"AKP, gönlünden geçeni, aklından geçeni yancısı MHP’ye söyletmektedir"

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek "AKP, gönlünden geçeni, aklından geçeni yancısı MHP’ye söyletmektedir. Buradan iktidarı uyarıyoruz. Türk Tabipler Birliğine, onun yapısına, yöneticilerine dokunamazsınız. Sizin arkanızda patronlar, emperyalistler cümle yobazlar var, TTB’nin arkasında ise koca bir halk var" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in katılımı ile canlı olarak gerçekleşti. Basın toplantısında TTB’ye yönelik tehditler ve saldırılar, pandemi süreci ve online eğitim, yargı kararları, Doğu Akdeniz ve Trakya üzerindeki emperyalist planlar değerlendirildi.

“BURADAN İKTİDARI UYARIYORUZ”

TTB’ye yönelik tehditlere ilişkin konuşan Tekerek “Buradan iktidarı uyarıyoruz. Türk Tabipler Birliğine, onun yapısına, yöneticilerine dokunamazsınız. Sizin arkanızda patronlar, emperyalistler cümle yobazlar var, TTB’nin arkasında ise koca bir halk var.” diyerek konuyla ilgili şunları kaydetti:

“Ülkemizde işçi sınıfının, emekçilerin, yoksulların, işsizlerin yaşam koşulları zaten oldukça zorken  yaklaşık altı aydır pandemi ile birlikte daha da zorlaşmıştır.  Sürecin yönetimini AKP için bir cümle ile özetleyebiliriz; Sorumluluk halka, olanaklar ya da kıyaklar ise patronlara verilmiştir.

Türk Tabipler Birliğinin iki gün önce yayınladığı 6 aylık pandemi raporu sürecin başka bir açıdan özeti niteliğindedir.

TTB Raporunda özetle diyor ki;

Sağlık ticarileşti, özellikle pandemi sürecinde halkın sağlığını daha fazla tehdit etti. Salgın verileri toplumdan gizlendi. Halk ve sağlık çalışanları, alınan kararların uygulanması istenen birer nesneye dönüştürüldü.

Ve TTB Yöneticileri bir kez daha uyardı ‘fırtına kapıda’ diyerek.

Şimdi yurttaşlarımıza sormak isteriz. Kime inanacaksınız?

Normalleşeme süreci ile birlikte nedense kayıp sayısı 18-20 aralığında tutulduğu zamanlarda, normalleşiyoruz, güzel gidiyoruz diyen AKP’ye mi yoksa  sayıların gizlendiğini belgelerle açıklayan TTB’ye mi?

Halk sağlığını savunan, alınması gereken önlemleri tek tek sıraladığı için, bilimsel veriler ile AKP’nin salgınla mücadele edemediğini söylediği için idari soruşturmalara uğrayan hekimlere mi yoksa bu soruşturmaları açmakta zerre tereddüt göstermeyen AKP valilerine mi?

Tükeniyoruz, tek başına pandemi ile savaş vermek zorunda bırakılıyoruz diyen ve görevleri başında ölen, şiddete uğrayan hekimlere mi yoksa, onların en asgari ihtiyaçlarını bile karşılamaya yeltenmeyen siyasi iktidara mı?

Anayasal bir kurum olarak kurulmuş, hekim sorumlulukları gereği halka bildiklerini anlatmaya çalışan Türk Tabipler Birliği’ne mi yoksa, onları hain ilan eden, suçlu ilan Devlet Bahçeli’ye mi?

AKP, gönlünden geçeni, aklından geçeni yancısı MHP’ye söyletmektedir.

Buradan iktidarı uyarıyoruz. Türk Tabipler Birliğine, onun yapısına, yöneticilerine dokunamazsınız. Sizin arkanızda patronlar, emperyalistler cümle yobazlar var, TTB’nin arkasında ise koca bir halk var.”

“PANDEMİ PİŞKİNLİĞİNDE ŞAMPİYONLUK MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN”

Basın toplantısında iktidarı eline yüzüne bulaştırdığı online eğitime de değinen Tekerek, pandemi pişkinliğinde şampiyonluğun Milli Eğitim Bakanlığı’nda olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Değerli yurttaşlar, pandemi fırsatçılığı, pandemi sopası derken şimdi bir de pandemi pişkinliği ile karşı karşıyayız. Pandemi pişkinliğinde şampiyonluk tabi ki Milli Eğitim Bakanlığı’nda. Biliyorsunuz çocuklarımızın eğitim alacağı mecra olarak kurulan EBA sistemi ilk günden çöktü. Utanmadan sıkılmadan bir de EBA sistemine giremeyen çocuklarımızın ekranına ‘çok kalabalık’ diye bir cümle uyarısı verildi. Yani sistem çöktü tekrar deneyiniz diyemediler de ‘çok kalabalık’ uyarısı yazdılar o ekranlara. Gayet bilinçli bir şekilde seçilmiş bu uyarı yine suçlu o çok kalabalığı oluşturan veliler ya da çocuklar oldu. Pişkinlik bununla da sınırlı kalmadı, bakan Selçuk, EBA’nın çökmesini olumlu bir haber olarak yorumladı demek ki çok yoğun bir ilgi var dedi. Üzerinde çalışıyoruz dedi. Bakan Selçuk, ne derse desin tüm bu yaşananlar şunu göstermektedir. Eğitim Bakanı, ülkede kaç çocuğun aynı anda bu sistem gireceğini dahi bilmemektedir. Bilse dahi, olabilecek sorunları ki bu ilk akla gelen sorunlardan biriydi, zamanında çözmemiştir.
Ve son olarak şunu söyleyelim Eğitim bakanının eğitim umrunda falan da değildir. AKP pandemi süreci ile, emekçi çocuklarını eğitimsiz bırakma amacına son hızla koşmaktadır. Bunu da bu pişkinliklerle örtmeye kalkmaktadır.

Eğitimde Sınıf Tavrı hafta başında ‘Böyle Eğitime Alışamadık’ başlığı ile bir deklarasyonda yaptığı açıklamayı dikkatlerinize sunuyoruz. Eğitim emekçileri bu deklarasyon ile diyorlar ki;

Salgın karşısında öğrencilerin eğitim ve öğretim hakkından mahrum kalmaması esastır. İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun dahil olduğu ‘Sağlıklı Eğitim Takip Merkezi’ kurulmalıdır, okulların ihtiyaç duyduğu her türlü ‘sağlıklı eğitim’ uygulaması için ek bütçe çıkarılmalıdır. Çevrimiçi eğitimin gerekliliği olan internet bağlantısının maliyeti emekçi ailelerinin omzuna bırakılamaz! EBA Destek Merkezleri, bu sorunun çözümü için yetersizdir. Bu doğrultuda, her öğrenci ve eğitim emekçisi için internet kullanımı ücretsiz hale getirilmelidir! Bu hakkın, belirli bir kotayla sınırlandırılması, eğitim saatleri için, eğitimdeki “dijital uçurumu” kapatmayacak, aksine büyütecektir!

Özel eğitim kurumlarının patronları için bir istismar odağı haline gelen ‘kısa çalışma ödeneği’ eğitim sektörü için kapsam dışı bırakılmalıdır. Eğitimin bilimsel ve laik temellerde öğrencilere sunulması, uzaktan eğitim döneminde daha büyük bir zorunluluk haline gelmiştir.

Diyorlar. Biz de eğitim emekçilerin bu açıklamasına tamamen katılıyoruz. İşte değerli Yurttaşlarımız, bu nedenle biz komünistler, bu kapitalistlerin, bu yağmacıların bu haramilerin halka verebileceği hiçbir şey olmadığını ısrarla söylüyoruz.Gerçeği anlatan hekime pandemi sopası, hakkını arayan emekçiye pandemi tuzağı, eğitimden geri kalmayım diyen öğrenciye pandemi pişkinliğinden başka verebileceği bir şey yoktur bu düzenin.”

“BU KARARLARA ALIŞMAYACAĞIZ”

Tekerek, yargı kararları ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün açıklamalarını da değerlendirirken, şu yorumda bulundu:

“Eğitim, sağlık demişken tabi bir de adalet mekanizması var. Ondan da bahsetmek zorundayız.Dün Adalet Bakanı Abdülhamit Gül bazı açıklamalar yaptı. Sosyal Medya platformlarını kastederek yargıya müdahale edilmesinin doğru olmadığını söyledi. Ağzındaki baklayı çıkarak yargı kararlarını beğenmeme durumunda olamayacağını söyledi. Biz beğenmiyoruz baştan söyleyelim,

Geçtiğimiz hafta, lise öğrencisi iken öğretmeninin sözlü tacizine uğrayan Eylül’ün şikayetçi olduğu davada karar açıklandı. Kararda öğretmenin attığı mesajlar mahkemece nahoş bulundu, ama öğretmene ceza verilmedi. Bu kararı beğenmedik, bu karara şaşırmadık, bu kararlara alışmayacağız.

Yine birkaç gün önce, Konya Ağır Ceza mahkemesinde öğretmenin çocuklara istismarı davasında öğretmen Adli Tıp Kurulu raporuna rağmen beraat edildi. Bu kararı beğenmedik ve bu kararlara alışmayacağız.

Daha nicelerine ek olarak, siyasi ömrünüzü uzatmak için gazetecileri, aydınları, yazarları, siyasetçileri hapislere attığınız mahkeme kararlarınızı da hiç beğenmiyor bu adaletsiz ve siyasi amaçlarınız doğrultusunda aldırdığınız mahkeme kararlarına da saygı duymuyoruz.

Adalet Bakanına bir cevap daha vermeliyiz.Yaptığı açıklamada, hakimlik ve savcılık sınavlarına girecek olan adaylara aklınızı kimseye kiralamayın dedi.Söz doğru ve güzel. Yargıçların sadece hukukla bağlı olması gerekir , gerekir de, bu sözü söyleyen Adalet bakanı acaba, aynı sözü, evlendikleri gün gelin ve damatlıkla Cumhurbaşkanına giden ve bu şekilde poz veren Ankara Cumhuriyet Başsavcısına da söyleyecek mi? Hiç sanmıyoruz.”

“BARIŞ EMPERYALİZME KARŞI ORTAK MÜCADELEYLE MÜMKÜNDÜR”

Tekerek basın toplantısında son olarak Doğu Akdeniz ve Trakya üzerindeki emperyalist oyunlara değinirken, TKH’nin konuyla ilgili yaptığı açıklamayı hatırlatarak şunları kaydetti:

“Son olarak Doğu Akdeniz ve Trakya üzerindeki emperyalist oyunlara değinmek isteriz. Partimizin bu konuda yaptığı açıklamada belirttiğimiz gibi;

Irak ve Suriye’yi bölme planları yapan ABD emperyalizmi, İsrail’in güvenliği için Büyük Ortadoğu Planı’nı adım adım uygularken, Doğu Avrupa’da askeri ve füze üsleriyle hegemonyasını daha da artırmakta şimdi de Akdeniz’e burnunu sokarak Balkanlar’a yerleşmenin adımlarını atmaktadır. Sırbistan ve Kosova ile yaptığı anlaşmaların şimdi de Yunanistan’da ortak tatbikat noktasına taşınması, Akdeniz’deki siyasi gerilimin iki ülke arasındaki anlaşmazlığın ötesinde emperyalizmin çıkar ve planları doğrultusunda daha geniş bir çerçevede bakılmasını zorunlu kılmaktadır.

ABD’nin attığı bu adımların amacı bellidir. ABD barış için değil, emperyal hedeflerle bu adımları atmaktadır.
Doğu Avrupa’nın ABD tarafından ele geçirilmesi için Varşova’da düzenlenen NATO toplantısına katılıp, burada alınan kararları onaylayan AKP iktidarı ve Genelkurmay yetkililerinin siyasal tutumları halkımız tarafından iyi görülmelidir. Ukrayna’da, Doğu Avrupa’da ve Ortadoğu’da NATO’cu politikaların bugün ülkemize karşı dönmesi kimseyi şaşırtmamalıdır!

Suriye’nin yıkımı ve bölünmesi için ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını yapan AKP iktidarının “kanmış” ve işbirlikçi siyaseti halkımız tarafından iyi görülmelidir. Defalarca söylediğimiz gibi Suriye’nin yıkımına ortak olan AKP iktidarı, aslında siyonist İsrail Devletinin güvenliğine hizmet etmiştir.
Daha dün, ABD ile stratejik müttefikiz diyenler, bugün ne diyeceklerdir! ‘Hepimiz NATO’yuz’ diyenler ABD’nin Batı Trakya’daki tatbikatına ne söyleceklerdir!

Ülkemizin çıkarı, ABD emperyalizminin boyunduruğundan çıkmaktan geçer. Ülkemizin çıkarı Ortadoğu’da, Balkanlar’da ve Akdeniz’de ABD emperyalizmine karşı bölge halklarıyla ortaklıktan geçer!

Bilinmelidir ki ABD emperyalizmi ile ortaklık Yunan ve Kıbrıs emekçilerinin de çıkarına değildir.
ABD’nin batı Trakya’da gerçekleştirdiği kara tatbikatı ‘normal’ değildir. Ülkemiz bu tehdide ve şantaj siyasetine karşı derhal NATO’dan çıkmalıdır! Ve bir kez daha diyoruz ki emperyalizmle barış gelmez, barış emperyalizme karşı ortak mücadeleyle mümkündür!