"100 yıl önce kurulan partimiz şimdi yeni bir asrın mücadelesine hazırlanmaktadır"

TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer, "100 yıl önce kurulan partimiz, şimdi yeni bir asrın mücadelesine hazırlanmaktadır.100. Yaşımızda yeni bir yüzyıllık mücadeleye başlıyoruz!" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı 100. yıl özel gündemi ile TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer’in katılımıyla düzenlendi.

“100. YAŞIMIZ KUTLU OLSUN”

Kılçer, “Partimizin bir asırlık mücadelesininin yıldönümünü kutluyoruz” diyerek, basın toplantısına şu sözlerle başladı:

“Bugün 100. Yaşımızı kutluyoruz. 100 yıl önce Bakü’de kurulan, Mustafa Suphilerin, Ethem Nejatların temellerini attığı Türkiye’nin en köklü partisinin, partimizin bir asırlık mücadelesinin yıldönümünü kutluyoruz.

Öncelikle başta emektar komünistler olmak üzere, bütün komünistlerin, Türkiye komünist partililerin, bugün bu bayrağı taşıyan Türkiye komünist hareketi üyelerinin 100. Yaşını kutluyoruz.

Nice nice yıllara yoldaşlar! 100. yaşımız kutlu olsun!”

“YILLARDIR EGEMENLİKLERİNİ SÜRDÜRENLERİ TARİH ÖNÜNDE HAKSIZ ÇIKARMIŞTIR”

Ülkenin ve dünyanın bugün içinde bulunduğu durumun komünistleri fazlasıyla haklı çıkarttığını vurgulayan Kılçer şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bir asırlık mücadeleyi geride bırakan Türkiye Komünist Partisi, bu ülkenin komünistleri, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi yürüten komünistler Bugün ülkemizin geldiği yer düşünüldüğünde haklı çıkmıştır!

Ülkenin ve dünyanın bugün içinde bulunduğu durum büyük bedeller ödeyerek Türkiye için mücadele eden biz komünistleri , fazlasıyla haklı çıkarmıştır.

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu karanlık, baskı, zulüm, adaletsizlik, yoksulluk, eşitsizlik, bağnazlık, sömürü, kadın cinayetleri, iş cinayetleri, yağma, ırkçılık düşünüldüğünde komünistlerin savundukları değerlerin ve görüşlerin haklılığı gün gibi açıktır!

100 yıllık bir mücadele sürecinde komünistler büyük bir zafer kazanmadı. Ancak zafer kazanan burjuva sınıfının bugün yaratmış olduğu ülke ortada!

Komünistlerin haklılığının tersine yıllardır komünistlere yönelik süren zulüm, baskı, haksızlık herkes tarafından biliniyor.

Komünistler çok çekmiştir! Kovuşturmaya uğramıştır, gözaltına alınmıştır, cezaevine atılmıştır, işkenceden geçmiştir, sürgün edilmiştir, mahpus edilmiştir, komünistler bizzat devlet tarafından yok edilmek istenmiştir.

Komünistlere çok iftira atılmıştır! Komünistlere vatansız, bayraksız, Allahsız, dinsiz, imansız diyen çok çıkmıştır! Komünistler Moskova’ya diyenleri herkes biliyor. Komünistler birileri tarafından sürekli vatan haini iftirası hep atılmaya çalışılmıştır!

Ancak değerli yurttaşlar,

Bugün dünyanın ve Türkiye’nin geldiği yere baktığımızda, Sovyetler Birliği de, iki kutuplu dünya da artık geçmişte kalmışken, dünyanın ve ülkemizin durumu yıllardır komünistlere iftira atanları, yıllardır komünistlere haksızlık edenleri, yıllardır egemenliklerini sürdürenleri tarih önünde haksız çıkarmıştır!

Ya da komünistler, bütün haksızlıklara, baskılara, yalanlara ve iftiralara rağmen bugün gurur duyacakları, tarihleriyle övünecekleri, düşünceleriyle gıpta edecekleri bir haklılığı taşımaktan kendilerini men etmemelidir!”

“10 EYLÜL 1920 TARİHİ SIRADAN BİR TARİH DEĞİLDİR”

Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesinin komünistlerin en temel mücadelelerinden biri olduğunu ifade eden Kılçer, şunları kaydetti:

“10 Eylül 1920 tarihi sıradan bir tarih değildir. Ülkemizin işgal edildiği, İngiliz, Fransız, İtalyan emperyalizmi tarafından işgal edildiği koşullarda kurulan partimizin kuruluş tarihidir! Partimiz, işgal koşullarında ve bizzat emperyalist işgale karşı kurulmuştur!

Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi komünistlerin en temel mücadelelerinden biridir. Komünistler dün emperyalizme karşı mücadele ederken, komünistlere hain diyenler, bugün emperyalizmin ülkemizi nasıl boyunduruğu altına aldıklarını gördüklerinde “milli ve yerli” söylemine ve demogojisine nasıl sarıldıklarını görüyoruz. Daha bugün Avrupa Birliği emperyalizmi ya da Fransız emperyalizminin Doğu Akdeniz’de çıkarları için neler yaptığını, İngiliz emperyalizminin Kıbrıs’ta askeri üssü bulunduğunu, ABD emperyalizminin ırak ve Suriye’nin bölünmesi için hangi tezgahlar kurduğunu, nasıl planlar yaptığını iyi biliyoruz.

Biliyoruz ki, bugün Irak ve Suriye’yi bölmek isteyenlerin yarın ülkemizi de bölmeyi istemeyeceklerinin hiçbir garantisi bulunmuyor!

Dün NATO’ya koşa koşa gidenler, incirlik üssünü ABD’ye verenler, kürecik radar üssünü ABD’ye açanlar, İzmir’de NATO üsleri kuranlar, ülkemizin ekonomisini gümrük birliği anlaşmasıyla Avrupalı patronlara bağımlı kılanlar, ülkemizin bütün ekonomik değerlerini emperyalistlere verenler, madenlerimizi, ormanlarımızı, limanlarımızı, fabrikalarımızı emperyalizme peşken çekenler, dün komünistlere karşı halkı galeyana getirenlerdir!

Bugün gelinen noktada, ne kimse emperyalistlerden şikayet etsin ne de komünistlere tek laf! Dün komünistlere iftira atanlar, komünistleri yasaklayanlar, komünistlere karşı provokasyon düzenleyenler bugün ülkemizi emperyalizme teslim edenlerdir!

Evet bugün ülkemiz emperyalizme teslim edilmişse, bugün ülkemiz emperyalizmin boyunduruğu altındaysa, işte komünistler bugün haklı çıkmıştır!”

“PARTİMİZ HİLAFETE VE PADİŞAHÇILIĞA KARŞI CUMHURİYETİN SAFLARINDA YER ALDI”

“Komünistleri boğmak için gericileri koruyup, besleyen, kuranlar bugün bu karanlığın içinde boğulmuşlardır” diyen Kılçer, şunları söyledi:

“Partimiz saltanat yıllarında kuruldu. Hilafete ve padişahçılığa karşı cumhuriyetin saflarında yer aldı. Bugün cumhuriyetin adı var kendisi yoktur. Padişahçılığın yerini başkanlık, şeyhülislamlığın yerini diyanet almıştır. Meclis tasdik kurumuna dönmüştür.

Yıllardır komünistlere iftira atanların, komünistleri bütün güçleriyle boğmaya çalışanların bugün kurdukları düzen, tam bir istibdat rejimidir!

Ülkemizde bugün gerici bir rejim varsa, istibdat rejimi varsa, diyanet işleri başkanı elinde kılıç minbere çıkıp lanet okuyabiliyorsa işte bu komünistlere karşı giriştiğiniz işbirliğinin sonucudur!

Komünistleri boğmak için gericileri koruyup, besleyen, kuranlar bugün bu karanlığın içinde boğulmuşlardır. İşte tam da bu yüzden komünistler haklı çıkmıştır!

Cumhuriyet değerlerini karşısına alan, laikliği baskıcı bulan, tarikatları sivil toplum örgütü diye lanse eden, yetmez ama evet diyerek ülkenin özgürleşeceğini düşünüp sabah akşam komünistlerin verdiği mücadeleyi gayri-meşru ilan etmeye, küçümsemeye çalışanların geldiği yer düşünüldüğünde komünistler bir kez daha haklı çıkmıştır!”

“İŞSİZLİK BİTTİ Mİ, PAHALILIK BİTTİ Mİ, YOKSULLUK BİTTİ Mİ, SÖMÜRÜ BİTTİ Mİ, EŞİTLİK GELDİ Mİ?”

“Yıllardır komünistlere yıkıcı dediler. Peki bugün gelinen noktayı nasıl izah edeceksiniz?” diyen Kılçer, şunları kaydetti:

“Komünistler iş der, ekmek der, toprak der, emek der, alınteri der, işçi hakkı der, grev der, örgütlenme der, sendika der, emeğin hakları der, işçi sınıfı der… İşsizlik yasaklansın der, lokavta hayır der, yoksulluğa hayır der, sömürüye karşı çıkar, eşitlik der!Yıllardır komünistlere yıkıcı dediler. Peki bugün gelinen noktayı nasıl izah edeceksiniz?

İşsizlik bitti mi, pahalılık bitti mi, yoksulluk bitti mi, sömürü bitti mi, eşitlik geldi mi? tersine bugün ülkemizin içinde bulunduğu koşullar, ekonomik krizin boyutu emekçilerin her geçen gün daha yoksullaştığı bir tabloyu gözlerimizin önüne getiriyor!

İşte değerli yurttaşlar, tam da bu yüzden komünistler bugün bir kez daha haklı çıkmıştır!”

“PANDEMİNİN KAPİTALİZMİ NASIL ÇARESİZ BIRAKTIĞI GÜN GİBİ AÇIK DEĞİL Mİ?”

Pandeminin kapitalizmi çaresiz bıraktığını vurgulayan Kılçer, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Dünyayı kasıp kavuran pandeminin kapitalizmi nasıl çaresiz bıraktığı gün gibi açık değil mi? Avrupa’nın emperyalist ülkelerinin nasıl bir çaresizlik içinde yurttaşlarını, insanlarını tedavi edemeyecek duruma gelmeleri kapitalizmin dünya çapında, hem de sosyalist blok yokken, nasıl bir çöküşe doğru gittiğini yeterince göstermektedir.İşte bugün dünya çapında komünistler bir kez daha haklı çıkmıştır!”

“AKP ELİYLE KURULMUŞ BU İSTİBDAT REJİMİNE KARŞI YENİ BİR CUMHURİYET MÜCADELESİ VERİLMELİDİR”

AKP eliyle kurulmuş bu istibdat rejimine karşı yeni bir cumhuriyet mücadelesi verilmesi gerektiğini belirten Kılçer, şunları söyledi:

“Dünya ve ülkemiz tarihini değiştiren iki büyük olguyu hatırlatmak isteriz. Birincisi 1917 yılında Lenin’in önderliğinde Rusya’daki büyük ekim sosyalist devrimi. Diğeri Rus devriminden 6 yıl sonra ülkemizde gerçekleşen Atatürk önderliğindeki ulusal kurtuluş hareketi ve 1923 yılındaki cumhuriyetin kurulmasıdır!

1923 yılında kurulan cumhuriyet, ekim devriminin, komünist devriminin yaratmış olduğu iklimde doğdu! O yüzden, bizim cumhuriyetimizin doğum lekesi değil doğum koşulları iyi tespit edilmelidir. Emperyalizme, padişahcılığa ve hilafetçiliğinin reddiyesi ve sosyalist dünya ile dostluk üzerine kurulmuştur!

Ülkemizin kurtuluş savaşına Lenin ve Stalin önderliğindeki  Bolşeviklerin para ve silah yardımını kimse inkar edemez! Dün komünistleri hain ilan edenler, komünistler Moskova’ya diyenler, ülkemizi ABD emperyalizmine teslim edenlerdir! İşte dün komünistlere laf edenler, bugünün Osmanlıcı, hilafetçi kesimlerinin başında gelmektedir.

Bugün ABD ya da Avrupa birliği emperyalizminin ülkemizi yönelik yaptırımları düşünüldüğünde kimin haklı kimin haksız çıktığı bir kez daha görülecektir.

Önce Sovyetleri yıkmaya giriştiler. Lenin ve Stalin’in Sovyet cumhuriyeti yıkıldıktan sonra, tam 10 yıl sonra, ülkemizde 1923 yılında kurulan cumhuriyeti de yıktılar. 2002 yılında iktidara gelen AKP iktidarı, 1923 cumhuriyetini yıkmak için sistemli olarak çalışmış, bugün yeni bir rejim kurmuş bulunmaktadır.

Bu iki tarihsel tablonun tesadüf olduğunu kimse düşünmemelidir. Eğer bugün AKP iktidarının istibdat rejiminin ülkemizi getirdiği yerden şikâyet ediyorsak, bu ülkede komünistlerin sözüne daha fazla kulak kabartmak durumundasınız!

Bilinmelidir ki, komünistlerin bu ülkede güçsüzlüğü aynı zamanda ülkemizin daha fazsa gericileşmesi, sağcılaşması, sömürülmesi, yağmalanması, yoksullaşması ve geriye gidişidir!

Evet 100 yıl önce kurulmuş cumhuriyet bugün yoktur. AKP eliyle kurulan yeni bir rejim karşımızdadır.

Bugün laiklik, emek, bağımsızlık, özgürlük, adalet istiyorsak, açıkçası AKP eliyle kurulmuş bu istibdat rejimine karşı yeni bir cumhuriyet mücadelesi verilmelidir.

Bugün ülkemizin tek kurtuluşu yeni bir cumhuriyet programıyla mümkündür. 100 yıl önce emperyalist işgal koşullarında kurulan partimiz, bugün de yeni bir cumhuriyet mücadelesinin gerekliliğini ilan etmektedir.

Ancak, biliyoruz ki, yeni bir cumhuriyet emekçilerin omuzlarında yükselecektir. Bugün Türkiye burjuvazisi, bütün siyasi partileriyle AKP eliyle kurulan yeni rejime ikna olmuştur. Ülkemizin kurtuluşu, tam da bu yüzden bu sefer emekçi halkın, Türkiye işçi sınıfının omuzlarında yükselecek ve kurulacaktır!

100 yaşında olan partimiz yeni bir cumhuriyet, sosyalist Türkiye programıyla bugün mücadelesini yükseltme kararı almıştır!

Bugün 100 yaşını dolduran partimiz, yeni bir mücadele dönemi başlattığını, yeni bir mücadele döneminin açıldığını bu vesileyle ilan etmektedir!”

“BİR DÖNEM KAPANMIŞTIR”

“100. Yaşımızda yeni bir yüzyıllık mücadeleye başlıyoruz” diyen Kılçer şunları kaydetti:

“Değerli yurttaşlar,

Bir dönem kapanmıştır.

2013 yılında Haziran direnişi sonrası ülkemizde bir dönem geride kalmıştır.

Dünya çapında ise devrimler çağı olarak bilinen 19. Yüzyıl sonrası açılan 20. Yüzyıl artık geride kalmıştır. İki dünya savaşını yaşayan, faşizmi gören ve sosyalizmin büyük zaferini ve sonrasında çözülüşünü gören bir dönem bitmiştir. 20. Yüzyıl geride kalmıştır.

Yeni bir yüzyılda yeni bir mücadelenin kapıları hem nesnel olarak açılmaktadır hem de öznel olarak açılmalıdır!

Dünya kapitalizminin 1970’lerde girdiği krizi aşmak için ortaya attığı neo-liberalizm de emperyalist sisteme çare olmamış, bugün bambaşka bir finans kriziyle insanlık karşı karşıya kalmıştır. Emperyalist-kapitalist sistemi büyük ve uzun süreli bir durgunluk süreci ve dünya çapında büyük bir ekonomik yıkım beklemektedir. 21. Yüzyılda emperyalist-kapitalist sistemin bütün yalanları tel tel dökülürken yaratıkları yalancı bahar da son bulmaktadır.

Tam da bu nedenle, ülkemizde ve dünyamızda yeni bir mücadele döneminin kapıları açılmaktadır.100 yıl önce kurulan partimiz, şimdi yeni bir asrın mücadelesine hazırlanmaktadır.100. Yaşımızda yeni bir yüzyıllık mücadeleye başlıyoruz!”

“TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ, KENDİSİNİ YENİLEYEREK BU SÜREÇTEN ÇIKMIŞTIR”

“Bazı şeyler denenmiştir, tükenmiştir! Türkiye Komünist Hareketi, kendisini yenileyerek bu süreçten çıkmıştır. Örgütünü, yapısını, söylemini, önderliğini yenileyerek yeni bir mücadele dönemini omuzlamaya karar vermiştir!” diyen Kılçer şu değerlendirmelerde bulundu:

“100 yaşımızda bir şey daha yapmamız gerekiyor. Yeni bir mücadele dönemi açılırken aynı zamanda yeni bir mücadele örgütünü, ülkenin komünist partisini de yeniden örgütlememiz gerekiyor.

Genlerimizde, ilkelerimizde, değerlerimizde değişikliğe gerek yok. Tersine geleneğimizin geleceğimiz olduğunu çok iyi biliyoruz. Yeni diye ortaya çıkanların, nasıl devrimci mücadeleyi likide ettiklerini yakinen biliyoruz.

Ancak bugün sosyalist ve komünist mücadelenin de yeterli olduğunu kimse söyleyemez! Sosyalist ve komünistlerin de kendilerini bakması, kendilerini yeniden kurması, yeniden derlenmeleri, neden emekçi halka buluşamadıklarının muhasebesini yapması gerekiyor.

Ülkemizde komünistlerin makus talihi, marjinal kalmak değildir.

Biz Türkiye Komünist Hareketi, olarak, işte bu muhasebeyi yapmaya çalışan bir partiyiz!

Ülkemizde çok parti var. Hepsinin sonunda parti kelimesi geçiyor. Biz Türkiye komünist hareketi olarak, bir tabela partisi olmak istemedik. O yüzden bugün adımızda hareket ismi geçiyor.

Yasal bir parti olarak, ülkemizde gerçek bir komünist partisi haline gelmenin  yolunun sonuna parti ismini almaktan geçmediğini çok iyi biliyoruz. Gerçek bir komünist partisi haline gelmenin tek yolu işçi sınıfının örgütlü siyasi partisi olmak, bir sınıf partisi olmaktan geçmektedir.

Ancak 12 Eylül’den bugün çok zaman geçti ve haziran direnişi ile birlikte ülkemizde yeni bir dönem açıldı.

Türkiye’de komünistler de kendi içlerinde tartıştılar, değerlendirdiler, 40 yıllık mücadeleyi masaya yatırdılar, bir muhasebeyi yaptılar. Türkiye komünist hareketi, işte bu değerlendirme ve tartışmalar içinden çıktı, yeni bir mücadele dönemini başlatma iradesiyle yola çıktı!

Bazı şeyler denenmiştir, tükenmiştir! Türkiye Komünist Hareketi, kendisini yenileyerek bu süreçten çıkmıştır. Örgütünü, yapısını, söylemini, önderliğini yenileyerek yeni bir mücadele dönemini omuzlamaya karar vermiştir!

İşte biz TKH, Türkiye Komünist Hareketi, olarak, 100 yaşımızı bu bilinç ve düşüncelerle kutluyoruz!”

“BU MİRASI BİZE BIRAKANLARI MAHÇUP ETMEYECEĞİZ”

“Mustafa Suphilerin, Ethem Nejatların, Şefik Hüsnülerin, Zeki Baştımarların, İsmail Bilenlerin, Nazım Hikmetlerin, Behice Boranların, Hikmet Kıvılcımların, Talip Öztürklerin, Mustafa Hayrullahoğullarının, Kemal Türklerlerin geleneği sürüyor, parti yükseliyor!” diyen Kılçer basın toplantısını şu ifadelerle sonladırdı:

“Değerli yurttaşlar, sevgili yoldaşlar,

Yeni bir mücadele dönemi diyoruz ve bu mücadele döneminin ayaklarını basacağı ve üzerinde kalkacağı büyük bir miras ve tarih olduğunu biliyoruz.

İşte bu tarih temelleri 1920 yılında atılan Türkiye Komünist Partisi, bir asırlık büyük bir birikim ve mücadeledir! Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, kendisini işte böyle bir mirasın devamcısı, parçası ve hatta bizatihi kendisi olduğunu görmektedir.

1920 yılından bugüne devam eden mücadele bugün Türkiye Komünist Hareketi mücadelesinde sürmektedir!

Mustafa Suphilerin, Ethem Nejatların, Şefik Hüsnülerin, Zeki Baştımarların, İsmail Bilenlerin, Nazım Hikmetlerin, Behice Boranların, Hikmet Kıvılcımların, Talip Öztürklerin, Mustafa Hayrullahoğullarının, Kemal Türklerlerin geleneği sürüyor, parti yükseliyor!

Bu mirası bize bırakanları mahçup etmeyeceğiz!

Bu mirası bize bırakan ve bu uğurda büyük bedeller ödemiş emektar komünistleri buradan bir kez daha selamlarız!

Bu mirası yarına taşıyacak Türkiye Komünist Hareketi’nin genç üyelerinin 100. Yaşını kutlarız! 100. Yaşımızı bu duygularla kutlar, ülkemizin aydınlık yarınlarına olan inancımızla bu haftalık basın toplantısını burada bitiririz! 100. Yaşımızı kutladığımız özel programımızla, devrim şarkılarımızla nice nice yıllara dostlar, nice nice yıllara yoldaşlar…”