Tarihsel TKP Üyesi Celal Erdem: Yoldaşlar partimizin adının yaşatılması için saygı duyulacak bir mücadele veriyor

Birçok eski yoldaşımız daha genç yoldaşlarıyla birlikte Partimizin adının ve mücadelesinin yaşatılması için saygı duyulacak bir mücadele veriyor. Tarihi ve geleneği yaşatma amacıyla kurulan 100. Yıl komitelerini saygıyla karşılıyor ve mücadelelerinde üstün başarılar diliyorum.

Tarihsel TKP Üyesi Celal Erdem: Yoldaşlar partimizin adının yaşatılması için saygı duyulacak bir mücadele veriyor

Sendikal mücadelenin yanı sıra partili kimliği ile de öne çıkan Tarihsel TKP üyesi, DİSK Maden-İş Sendikasının militan üyelerinden ve 4. Bölge Başkanı Celal Erdem, sorularımız yanıtladı

Maden İş’te sınıf mücadelesinin en sıcak günlerinde görev aldınız, yöneticilik yaptınız. Üyelik ve yöneticilik sürecini anlatır mısınız?

1974 yılı başlarında çalışmakta olduğum Tuzla’da Kurulu PRESİZ Metal İmalat Sanayii fabrikasında örgütlü sarı sendika Tek-Met işe karşı bir grup arkadaşımızla birlikte alternatif sendika arayışı sırasında Maden-İş’le tanıştık ve kısa bir süre içerisinde örgütlenme çalışmalarına başladık. Bu çalışmalar sırasında örgütlenmeyi yürüten 3 arkadaş işten atıldık.

O sırada Pendik 4. Bölge temsilciliğine vekalet eden Adem Karabaş’ın önerisi ve Merkez yürütme kurulunun onayı ile Presiz örgütlenmesi sonuçlanana kadar Pendik 4. Bölgede amatör organizatör olarak çalışmaya başladım.

Bu yıllar Maden-İş’in bölgede örgütlenme çalışmalarının büyük bir ivme kazandığı yıllardı. Bölgedeki profesyonel sendikacılar ve iş yeri temsilcisi arkadaşlarla Ümraniye’den, Gebze’ye kadar bütün gecekondu mahallerinde elimizde üye kayıt defterleriyle gece gündüz çamurlara bata çıka, kapı kapı dolaşarak üye kazanmaya çalışırdık.
Bir yıldan uzun süren yetki mücadelesi sonunda yapılan referandum ile Presiz’de Maden-İş yetkiyi alınca sendikadan ayrılarak bir başka işyerinde çalışmaya devam ettim.

Daha sonra 1977 yılında Maden-İş yöneticisi Halit Erdem’in teklifi ile yeniden organizatör olarak 4. Bölgede çalışmaya başladım. 1980 yılında önce vekâleten, daha sonra yapılan genel kurulda ise asaleten bölge temsilcisi seçildim.

DGM direnişi, Faşizme ihtar eylemleri gibi işçi sınıfının politik eylemleri sürecinde neler oldu. Bu eylemler nasıl başladı?

DGM direnişi sırasında çalıştığım işyerinin yeni kurumuş ve henüz sendikasız olması nedeniyle direnişe aktif olarak katılamadım. Ancak gerek Maden-İş’le olan yakın ilişkiler gerekse Politik örgütlülüğüm nedeniyle hazırlık ve örgütlenme süreçlerine aktif olarak katıldım.

Bana göre DGM direnişi DİSK’in önderliğinde Maden-İş’in 15-16 Hazirandan sonraki en politik ve örgütlü eylemidir. Ve bedeli çok ağır olmuştur. Maden-İş’in üç binden fazla temsilci militan ve üyesi MESS tarafından işten çıkarılmış ve hazırlanan kara listelerle yıllarca işveren sendikalarına üye işyerlerine girişleri engellenmiştir. Ödenen ağır bedele rağmen DGM’lerin kurulması engellenerek, İktidar ve İşverenlere İşçi sınıfının örgütlü gücü etkili bir biçimde gösterilmiştir.

Faşizme ihtar eylemleri işçilerin işyerlerinden Faşizm özlemcisi iktidara ve İşverenlere yönelen örgütlü ve etkili bir sınıf tavrıdır. DGM sonrası işverenlerin kıyımlarına rağmen işçi sınıfı korkmadan, yılmadan ve son derece yığınsal katılımlı olarak Faşizme ihtar eylemini gerçekleştirmiştir.

Tüm bu eylemler gerçekleştirilirken tüm bölgelerde temsilcilik kurulları ve üyelerle yığınsal toplantılar yapılmış,
İş yerlerine asılan afişler ve tüm üyelere dağıtılan sendika gazetesi yoluyla iktidarın ve işverenlerin amaçlarının ne olduğu anlatılarak tüm kurulların onayları alınarak eylemler gerçekleştirilmiştir.

TKP ile tanışmanız nasıl oldu?

Örgütlü olarak politik yaşamım 1974 yılında kurulan TSİP ile başladı. Parti içerisinde GSB olarak bilinen hareket içerisinde aktif olarak yer aldım. Daha sonraki yıllarda GSB ‘de yapılan tartışma ve değerlendirmelerden sonra TKP sempatizanı olarak politik yaşama devam etme kararı aldık. Sonraki süreçte 1976 yılında TKP üyesi oldum.

Maden iş sendikasına üye fabrikalarda TKP üyelerinin çokluğu bilinmektedir, fabrikalarda parti nasıl örgütleniyordu?

İşçilerin Sosyalizme ilgi duymalarında yaşadıkları ağır sömürü koşullarının yanı sıra Maden-İş sendikasının eğitim seminerlerinin çok büyük bir katkısı oluyordu. Eğitimlerde Sınıf, artı değer, sömürü ve örgütlü mücadele gibi kavramları öğrenen işçilerin birçoğu çalıştıkları işyerlerindeki sendikal mücadele ve etkinliklerde doğal olarak ön saflarda mücadele etmeye başlıyorlar, temsilcilik vb. sendikal görevlerde aktif duruma geliyorlardı.

Parti kadroları bu gelişmeye açık işçilerle yakından ilgilenerek onları kitap okumaya, Tiyatro, Sinema vb.kültürel etkinliklere katılmaya, Grev ve direniş ziyaretlerine yönlendirerek sınıfsal gelişmelerine katkı sunmaya çalışıyordu.
Gelişme gösteren işçileri ise sendikal ve giderek politik eylemlere katılmaya teşvik ederek, parti üyesi olmaya hazırlıyorlardı.

1976- 77- 78 yıllarında kitlesel 1 Mayısların kutlanmasında partinin rolü varmıydı, hangi 1 Mayıslarda TKP’ye Özgürlük sloganları ve pankartları vardı?

1976 -77 ve 78 yıllarında kutlanan tüm 1 Mayıslar TKP’nin etkili olduğu Sendika ve Demokratik kitle örgütleri kanalıyla gündeme getirdiği ve düzenlenmesinde tüm parti örgütleriyle aktif öncülük ettiği kutlamalardır.
Parti 1978 yılında kutlanan 1 Mayısta TKP’ye özgürlük pankartlarının açılarak sloganlarının atılması kararı almıştır. Önceki 1 Mayıslarda illegal bir şekilde pankart açılmış ve sloganlar atılmış olmasına rağmen yığınsal olarak pankart ve slogan kararı 1 Mayıs 1978 yılında alınmıştır.

1977-78 MESS’e karşı yapılan büyük grevleri soldan kimi çevreler TKP’nin yanlış kararı diye eleştirdi, gerçek böyle miydi?

1977 yılında yapılan ve 8,5 ay süren MESS grevlerinin temel sloganı “DGM’yi ezdik, sıra MESS’te “ idi. İşveren örgütü MESS Maden-İş’in imzaladığı yüksek ücret artışı ve son derece önemli sosyal kazanımlar elde edilen sözleşmeleri engellemek amacıyla uzlaşmaz bir tutuma girerek Maden-İş’i greve zorlamıştır.

Maden-İş MESS’in dayatmalarına boyun eğmek, yada greve çıkmak ikilemiyle karşı karşıya bırakılmıştır.
Tüm işyerlerinde toplu sözleşme komiteleriyle yapılan toplantılardan sonra üyelerin oy birliği ile grev kararı alınmış ve uygulanmıştır. 8,5 ay süren zorlu bir mücadelenin ardından Maden-İş’i dize getiremeyen ve birçok üyesini kaybeden MESS masaya oturmak ve toplu sözleşme imzalamak zorunda kalmıştır. 1980 grevlerinin temel sloganı “Bunalımın yükünü taşımayacağız” dır.

İşverenler ve MESS ülkenin içinde bulunduğu ekonomik bunalımın yükünü işçi sınıfına yüklemek için inanılmaz bir kampanya açmış, ücretlerin yüksekliğinden, ikramiye ve sosyal hakların fazlalığından hareketle, yüksek enflasyon koşullarına rağmen neredeyse ücret artışsız sözleşmeler talep etmeye başlamışlardır. Bu konudaki ısrarlarının bir diğer nedeni de daha yeni uzun süren grevlerden çıkan Maden-İş’in yeni bir grevi göze alamayacak olmasını düşünmeleridir.

Maden-İş bu dönemde de demokratik karar mekanizmalarını harekete geçirerek, bunalımın yükünü taşıyıp taşımayacaklarını üyelerine sormuş ve onların kararlarıyla grev uygulamalarını başlatmıştır.
Bu nedenle bazı “sol” çevrelerin grevlerle ilgili eleştirilerini en hafif deyimiyle Maden-İş sendikasının örgütlülük düzeyi ve demokratik işleyişi konusunda bilgilerinin olmamasına bağladığımı söylemeliyim.

12 Eylül sonrası ve TKP’nin tasfiye süreci ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

TKP’nin tasfiye sürecini Sovyetler Birliği ve Sosyalist sistemin çöküşünden bağımsız olarak düşünmek mümkün olmasa gerek. TBKP’nin kuruluş süreci ve parti yöneticilerinin legalleşmek amacıyla yurda dönmeleri kuşkusuz iyi niyetle yapılmış girişimler. Ancak sonrasında yaşananlar tartışılmaya açık konular. Ama sanırım burası bunun için uygun bir zemin değil.

Son olarak 100. Yıl kutlama komiteleri ve bu gün için neler demek istersiniz?

TKP Türkiye’nin en köklü partisi ve bu yıl kuruluşunun 100. Yıl dönümü. Gönül isterdi ki partimiz tasfiye edilmemiş olsun ve bizler gençlik yıllarımızdaki heyecan ve coşkumuzla partimizin 100. Yılını kutlayalım.
Ancak bugün geldiğimiz noktada durum çok farklı. Yine de birçok eski yoldaşımız daha genç yoldaşlarıyla birlikte Partimizin adının ve mücadelesinin yaşatılması için saygı duyulacak bir mücadele veriyor. Tarihi ve geleneği yaşatma amacıyla kurulan 100. Yıl komitelerini saygıyla karşılıyor ve mücadelelerinde üstün başarılar diliyorum.