Tarihsel TKP üyesi Mustafa Yakın: Parti’nin ayakta kalması, mücadeleye devam etmesi gerekir

Parti’nin ayakta kalması, mücadele devam etmesi gerekir. Sizlere de başarılar diliyorum. Destek olmak gerekir böylesi mücadelelere. Dayanışma bizde bir aşıdır. Ayakta kalmanın en temel yollarından birisi dayanışmadır.

Tarihsel TKP üyesi Mustafa Yakın: Parti’nin ayakta kalması, mücadeleye devam etmesi gerekir

Tarihsel TKP üyesi Mustafa Yakın ile örgütlenme sürecini, o dönemde Parti’yi ve 100. yıl duygularını konuştuk.

Parti’yle nasıl tanıştınız? Örgütlenme sürecinizden bahseder misiniz?

1969’da askerdim. Erzurum’da bir çatışma süreci vardı. Üst teğmen neden o çatışmada silah kullanmadığımı söyleyip, üzerime gelmişti. Talebeleri eylemlerde korudum hep. Askerden geldim 1971’in sonunda. 1972’de Teba Isıtma Soğutma Fabrikasına girdim. Abim tiyatrocuydu, TİP’liydi. Onların yanında bir şeyler kapmıştım askerden önce de. Fabrikada yanıma 17 kişi verdiler, işin bir bölümünü bana yüklediler. Fabrikada arkadaşlarla konuşuyorduk. Parti ile tanışmam öyleydi.

Partili olarak hangi çalışmalarda bulundunuz?

5-6 arkadaş olduk fabrikada. Bekir hoca öğretmenlikten atılmaydı. Birlikte örgütlenmeye girdik. “Herkes bölümünü örgütlesin” dedi. Gizli gizli sürdürüyoruz, kahvelerde ve evlerde örgütleniyoruz. İşin başında Bekir hoca vardı. O zaman dedim ki, bir sendikaya gidelim. Vural Atis vardı o zaman Maden-İş’in başında. Sendikadan bir defter geldi, 300 kişiydik, 240 kişiyi üye yaptık. Bunu da patronun avukatı duydu, “artık bu olay bitti” dedi ve kabul etti. Sendika kurulmuş oldu. Tabi işçilerin hepsi tamamen bilinçli değil. Aramızda temsilciler seçtik, Bekir baş temsilci oldu.
Sene 1974’te Temmuz genel toplantılarımızı yapıyorduk Sendika olarak. Cemal abi (Kıral) bize hiç Partili olduğunu belli etmiyordu. Örgütlenmeye devam ediyorduk. Fabrikada sendika örgütlenmeye başladıktan sonra yemekler düzeldi, koşullar düzeldi. Yemekhane sorumlusuydum. Çuval çuval gıda aldırırdım, akşam da onları halka dağıtırdım. Evinde yemeği olmayan insanlara ulaştırıyorduk.

1976’da Gönen’de Süleyman hocanın eğitimlerine gönderdiler beni sendikadan yana, başka hocalar da vardı. 15 gün sonra bizi bir saldılar oradan, döndüğümüzde çok ciddi fabrikalarda örgütlendik. Fabrika komiteleri olarak örgütlenirdik. İşçinin Sesi ayrışması ortaya çıktı sonra. Fabrikada bir dizi olay yaşandı bunun üzerinden. 12 Eylül öncesiydi, işçiler de geriye çekildi bu süreçlerle. Ben de fabrikada kavga oldu, ben izin vermedim, bir arkadaşı korudum diye bir sürü şey ile suçlandım. Bu süreçlerle fabrikalarda güç kaybettik. Birden ortaya çıkan değil örgütlenmiş süreçlermiş, o zaman anlamamıştık.

Sonra 12 Eylül geldi. Aradan yıllar geçti. 1983’te Devlet Opera Sahnesinde kaynakçı olarak işe başladım. Atölyede 80 işçiyiz, sanatçı var 100 kişi, 100 de memur var. 1995 senesinde KESK’e bağlı Kültür-Sendikası girdi. 2004’e kadar orada görevler aldım.

Parti’nin 100. yaşına dair neler söylemek istersiniz?

Parti’nin ayakta kalması, mücadele devam etmesi gerekir. Sizlere de başarılar diliyorum. Destek olmak gerekir böylesi mücadelelere. Dayanışma bizde bir aşıdır. Ayakta kalmanın en temel yollarından birisi dayanışmadır. Bu yaşıma kadar davamı bırakmadım. Başka şartlar oluştu ama hiçbir zaman geri adım atmadık.

100. yılımız kutlu olsun.