Victor Hugo: Bir dehanın romanı

Hugo, Sefiller’i herkes için yazdığını söyler. Sefiller, gerçekten bütün insanlık içindir.

Victor Hugo: Bir dehanın romanı

Yüzyılların Efsanesi, ayrı ayrı ciltler halinde, birbirini izleyerek yayınlanmıştı. Daha bunların yarattığı heyecan sönmeden, Hugo, 1861 yılında Belçika’ya yaptığı kısa bir geziden sonra, Sefiller’i (Les Miserables) bitirir ve ertesi yıl yayınlanır eser.

Başarısı olağanüstüdür. Hugo, 1823’ten beri bu eseri düşünmekteydi aslında. Hatta 1830’da, bir yayıncı ile sözleşme bile yapmıştı bu konuda. Ne var ki, tiyatro ile ve şiir kitaplarının baskısı ile uğraştığından, ancak 1845’te başlayabildi romanına. Tam yazıp bitirecekti ki, 1848 devrimi gelip çattı; arkasından yoğun siyasal yaşam, sonunda da sürgünlük. 1860 ilkbaharında, kendisine daha çok uzun bir sürgünü göze almak gerektiğini anlayınca, o tarihe değin “Sefaletler” adını vermiş olduğu eserini yeniden ele aldı. Yarıda kalmış eserde, yaşamın, olayların, düşünce ve duyguların, engin zihninde doğurmuş olduğu önemli değişiklikleri yaptı. Eser iki ciltten beş cilde çıktı; ve yekpare bir roman olmaktan çok, bir araya getirilmiş birçok romanlar halini aldı; görüş olarak da, yaşamda sefiller ve caniler varsa, bunun suçu, zayıfları ve düşkünleri aşağılayan topluma ait olduğu tezini savunan bir niteliğe büründü.

Bu son biçimiyle, Sefiller, tarihsel, polisiye, lirik bir romandır.

Aynı zamanda bir destan…

Düşkünlerin ve bütün adalet uğruna acı çekenlerin insani ve demokratik destanı.

Sefiller okunup bitirildiğinde ruhta mutlaka büyük uyarımlar ve belki de köklü değişikler yaratan eserlerindendir. Sefiller’in pek kısa olan önsözünde şöyle der Hugo;

“Kanunların, örf ve adetlerin etkisi ile uygarlığın orta yerinde yapma cehennemler yaratan ve tanrının yazgısına bir değişmez insan yazgısı karıştıran bir sosyal iğneletme var. Yüzyılımıza has üç sorun olan; erkeğin yoksulluk ve sefaletle alçalması, kadının açlık yüzünden düşmesi, çocuğun karanlıklar içinde köreltilmesi olgusu çözümlenmediği sürece bazı bölgelerde toplumun insanları havasızlıktan boğması söz konusu oldukça bir başka değişle ve daha bir görüş noktasından bakıldığında yeryüzünde cehalet ve sefalet bulundukça bu tür kitaplar büsbütün faydasız sayılmayabilir.”

Bazı Avrupalı yazarların medeni kanun adını verdikleri Sefiller, anlatıldığı çeşitli olaylar arasında tarihsel, siyasal, dinsel, sosyal ve felsefi birçok görüşler içerir. 19. yy.‘ın Fransız edebiyatında dev bir eser olan Sefiller’i yayınlayabilmek için birçok yayıncı bir araya gelmiştir. Hugo yayıncılarla kendisi arasında aracılık görevini yapan oğlu Charles’e kitabını basım ve yayınla ilgili koşullarını yazdığı mektupta şunu ifade eder:

“Aslında bir dramdır bu eser. Toplumumuzun ve zamanımızın sosyal dramıdır….”

***

Eser en uzak ülkelere kadar hemen yayılır. Kazan’da bir Rusça çevirisi çıkar. Aynı yıl bizde de “Mağdurin Hikayesi” adıyla bir özetlemesi bir gazetede Ruzname-i Ceride-i Havadis’te tefrika edilmeye başlanır. Eserin asıl çevirisine birkaç yıl sonra Şemsettin Sami Bey başlayacaktır. Öyle derler, o sıralarda iç savaşın sürdüğü ABD’de gönüllülerin yaptığı bir çeviriyi askerler siperlerde okurlarmış. Hiçbir eser böyle bir istekte karşılanmamıştır. Fransa’da eleştirmenler uzun uzun söz ederler eserde. Bunlardan başka La Martine’de “Bir Şaheser ya da Dehanın Tehlikesi Hakkında Görüşleri Adı Altında Çeşitli Söyleşiler” yayınlarlar.

Sefilleri’n yayıncıları bu başarıyı kutlamak için Brüksel’de Hugo’nun onuruna büyük bir şölen düzenlerler. Şölene Fransa’dan, İngiltere’den, İspanya’dan ve İtalya’dan birçok yayıncı ile yazarlar, edebiyatçılar, gazete temsilcileri de katılır. Birçok ünlü kişi söylev verir o toplantıda. Hugo da kendisi için gösterilen bu içten yakınlığa heyecandan titreyen bir sesle karşılıkta bulunur ve şöyle der:

“11 yıl var ki hemen hemen genç denilebilecek bir adamın gençliğini gördünüz burada. Onu bir yaşlı olarak buluyorsunuz şimdi. Saçlar değişmiştir, ama yürek değil. Buraya gelmenize ve benim derin duygularıma tanık olmanıza teşekkür ederim. Bana öyle geliyor ki sizin aranızda ben yurt havasını içime çekiyorum ve bana öyle geliyor ki her biriniz Fransa’dan bir şey getirdiniz bana. Çevreme toplanan sizlerden güzel ve büyük bir ruhun yükseldiğini görür gibi oluyorum. Bu aydınlığa benzeyen o şey yurdumun gülümseyişidir.”

Sefiller’in ruhunu, felsefesini yine en iyi Hugo’nun kendisi anlatmıştır. İtalyanca çevirisini basan Daelli, Hugo’nun 18 Ekim 1862’de Hauteville-House’tan gönderdiği bir mektup vardır ki, gerçekten nefistir. Sefiller’i anlamak için o mektubu anlamak gerekir. O mektupta Hugo, Sefiller’i herkes için yazdığını söyler. Sefiller, gerçekten bütün insanlık içindir.

(Bu yazı, yazının başlığıyla aynı adı taşıyan Server Tanilli’nin kitabının ““Sefiller” Doğuyor” bölümünden alıntılanmıştır.)