ERDOĞAN’IN ABD ZİYARETİNİ HATIRLAYAN VAR MI?”

Emperyalizmin ülkemiz üzerindeki egemenliğini ve tasallutunu bizzat işbirlikçiler eliyle yürüttüğünü vurgulayan Kılçer şöyle devam etti:

“Unutulmaması gereken en önemli nokta ise şudur: emperyalizm, sömürge döneminde olduğu gibi askeriyle gelip işgal etmiyor. Ülkemiz üzerindeki egemenliğini ve tasallutunu bizzat işbirlikçiler eliyle yürütüyor. Şimdi şu soruyu sormamız lazım. Ülkemizdeki işbirlikçiler kimlerdir?

Emperyalist tekellerinin bayiliğini, taşeronluğunu, ortaklığını kimler yapıyorsa önce bunları yazmak gerek. Yani burjuva sınıfı, sermaye sınıfı, kapitalist sınıf. Bizzat emperyalizmin ülkemize ekonomik olarak bağımlılığının ana nedeni ve sorumluları bu patron sınıfıdır!

Bununla birlikte ülkemiz askeri olarak da emperyalizme bağımlıdır. O yüzden eğer darbelerden şikayet ediyorsak, Türkiye’nin NATO üyeliğinden derhal çıkması gerekmektedir. ABD’den şikâyet edileceğine, önce bunu gündeme getirilmelidir!

Ancak asıl üzerinde durulmayan ve zeytinyağı gibi üste çıkan bir AKP gerçeği var. AKP sanki, Amerikan emperyalizmine karşı gelerek iktidar olmuş. Tam bir riyakarlık içinde halkımıza yalan söylenmektedir.

Bakınız, Cüneyt Zapsu ne demişti. AKP’yi kullanın, süpürüp kenara atmayın! AKP iktidara gelmeden önce Erdoğan’ın ABD ziyaretini hatırlayan var mı? Kimlerle görüştüğünü, kimleri ziyaret ettiğini, kimlere kendisini beğendirmeye çalıştığını unutmamızı istiyorlar.”

“IRAK’IN İŞGALİNDE ÜLKEMİZİN KULLANILMASINI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN BİRİLERİ DÜĞMEYE BASMIŞTI”

AKP’nin bizzat Amerikan projesi olduğunu vurgulayan Kılçer konuşmasının devamında AKP emperyalizm ilişkisine dair şu sözleri söyledi:

“Açık olarak ifade ve iddia ediyoruz: AKP bizzat Amerikan projesidir. AKP 2002 yılında iktidar olmuştur. Ecevit hükümeti ya da koalisyon hükümeti bizzat devlet bahçeli tarafından bozulmuş ve düşürülmüştü. Neden?   Çünkü ABD’nin Irak’ı işgal planı vardı ve ülkemizden 100 bin ABD askerinin geçmesi ve konuşlanması isteniyordu. İşte Irak’ın işgalinde ülkemizin kullanılmasını kolaylaştırmak için birileri düğmeye basmıştı. Ecevit hükümeti paldır küldür düşürülmüş, ekonomik kriz derinleşmiş ve yapılan seçimle AKP iktidara gelmişti. AKP’nin ne projesi olduğu ve Bahçeli’nin ne yaptığını bir kez daha hatırlayalım ki, bugün vatan, millet, bayrak ve din üzerinden hamaset yapan sahte milliyetçilerin gerçek yüzünü iyi görelim.

Hatırlamamız gereken ikinci büyük olgu ise şudur: AKP genel başkanı Erdoğan, ben büyük Ortadoğu projesinin eş genel başkanıyım demişti! Şimdi kalkıp, Biden’in sözleri üzerinden emperyalizmin ülkemizi dizayn etmesine izin vermeyeceğiz diye şikâyet ediyorlar. Buradan bir kez daha söylüyoruz. ABD emperyalizminin ülkemizdeki en büyük projesi bizzat AKP’dir.”

“ÜLKEMİZDE İŞBİRLİKÇİ ARANACAKSA EN BÜYÜK İŞBİRLİKÇİ AKP’DİR”

Benzer yalan ve manipülasyonun AKP’li Bakan Berat Albayrak tarafından dile getirildiğini vurgulayan Kılçer “Ülkemizde işbirlikçi aranacaksa en büyük işbirlikçi AKP’dir” diyerek şunları kaydetti:

“Yine benzer bir yalan ve manipülasyon bizzat Hazineden ve Maliye’den sorumlu AKP’li Bakan Berat Albayrak tarafından dile getirilmiştir. Ne demiştir: Ekonomik bağımsızlığı savunduğumuz için dış mihraklar ekonomimize saldırıyorlar… Biz de her türlü bedeli ödemeye hazırız!

Sanki Telekom’u, Araplara satan kendileri değilmiş gibi. Sanki Tekel’in Amerikan-Biritish Tobacco’ya satan AKP değilmiş gibi. Sanki Amerikan şeker tröstü Cargill’e bedava arsa veren ve Türkiye’de şeker fabrikalarını kapatan AKP değilmiş gibi. Sanki Coca Cola fabrikasının açılışını bizzat AKP Yapmamış gibi. Sanki çimento fabrikalarını emperyalistlere bizzat AKP tarafından peşkeş çekilmemiş gibi.  Sanki ön ödeme garantisiyle otoyol-havalimanı-metro-köprü inşaatlarını emperyalist şirketlere bizzat AKP vermemiş gibi. Sanki ülkemizde bankaların neredeyse yarısının yabancı sermaye olmasından kendilerinin hiç payı yokmuş gibi. Sanki Bizzat Berat Albayrak tarafından ülkenin madenlerinin doğrudan emperyalist şirketlere ruhsat verilmemiş gibi, Kazdağları’ndaki maden ruhsatını bizzat Alamos Gold firmasına veren AKP değilmiş gibi Konuşuyorlar. Bugün ülkemiz emperyalizme bağımlıysa bunda sizin büyük sorumluluğunuz bulunmaktadır. Ülkemizde işbirlikçi aranacaksa en büyük işbirlikçi AKP’dir.”

“TÜRKİYE, SİYASAL İSLAMCILARIN, CİHATÇI TERÖRÜN HAMİLİĞİNİ ÜSTLENEMEZ”

AKP’nin mezhepçi dış politikasına da değinen Kılçer, “AKP iktidarı Biden’in sözlerinde fırtına kopartırken Suriye’nin petrollerinin Kürt siyasi hareketi ve ABD tarafından paylaşılmasına ise ses çıkarmamıştır.” diyerek şunları söyledi:

“AKP iktidarı Biden’in sözlerinde fırtına kopartırken Suriye’nin petrollerinin Kürt siyasi hareketi ve ABD tarafından paylaşılmasına ise ses çıkarmamıştır. Suriye rejiminin yıkılması için cihatçı çeteler bizzat AKP hükümeti tarafından desteklenmiştir. Bugün ABD emperyalizmi Suriye’nin bölünmesinden en büyük çıkarı sağlayan kesimdir.  Yanlış Suriye politikamız ısrarla devam ettirilmekte, cihatçı çetelerin hamiliğini sürdürmekten vazgeçilmemektedir. İşte bu mezhepçi ve İslamcı bakış ülkemizin çıkarlarının önünde büyük bir engel olmaya devam ediyor.  Akdeniz sorunu olarak gündeme gelen, Kıbrıs, Libya, Suriye, mısır ve Yunanistan sorunu olarak karşımıza çıkan sorunun kaynağı AKP’nin yanlış, başarısız ve mezhepçi dış politikasıdır. Büyük Ortadoğu projesini başlatırken Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirliği ile ortaktılar. Buradan soruyoruz övünerek propaganda ettiğiniz “İslam ordusu” ne oldu?

Suudi Arabistan’da geçit töreni yapılırken Türk askeri ve bayrağı da oraya gitmedi mi? ABD, İran’ı işgal etmek için körfez Arap krallıklarını kullanmış, İslam ordusu diye bir şey kurmaya çalışmış, Türkiye’yi AKP sayesinde buna ortak etmişti. Daha düne kadar mezhepçi dış politikayla İslam ordusu kurmak isteyen AKP şimdi de güya körfez ülkelerini eleştirmeye kalkmaktadır. Şimdi de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden şikayet ediyorlar. Bu hesabı vermeden dış politikada ülke çıkarlarından bahsedemezsiniz.Müslüman kardeşler adıyla bilinen islamcı hareketin hamiliği ülkemizin çıkarlarına aykırıdır. Türkiye, siyasal islamcıların, cihatçı terörün hamiliğini üstlenemez, derhal bu politikadan vazgeçilmelidir.”

“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI KAPATILMALIDIR!”

Basın toplantısında Diyanet’in tarikat ve cemaatlere verdiği desteğe de değinen Kılçer konuyla ilgili şöyle konuştu:

“Elinde kılıçla minbere çıkıp hutbe okuyan Diyanet’in, Cumhuriyeti kuranlara lanet okuması yetmezmiş gibi bugün tarikat ve cemaatlerin en büyük destekçisi haline gelmesi ülkemizin en önemli sorunudur!

Diyanet işleri Başkanlığı, dinin tarikat ve cemaatlerin elinde siyaset ve ticaret aracı haline getirilmesine karşı mücadele etmesi gerekirken bugün cemaat ve tarikatların arkasındaki mali güç olarak işlev görmektedir.

Ali Erbaş’ın başında olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı, 2018 ve 2019 yıllarında, ‘Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferler’ adı altında vakıf ve derneklere son iki yılda aktardığı para 123 milyon 700 bin TL’ye ulaştı.

Kuran kurslarına maddi katkıda bulunan yurttaşlara “Cennetten ev” müjdeleyen Diyanet, cami ve Kuran kursu derneklerine ve vakıflarına bu yıl 29 milyon TL aktarılmıştır.

Bu durum kabul edilemez. Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle tarikat, cemaat ve merdiven altı dinci örgütlenmelere kaynak aktarımı derhal son bulmalıdır.

Ülkemizde laikliğin altını oyan en büyük kurum Diyanet İşleri Başkanlığı haline gelmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır!”

“SAFLAR NETLEŞMELİDİR”

Basın toplantısının bir diğer öne çıkan başlığı olan Cumhur ve Millet ittifaklarının sağcılık yarışına ilişkin ise Kılçer şunları kaydetti:

Siyaset bugün daha da netleşmiş durumdadır. Millet ve Cumhur İttifakı diye iki ayrım bulunsa da her iki cephe birbirinin mütemmim cüz’idir. Cumhur ve Millet İttifakı, yani birbirine yapışık şekilde dolaşan, bir bütünün iki parçasıdır. Biliyorlar ki, AKP’nin içinden çıktığı Saadet Partisi ile AKP’den kopan Deva ve Gelecek Partileri, MHP’den kopan İyi Parti ile Millet İttifakı teşekkül etmiştir.  Şimdi de MHP lideri ile AKP lideri İyi Partili Akşener’i yuvalarına davet etmektedirler. Biz, düzenin Millet ve Cumhur İttifakı olarak karşımıza çıkan bu iki odağının yapışık ikizler olduğunu söylüyoruz. Buradan AKP eliyle kurulan rejimin, bu siyasal sistemin düzelme imkânı yoktur. Emekçilerin kurtuluşu, ülkenin bağımsızlığı, laikliğin yeniden tesisi yerine açık bir tadilat hükümetini bugün AKP-MHP’den kopanlarla kurtuluş reçetesi olarak halkın karşısına çıkarmaktadırlar.

Biz Türkiyeli komünistler olarak düzen siyasetin, sermaye düzeninin bu çadır tiyatrosundan ülkemizin kurtuluşunun mümkün olamayacağını düşünüyoruz.

Akşener’i bugün yuvaya çağıranların yarın birlikte ittifak kurmayacaklarını söyleyebilen var mı? bu durum karşısında biz komünistler bugünden emekçi halkımızı bir kez daha uyarmak istiyoruz.

Sağa karşı sağ bir ittifakın, Cumhur İttifakına karşı yapışık ikizi Millet İttifakının çözüm olamayacağını söylüyoruz.

Yapılması gereken bellidir. Herkes yüreğindeki siyasetin tarafı olmalıdır! Saflar netleşmelidir. Sosyalistler bir tarafa diğerleri diğer tarafa… Bugünden tezi yok, bütün sosyalist ve devrimci güçler, bağımsız sosyalist odağın oluşturulması için gerekli adımları atmalıdır. Biz Türkiye Komünist Hareketi olarak, sosyalizmin bağımsız bir odak olarak şekillenmesinde üzerimize düşen görevi ve sorumluluğu yerine getireceğimizi bir kez daha beyan etmek isteriz.”

“BÜTÜN İLERİCİ VE EMEKÇİ KADINLARA BİR KEZ DAHA MÜCADELEYİ SÜRDÜRME VE YÜKSELTME ÇAĞRIMIZI YİNELİYORUZ”

Kamuoyunda sıkça tartışılan İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılçer, “İstanbul Sözleşmesi için başta kadınların vereceği mücadele ülkemizdeki gerici siyasetin geriletilmesinde önemli bir etkendir” diyerek şunları kaydetti:

“Kadına şiddeti önlemek için gündeme getirilen İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasını istiyorlar. AKP, arada kaldı, karar veremiyor. Aslında zamana oynuyor, adım adım bu sözleşmeyi gündemden çıkarmak istiyor. Çünkü AKP’nin dayandığı gerici taban böyle istemektedir. İstanbul Sözleşmesi için başta kadınların vereceği mücadele ülkemizdeki gerici siyasetin geriletilmesinde önemli bir etkendir. Buradan bütün ilerici ve emekçi kadınlara bir kez daha mücadeleyi sürdürme ve yükseltme çağrımızı yineliyoruz.”

“KOMÜNİST HAREKETİN KURULUŞUNUN 100. YAŞINI KUTLUYORUZ”

Kılçer basın toplantısını 100. Yıl mitingi çağrısı ile sonladırırken şunları kaydetti:

Komünist hareketin kuruluşunun 100. Yaşını kutluyoruz. Temelleri 1920 yılında Bakü’de atılan Türkiye’nin en köklü partisini geleceğe taşıyoruz. Bu vesileyle sizleri de 13 Eylül Pazar günü Kartal Meydanı’nda saat 15.00’de yapacağımız etkinliğe davet ediyoruz.