Tarihsel TKP üyesi Naci Macit: Bu topraklarda umut var, bu topraklarda maya sağlam, umutsuzluğa kapılamayalım

Yetmiş yıllık Sovyetler yıkıldığında Moskova’da 6 bin kişilik 1 Mayıslar yapıldığında, bu ülkede 60 bin kişilik 1 Mayıslar yapılıyordu. Bu topraklarda umut var, bu topraklarda maya sağlam, umutsuzluğa kapılamayalım; yeter ki komünistler akıllı davransın, işini doğru düzgün yapsın.

Tarihsel TKP üyesi Naci Macit: Bu topraklarda umut var, bu topraklarda maya sağlam, umutsuzluğa kapılamayalım

1989 Bahar Eylemlerinin öncü işçilerinden, Tarihsel TKP üyesi Naci Macit ile Parti’nin 100. yaşı vesilesiyle konuştuk.

Merhaba TKP ile tanışma sürecinizi anlatır mısınız?

1976 yılında Mersin’de İGD ile bağ kurmuştum, 1977 sonunda İstanbul’a taşındım, Beşiktaş İGD içerisinde işçi bürosunda görev aldım. İGD olarak ‘Yolumuz İşçi Sınıfın Yoludur’ belgisi doğrultusunda mücadele veriyorduk, o dönemde Maden-İş sendikasının MESS’e karşı yürüttüğü büyük grev vardı, biz de İGD’liler olarak grevlerle aktif dayanışma içerisindeydik, sınıf mücadelesi çok keskindi, gençlik olarak sınıf mücadelesindeki yerimizi almanın gururunu yaşıyorduk. 1980 Ağustos ayına kadar İstanbul’da İGD saflarında mücadele ettim, Ağustos’ta askere gitmek için memlekete gittim, Eylül’de darbe oldu. 1981’de askere gittim, askerlikten sonra İstanbul’a döndüm, tekstil iş kolunda çalışamaya başladım, bu süre içerisinde yeniden partililerle bağ kurdum 1984 yılında parti üyeliği için yapılan görüşmede parti üyesi oldum.

Askeri iş kolunda çalışmaya ne zaman başladınız?

1986 Mayıs ayında Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı, Kartal Cevizli’deki dikimevinde çalışmaya başladım. Dikimevinde Harb-İş sendikası örgütlüydü, sendika içerisindeki faaliyetlerin dışında aynı zamanda Parti yayınlarını illegal olarak dağıtıyordum, Dikimevi’nde oluşan ilişkiler sonucunda illegal bir işyeri komitesi kurduk. Ayrıca İstanbul’da askeri işkolundaki Tuzla Jeep, Balmumcu’da Jandarma Dikimevi, Taşkızak Tersanesi, Zeytinburnu ağır bakım fabrikasında çalışan yoldaşlarımız vardı bu saydığım işyerlerinde işyeri komitelerini kurarak düzenli olarak aylık yan yana geliyorduk. Saydığım bu işyerlerinde ilerici işçilerle de yan yana gelerek Demokratik Birlik muhalefetini oluşturduk.

’89 Bahar Eylemleri sürecini anlatır mısınız?

İşyerleri arasında oluşturduğumuz Demokratik Birlik grubu olarak işçilerin güncel sorunlarına çözüm arıyorduk, sendikada sarı işbirlikçi anlayış hakimdi, biz sorunlarımıza yönelik çözümler ararken aynı zamanda bu sarı işbirlikçi anlayışla da mücadele ediyorduk, kamu iş kolundaki ücretlerin düşüklüğü ve biriken diğer sorunlarımıza yönelik olarak kamudaki diğer işyerleri ile de yoldaşlarımız üzerinde bağ kurmuştuk, TEKEL, Karayolları, Pendik Tersane, Tuzla Jeep, Jandarma Dikimevi, Cevizli KKK Dikimevi, Taşkızak Tersane, Ağır Bakım fabrikasında oluşan komiteler aracılığı ile ortak toplantılar yapıyorduk. ’89 Mayıs ayında Harb-İş sendikası ile Askeri işyerleri arasında Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri vardı, sendika TİS görüşmelerinde uzlaşmacı davranıyordu, ücretlerimiz düşüktü, işyerinde baskılar vardı. Bunun üzerine biz KKK Cevizli Dikimevi işyeri komitesi olarak toplandık eylem kararı aldık, Perşembe günü eyleme geçtik, E-5 karayolunu kestik, bunun üzerine polis üç arkadaşımızı gözaltına aldı, işçiler daha da kızmıştı. Gözaltındaki arkadaşların bırakılması için eyleme devam edildi,cuma günü üretim tamamen durmuştu, polis gözaltındaki arkadaşları fabrikaya getirip bize teslim ettiler.

’89 Bahar eylemlerinin ilk siz başlattınız, sonra nasıl devam etti?

Evet biz başlattık, sonra Taşkızak Tersanesinde eylem başladı, toplu vizite eylemi yürüyüşü gerçekleşti, sonra Tuzla Jepp ve giderek TEKEL, Karayolları, Tersanelerde eylemler ülke çapına yayıldı. Yer yer bu eylemler ortaklaşıyordu, bizim bölgede Dikimevi, TEKEL ve sonrasında Karayollarının da katıldığı büyük eylemler oldu, eylemler genellikle topluca vizitiye çıkıp üretimi durdurarak, hastanelere topluca yürüyüşler şeklinde oluyordu. Eylemlerden önce sendikalarla görüşmeyen sermayeye Turgut Özal eylemler başlayınca sendikaları görüşmeye çağırdı. Eylemler çığ gibi büyümüştü, ülkenin gündemini belirlemişti. Türk-İş eylemlerde önce yüzde seksen zam istemişti, eylemlerden sonra yüzde 142 zam alındı.

İstanbul’daki işyerleri arasında komiteler aracılığı ile olan koordinasyon ülke genelinde nasıl sağlanıyordu?

İstanbul’da kamudaki işyeri komiteleri ortak toplantılar yapıyorduk, sonra biz ülke genelinde askeri işyerleri olarak Diyarbakır, Eskişehir, Ankara, Gölcük, İzmir, İstanbul, Adana, Sinop illerindeki ilerici arkadaşlar olarak ayda bir toplantı yapıyorduk. Bu toplantılar sendikadan gizli yapılıyordu. Herkes kendi iline gittiğinde bölgedeki kamu işyerleri ile ortak toplantılar yapılıyordu, ülke genelinde benzer bir örgütlenme Karayolları ve TEKEL çalışanları da yapıyordu.

Bu eylemler sonucunda ne tür değişikler oldu?

Kamuda çalışan işçilere büyük bir özgüven gelmişti, tarihte ilk kez sendikalara rağmen ülke genelinde büyük eylemler oldu ve sendikaların taleplerinin üzerinde bir ücret alındı. Bu özgüven sendika kongrelerine yansıdı, 1992’de yapılan Harb-İş sendikası kongresinde yönetim değişti, daha mücadeleci anlayış yönetime geldi, işyerlerinde temsilcilik delegelik seçimlerle oluşmaya başladı, bu büyük bir değişiklikti. Bu süreçte ben de Cevizli Dikimevi’nde temsilci olarak seçildim. ’89 Bahar eylemlerinde ve sonrasındaki gelişmeleri not alan işveren, ‘sendika temsilcisi işten atılamaz’ kanun hükmüne rağmen beni işten attılar. Daha sonraki süreçte sendika ve işveren sürgün edilmem üzerinde anlaşarak Tuzla Jeep fabrikasına sürgün edildim.

’89 Bahar eylemeleri tarihsel olarak bir yerde duruyor, peki geleceğe neler bıraktı? Bırakmadıysa, bunun TKP’nin likidasyonuyla bir bağı olabilir mi?

Partini likidasyonuyla kesinlikle bağı var, eğer parti likide edilmesiydi kamu çalışanları hareketi çok farklı noktalara gidebilirdi. Ülkeyi sarsan çok büyük eylemler oldu, bunlar kendiliğinde olmadı, tabi ki bir geçmişi var. Fabrikalarda, işyerlerinde adım adım partililerin örgütlenmesi ve bu örgütlenmelerin yaptığı öncülük sonucunda işçilerin birliği sağlanarak bu eylemler gerçekleşti, politik öncülük önemliydi, eğer o öncülük olmasaydı ekonomik kazanımlar da olmazdı. Sadece kamu çalışanları değil Türkiye işçi sınıfı eğer bugün bu halde ise tabi ki Parti’nin likide edilmesinin payı vardır.

Son olarak bugün TKP’nin 100. yıldönümünde sınıf hareketi ve komünist harekete yönelik neler söylemek istersiniz?

Yetmiş yıllık Sovyetler yıkıldığında Moskova’da 6 bin kişilik 1 Mayıslar yapıldığında, bu ülkede 60 bin kişilik 1 Mayıslar yapılıyordu. Bu topraklarda umut var, bu topraklarda maya sağlam, umutsuzluğa kapılamayalım; yeter ki komünistler akıllı davransın, işini doğru düzgün yapsın.