Aziz Nesin ve Politik Mizah

Aziz Nesin’i sadece mizahıyla değil, yön vericiliğini ve mücadelesinde azimli olduğunu bilerek hatırlamaktayız. Gelecek nesillere, bugünümüze, bıraktığı değerlerin yaşatılması sözüyle… Saygıyla anıyoruz.

Aziz Nesin ve Politik Mizah

Arjin Avcı

Türkiye’nin siyasal çalkantılarla boğuştuğu her dönemde, verilen mücadelelerin, yazılan teorik ya da güncel çözümlemelerin yanı sıra, bu siyasal çalkantıların mizahi yönüne değinen birçok örnek tarihte kendine yer edinmiştir.

Şimdilerde etkisini biraz kaybetmiş olsa da bu eğilim, hâlâ nitelik olarak önemini korumakta. Fakat özellikle 60’lı-70’li yıllardaki gazetelerde, dergilerde, kitaplarda ve filmlerde, politik mizahın toplumda çok daha fazla yankı bulduğunu söyleyebiliriz. Bunun önemi ayrıca belirtilmelidir: Sanattaki “yalnızlaşma”nın toplumcu gerçekçi yazarların çabasıyla etkisini yitirmiş olmasının kilit noktalarından biri politik mizahtır. Yani her şeyden önce toplumla bağ kurabilme, halkın, emekçilerin sorunlarına değinme, bugünlere kadar gelen “aydınların, solcuların halka inmesi” durumu bir anlamda politik mizahla gerçekleşmiştir. Politik mizahtan bahsederken aklımıza elbette ki ilk gelen isim, döneme damgasını vuran, “politik mizah”ı sebebiyle yazdığı gazetelerin kapatıldığı bir kişi, önemli bir değer olan Aziz Nesin’dir.

1940’lı yıllardan itibaren gazetelerde yer bulan politik mizahı, Aziz Nesin’in bugün bile zaman zaman gündeme gelmesini sağlayabilmektedir. Herkesten farklı olarak yazılarında “rahatsız etme” amacını gayet açık bir şekilde gösterir. Nereye parmak bastığı, nasıl bir çözüm geliştirdiği, incelikleri tek bir yerde değil her yerde gösterebildiği bir anlayışı vardır. Gayesi, sadece “aktarmak” üzerine değil, aktarmanın yol açıcı olması gerekliliğindendir. En nihayetinde Aziz Nesin, toplumcu bir entelektüeldir ve mücadelesi de elbette bu yönde olmuştur.

Markopaşa ve diğerleri

Aziz Nesin’le birlikte Rıfat Ilgaz ve Sabahattin Ali’nin çıkardığı “Markopaşa” dergisi, kültür-sanat alanımızda bin bir zorlukla çıkarılan, fakat her zorluğa rağmen daha güçlü bir şekilde kendisini var eden bir yayın olmuştur. Edebiyatımızda mizahi dergi alanında önem taşıdığı belirtilse de ardındaki sanatçıların yaklaşımını bildiğimiz için ayrıca toplumsal etkisinin olduğunu fark etmekteyiz. Bu derginin de uzun uğraşlar sonucu kapatılması, düşün hayatında bir boşluk oluşturduğu düşünülse de, tersinden önemli bir yol açmıştır.

Takma isimleriyle birçok dergiyi: “Başdan”, “Akbaba”, “Düşün”, “Yeni Baştan” gibi dergileri kurarak üretmeye ve dönemin ileri gelen siyasetçilerini rahatsız etmeye devam etmiştir Aziz Nesin. Onlar rahatsız oldukça daha çok yazmıştır. Mizah anlayışı TRT’de yer aldığı bir programda sarf ettiği sözlerden anlaşılmaktadır ve neden rahatsız etmek istediği açıktır. Başbakanın, devlet yetkililerinin katıldığı ve aslında politik bir yergi taşıdığı iddia edilen bir oyundan bahseden Aziz Nesin, bu oyunda hedef alınan grubun gülmesi dahilinde, yapılan mizahın yeterli olmadığını belirtir. Çünkü iyi politik mizahın, hedef aldığı önemli siyasi kişilikleri rahatsız etmesi gerekir. Toplumun sorunlarını ele alan politik mizahı, kendi sözleriyle şu şekilde ifade eder:

“…oysa gülmecenin tekrara hiç tahammülü yoktur. Nasıl oluyor da tekrarlanıyor? O gülmeceler, tekrarı olmayan gülmecelere benzemez; çünkü onlar bir sorunu açıyor. Tıpkı şunun gibi: Anahtar. Kapıyı açarsınız ve işiniz bitti, anahtarı atar mısınız? Bir daha kapıyı açacaksınız, yine kullanırsınız. İşte gülmece böyle bir şeydir.”[*].

Aziz Nesin’in mizah anlayışını gösteren ve en öne çıkan eserlerinden biri de “Zübük” olmuştur. Hepimiz ya filmini izlemişiz ya da kitabını okumuşuzdur. (Hatta “Zübük” adını verdiği, 1962 yılında çıkarmaya başladığı politik mizah gazetesi haftalık olarak çıkmıştır.)[**].

Bu eseri, özellikle onun toplumculuk anlayışın nüvelerini farklı bir açıdan gösterir. Örneğin:

“İşte biz bu halka ‘akıllı, bilgili, anlayışlı, sezgili’ diyoruz. Yalan. Onları da bizi de kandırmışlar, aldatmışlar. Biz de o yalanlara aldanıp körü körüne halk dalkavuğu olmuşuz. Acı gerçekleri öğrensek, öğretilmeden, eğitilmeden, halkın bilgili, anlayışlı olmayacağını kavrasak, o zaman ne yapmamız gerektiği üzerinde düşüneceğiz. Ama ‘Halk bilir, halk anlar’ deyince düşünceye yer kalmıyor artık.”

Burada, bugün de olduğu gibi toplum üzerinden, halk üzerinden yapılan “çoğulculuk” propagandasının, egemenlerin en sinsi araçlarından biri olduğunu görüyoruz. Aziz Nesin’in keskin mizahı görüşünün ve mücadele hayatının nasıl bir seyir içinde gerçekleştiği bellidir.

Aziz Nesin’i bu ölüm yıl dönümünde, politik mizahıyla, yazılarıyla, demeçleriyle tekrardan hatırlamaktayız. Halkına karşı kendini hep borçlu hisseden ve bunun ödenmeyecek bir borç olduğunu düşünen Aziz Nesin’i sadece mizahıyla değil, yön vericiliğini ve mücadelesinde azimli olduğunu bilerek hatırlamaktayız. Gelecek nesillere, bugünümüze, bıraktığı değerlerin yaşatılması sözüyle… Saygıyla anıyoruz.

[*]: https://youtu.be/X3ytx71NVoE

[**]: https://www.tustav.org/sureli-yayinlar-arsivi/zubuk/

Ek) Aziz Nesin’in haftalık siyasi dergi olarak çıkardığı “Başdan” dergisi: https://www.tustav.org/sureli-yayinlar-arsivi/basdan/