TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: AKP’nin rakam foyası, test foyası, kısıtlama foyası açığa çıkmaya devam ediyor

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek "Sürecin başında pandemi üzerinden siyasi şov yapan, daha sonra pandemi fırsatçılığı ile devam eden, pandemi yalanları ile süreci yöneteceğini düşünen AKP’nin rakam foyası, test foyası, kısıtlama foyası açığa çıkmaya devam ediyor. Bir bilim kurulu oluşturulmuş, bilimin sözü geçmiyor, piyasa kuralları işletiliyor." değerlendirmesinde bulundu.

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: AKP’nin rakam foyası, test foyası, kısıtlama foyası açığa çıkmaya devam ediyor

Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in katılımıyla gerçekleşti. Yurt ve Dünya’daki gelişmelerin komünistlerin gözünden değerlendirildiği toplantıda Tekerek şunları kaydetti:

“AKP HALKIN SAĞLIĞI İLE İLGİLENMEMEKTEDİR”

Değerli Yurttaşlarımız,

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi’nin 25 Kasım tarihli basın toplantısına başlıyoruz.

Değerli yurttaşlarımız ilk gündemimizi emekçiler için artık bir ölüm kalım meselesine dönmüş olan pandemi sürecine ilişkin olacak. Başından beri söylüyoruz. AKP halkın sağlığı ile ilgilenmemektedir. Sürecin başında pandemi üzerinden siyasi şov yapan, daha sonra pandemi fırsatçılığı ile devam eden, pandemi yalanları ile süreci yöneteceğini düşünen AKP’nin rakam foyası, test foyası, kısıtlama foyası açığa çıkmaya devam ediyor.  Bir bilim kurulu oluşturulmuş, bilimin sözü geçmiyor, piyasa kuralları işletiliyor.

Bakın basit bir örnek verelim.

Ülkemizde çalışanların yarısından fazlası ancak asgari ücretle çalışıyor.  Sabahın şafağında yola çıkan fabrikalarda uzun süre çalışan, çalışma koşullarında virüs kapan iki göz kimi zaman da tek göz odasında karantinaya alınan, hastanede kendisine yer dahi bulamayan emekçiler var. Onları açlık ve ölüm ile baş başa bıraktınız.

Cumhurbaşkanı çıkıp, içimiz kanaya kanaya bu kısıtlamaları aldık diyor. Yalan söylüyor. Aksine, çarkları durdurmamaktan çok mutlusunuz. Büyük sermayenin canını sıkmamış olmaktan çok mutlusunuz. Kurduğunuz özel hastane ağları ile test başına 500 TL tırtıklamaktan çok mutlusunuz. Sorumluluğu vatandaşa atıp aradan sıyrılmış olmaktan çok mutlusunuz.

Değerli yurttaşlarımız,

Sizler de biliyorsunuz ki, pandemi ile bireysel bir başa çıkma mümkün değildir. Biz çıkıp Sağlık bakanı gibi, mesafe, maske ve hijyenden bahsetmekle yetinemeyiz.

Ya da sadece genel bir karantina uygulama önerisi de asla yeterli değildir.

Kamunun sağlığı kamusal önlemler ile mümkündür. Pandemi ile sadece baş etmek değil onu bitirmek için yapılması gerekenler bellidir.

Tüm özel sağlık kuruluşları derhal kamulaştırılmalıdır. Bütün ilaç şirketleri ve depoları kamulaştırılmalıdır. Salgın kontrol altına alınana kadar genel karantina uygulanmalı ve çalışanların ücretleri garanti altına alınmalıdır. Bu düzeni değiştirmek bu ölüm kalım savaşında bu yüzden de gerekli ve zorunludur.

“MÜJDE DEYİP PAZARLADIKLARI AKP’Yİ RAHATLATMAYA YETMEYECEKTİR”

Değerli yurttaşlarımız,

Geçtiğimiz günlerde AKP’li Bülent Arınç’ın açıklamaları üzerinden birçok tartışma yapıldı. Komplo teorilerini ve kulis bilgilerini bir kenara bırakırsak söylenecek söz şudur.

AKP, giderek zorlandığı bir sürece girmekte, hakimiyetini kaybetmeden bu süreçten çıkmaya çalışmaktadır. Bu süreçte Bülent Arınç’ın açıklamaları, Berat Albayrak’ın görevden alınması gibi bir çok gelişme kullanışlı hale getirilmeye çalışılıyor.

AKP, yeni yargı reformları ile, makyajını tazelemeye çalışacak, müjde deyip pazarladıkları AKP’yi rahatlatmaya yetmeyecektir.

Hem yargıda reform diyeceksiniz hem de kendi partinizin kurucusu Bülent Arınç’ın reform konuşması sonrası istifasını isteyeceksiniz! AKP tarafından pazarlanan reformun inandırıcı hiçbir yanı bulunmuyor.

Bununla birlikte dikkat ediniz bu ikinci istifa. Berat Albayrak ve Bülent Arınç’ın istifası AKP’deki büyük krizi gözler önüne sermektedir. AKP’yi gerçek bir krize düşürecek tek şey, hep söylediğimiz gibi emekçilerin örgütlü gücü olacaktır.

“AKP İKTİDARI BOYUNCA KADINA DÖNÜK ŞİDDETİN KAT BE KAT ARTTIĞINI BİLİYORUZ”

Değerli yurttaşlarımız,

Bugün aynı zamanda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele günüdür.

Yine söyleyeceğiz, bugün de söyleyeceğiz, bugün tıpkı 8 Mart Emekçi Kadınlar gününde olduğu gibi, kadının değer verdiklerini söyleyen söyleyecek olan iktidar ve bileşenleri, sermaye sınıfı, gericiler, faşistler çok açık bir şekilde aslında kadın düşmanıdır.

İstanbul Sözleşmesi’ni bugün kaldırmak isteyen kimse, kadına şiddeti onaylayan da odur.

Bugün, laikliği hedefine almış kim varsa kadına şiddeti onaylayan da onlardır.

Bugün, kadın ile erkek eşit değildir, olamaz diyen kim varsa kadına şiddeti onaylayan da odur.

AKP iktidarı boyunca kadın cinayetlerinin, kadına dönük şiddetin kat be kat arttığını biliyoruz.

AKP, pandemi verilerinde olduğu gibi, kadına dönük şiddet verilerinde üstünü örtmeye çalışıyor.

İçişleri bakanına göre, son yılda yüzde 24 oranında kadın cinayetlerinde azalma olmuş.  Aynı açıklamada Süleyman Soylu, yetkililere polisleri kastederek özellikle emniyete başvuran kadınlar için “’Aman boş verelim, gönderelim, şöyle yapalım, böyle yapalım’, yapın. Sonra da ertesi gün gazeteleri okuyun. Tedbirimizi alalım, temkinimizi ortaya koyalım, kurallar ne diyorsa işletelim, ondan sora adımlarımızı sağlıklı bir şekilde atalım.” dedi.

Peki biz Süleyman Soylu’ya buradan soralım. 4 yıldır içişleri bakanısınız. Bu 4 yılda emniyete gidip evine gönderilip daha sonra da öldürülen kadınlar için o emniyet görevlilerin kaçı hakkında soruşturma açtınız. Hiçbirine açmadınız. Aynı Soylu kadına vuracağına kendine vur diyor.  Peki Soylu’ya soruyoruz.

Kadıköy’ de bir kadın, maske takmadığı gerekçesi ile polis tarafından darp edilmişti ve sonra görevden uzaklaştırıldığı ve soruşturma açıldığı belirtilen polisleri göreve iade kararı veren bizzat siz değil misiniz?

Yine Siirt’te İpek Er’in Musa Orhan’ın cinsel tacizi sonrası intihar etmesi sonrasında Musa Orhan’ın tutuklanmasını isteyenleri hedef alan bizzat siz değil miydiniz?

İlerici Kadınlar Derneği’nin 25 Kasım vesilesi ile yaptığı basın açıklamasında da dediği gibi, “Kadın düşmanlarına, gerici yobazlara, para babalarına, bu düzene mahkûm değiliz. Çocuk istismarlarına, kadına şiddete, tacize, kadın cinayetlerine mahkûm değiliz. Eşitlikçi bir düzen, insanca bir yaşam mümkün. Değiştirmek kendi ellerimizdedir.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla örgütlü gücümüzü büyütmeye, karanlığa meydan okumaya çağırıyoruz.” Bu açıklamaya biz de katılıyor, emekçi kadınları örgütlü güçlerini büyütmeye çağırıyoruz.

“AKP İSTİYORKİ, HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUK İŞLESİN AMA İŞÇİLER SESSİZ KALSIN”

Değerli yurttaşlarımız,

Dün hakları için Ankara’ya yürümek isteyen metal işçilerinin önüne yine polis barikatı çekildi ve sendika yöneticileri başta olmak üzere 90’a yakın işçi gözaltına alındı ve daha sonra serbest bırakıldı.

DİSK’e bağlı Birleşik Metal işçileri sendikasının öncülüğünde gerçekleştirilmek istenen bu yürüyüşün amacı sendikanın örgütlü olduğu bazı işyerlerinde tazminatsız işten çıkarılan ve ücretsiz izne çıkarılan işçilerin hakkını aramaktı.

Birleşik Metal İşçileri sendikası aynı zamanda bir basın toplantısı yaparak metal sektöründe pandemi raporunu açıklamıştı.

Raporda;

  • Metal sektöründe salgın ciddi boyutlara ulaştığı,
  • Sendikanın örgütlü olduğu işyerlerinin dörtte üçünde aktif vaka olduğu,
  • Kimi işyerlerinde Covid-19 tanısı konulmuş işçi oranı %30’a ulaştığı,
  • İmalat sanayinde aktif vaka sayısı en az 112 bin olduğu,
  • İmalat sanayinde 3 milyon 280 bin işçi, çalışma ortamından kaynaklı yakın salgın riski altında çalışmakta olduğu
  • Sendikadaki oran nüfusu temsil etseydi; vaka sayısı 2 Milyon 162 bin olduğunu

Belirtmişti.

İşte çalışma alanına hâkim olan, bu acı gerçekleri açıklayan sendikaya bir gün sonra polis barikatı kuruldu.

Üstelik bazı işçiler yaka paça gözaltına alınmakla kalmadı, sosyal mesafeye uymadıkları gerekçesi ile idari para cezası kesildi.

AKP, istiyor ki, her türlü hukuksuzluk işlesin ama işçiler sessiz kalsın.

AKP istiyor ki, pandemi yalanları söylensin ama kimse buna itiraz etmesin.

AKP istiyor ki, sendikalar sussun, eylem yapmasın,

Yağma yok.

İşçiler örgütlü güçlerini daha da çoğaltacaklar.

Açlıkla, ölümle karşı karşıya bıraktığınız milyonlara vereceğiniz yalanlara karnımız toktur.

Sınıfın öfkesinde boğulacaksınız sizi reformlarınız bile kurtaramayacak.

“FİDEL CASTRO’NUN MÜCADELESİNİ MÜCADELESİNİ ZAFERE KADAR SÜRDÜRECEĞİZ”

Değerli Yurttaşlarımız,

2016’nın 25 Kasım’ında hayata veda eden Küba Lideri, yoldaşımız Fidel Castro’nun yaptığı bir konuşmadan bir alıntı ile toplantımızı sonlandırmak istiyoruz.

Fidel, 2001 yılında yaptığı bir konuşmada şöyle diyor;

“Bugün dünya üstünde gezinen kara bulutlar, Kübalıları tarihte emsalsiz bir insanlık çabası olduğuna inandığımız toplumsal ve kültürel faaliyetlerimizde durmaksızın çalışmaktan alıkoyamayacaktır. Ve vaat edilen savaşlar, bu çalışmalarımızı yalnızca birer hayale dönüştürse dahi biz yine de şerefle bu hayallerin savunucuları olacağız. Yaşasın devrim ve sosyalizm!”

Bizler de ölümünün 4. Yılında Fidel Castro’yu anıyor, mücadelesini zafere kadar sürdüreceğimizi belirtiyoruz.