Soma katliamında kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi ihlal sayıldı

Anayasa Mahkemesi (AYM), Soma katliamında hayatını kaybedenlerin yakınlarının yaptığı bireysel başvuruda hak ihlali kararı verdi.

Soma katliamında kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi ihlal sayıldı

Anayasa Mahkemesi (AYM), Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen maden katliamında hayatını kaybedenlerin yakınlarının yaptığı bireysel başvuruda hak ihlali kararı verdi.

Anayasa Mahkemesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre, Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasının ardından hazırlanan bilirkişi raporunda, kazanın pek çok ihmal ve kusur sonucu meydana geldiği tespit edildi.

Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, görevlerini ihmal ettikleri yönünde şüphe oluştuğu gerekçesiyle maden ocağının denetimini yapanlar ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevlileri hakkında ilgili bakanlıktan soruşturma izni istendi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, aleyhlerinde ön inceleme yürüttüğü görevliler hakkında soruşturma izni vermedi. Danıştay 1. Dairesi, eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle soruşturma izni verilmemesine dair kararı kaldırdı.

Yeni bir bilirkişi heyetinin maden faciasını incelemek üzere görevlendirilmesinin ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Teftiş Kurulu görevlilerince hazırlanan ön inceleme raporunu esas alarak yine görevliler hakkında soruşturma izni vermedi.

Bu karara karşı yapılan itiraz ise ‘haklarında ön inceleme yapılanların eylemleri ile maden kazasının meydana gelmesi arasında doğrudan bir illiyet bağı kurulamadığı’ gerekçesiyle Danıştay tarafından reddedildi.

Faciada hayatını kaybedenlerin yakınları ise olaya ilişkin kamu görevlisi olan bazı şüpheliler hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

ANAYASA MAHKEMESİ İHLAL KARARI VERDİ

Anayasa Mahkemesi, başvuruda, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.

Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, bilirkişi raporunda, olayın meydana geldiği maden ocağında iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne gibi eksiklikler bulunduğu ve sözü edilen hususların olayın vuku bulmasına katkısının teknik yönden ortaya konduğu vurgulandı.

Cumhuriyet Başsavcılığı’nca alınan bilirkişi raporunun konusunda uzman kişilerce hazırlandığı belirtilen gerekçede, aynı raporda, 2010’dan olay tarihine kadar olayın meydana geldiği maden ocağını denetleyen, eksiklik ve aksaklıkları ortaya koymayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerinin de olaydan sorumlu olduğunun belirtildiği kaydedildi.

“ADLİ SÜREÇ SONA ERDİ”

Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ve başvurucuların soruşturma izni verilmemesi kararına yaptıkları itirazların reddedildiği hatırlatılan gerekçede, böylece haklarında soruşturma izni istenen kamu görevlileri yönünden adli sürecin sona erdiği ifade edildi.

Gerekçede, “Oysa Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporunda, 2010’dan itibaren maden ocağında iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne gibi eksiklikler bulunduğu açıklanarak sözü edilen hususların denetimler sırasında ortaya çıkarılmamasının da başvuruya konu olayın meydana gelmesine etki ettiği belirtilmiştir” vurgusu yapıldı.

Ceza hukuku anlamında eylem ile sonuç arasında bir illiyet bağı bulunup bulunmadığını tespit edecek makamın soruşturma makamları olduğuna işaret edilen gerekçede, “Bu nedenle kamu görevlilerinin bilirkişi raporları ile tespit edilen ihmallerinin, ceza hukuku sorumluluğu doğurup doğurmadığı, bu ihmallerle ortaya çıkan netice arasında ceza hukuku anlamında bir illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusundaki değerlendirmelerin soruşturma makamlarınca yapılmasına müsaade edilmeden adli sürecin sona erdirilmesinin etkili soruşturma ilkeleriyle bağdaşmadığı” tespiti yapıldı.

Kararın gerekçesinde, şunlar kaydedildi:

“Bireylerin hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması yaşama hakkının ihlaline neden olabilir. Olayda etkili bir ceza soruşturması yürütülmesi gerektiğine yönelik bu tespitin, bilirkişi raporunda kusurlu oldukları yönünde tespit bulunan kişiler hakkında yürütülecek adli sürecin mutlaka bir dava açılması ya da açılan davanın belli bir hükümle sonuçlanması gerektiği anlamına gelmeyip, sorumluların tespit edilmesini ve hesap vermelerini sağlayacak uygun araçların etkili şekilde kullanılması gerekliliğine işaret etmektedir. Ayrıca, başvuruya konu edilen soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda iş müfettişleri dışında kalan Çalışma Bakanlığı çalışanları hakkında herhangi bir değerlendirme bulunmadığından Anayasa Mahkemesince verilen kararın iş müfettişleri dışındaki kişiler yönünden olumlu veya olumsuz bir etki doğurmadığı unutulmamalıdır.”

Anayasa Mahkemesi, kararın bir örneğini, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için Danıştay 1. Dairesine, bilgi için de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na gönderilmesine karar verdi.