Salgın Günlerinde: Tekstil işçilerine savaş, patronlara bayram

Alınan tüm göstermelik önlemlere rağmen salgın yayılmaya devam ederken, tekstil işçileri salgının etkilerini en derinden hissediyor.

Salgın Günlerinde: Tekstil işçilerine savaş, patronlara bayram

Ali Rıza GültekinTekstil İşçisi/Sınıf Tavrı GYK

Pandeminin en şiddetli yaşandığı dönemlerden geçiyoruz. Vaka sayılarının 30 binleri geçtiği ölüm sayılarının 200 üzerine çıktığı bir dönemde siyasi iktidar en fazla yaptığı şey hafta işçileri akşamları ve hafta sonlarının dışarı çıkmanın yasaklanması oldu. Alınan tüm göstermelik önlemlere rağmen salgın yayılmaya devam ederken, tekstil işçileri salgının etkilerini en derinden hissediyor.

Salgının etkilerini işçilerin gözünden anlatmadan önce tekstil sermayesinin salgınla birlikte ne gibi olanaklar kazanmış onlara bir bakalım. Sektörün 3 aylık sıkıntılı dönemin ardından hızla toparlanarak atlatan tekstil sektörü patronlara “bayram” ettirdi. Örneğin tekstil patronu ve İstanbul Hazır Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Gültepe durumu şöyle özetliyordu bir konuşmasında:

“Avrupa’da yeni bir kapanma olmazsa 2020’yi geçen yılla aynı seviyede, belki de bir iki puan üstünde tamamlayabiliriz.

Mart , nisan ve mayıs ayları sektör için kabus gibi geçti. Haziranda küresel pazarların açılması ile birlikte ibreyi yeniden yukarı çevirdik. Maske ve koruyucu giysiye olan yoğun talebin de katkısı ile haziran ihracatımızda yüzde 25 artış kaydettik. Temmuzda 1 milyar 812 milyon dolarla aylık ihracat rekorumuzu kırdık. Ağustosta 1 milyar 546 milyon dolarla 5 yıl aradan sonra ihracatta lider sektör olarak yeniden zirveye oturduk. Eylülde de yüzde 20 ihracat artışı ile bir kez daha 1,8 milyar dolar sınırını gördük. Ekimde 1 milyar 858 milyon dolarla yenilediğimiz rekorun sektöre ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum”

Gültepe tabi ki bu olanakları sağlayanlara teşekkürü de unutmadı. Patronlar kendilerini destekleyenleri asla unutmaz!

Teşviklerin dili olsa…

Peki ne gibi teşvikler veriliyor tekstil sermayesine? Teşvikler adeta tekstil sermayesini baştan aşağıya yeniden yaratılıyor.

Sunulan ücretsiz arsa, makine desteğiyle sigorta primi, enerji ve vergi indirimiyle İŞKUR, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) destekleri sunuluyor. Bölgesel Kalkınma Ajanslarının da etkileri cabası. Özellikle Doğu illerinde bu konuda özel bir çalışma var. Burası adeta patronlar için cennet, emekçiler için cehenneme çevrilmiş durumda.

Söz konusu teşviklere ek olarak bu illerde Dicle Kalkınma Ajansının (DİKA) sağladığı destek önemli bir rol üstleniyor. Bu sayede patronlar için Batman bir tekstil üssü oldu. Batman’da tekstil sanayinde son 10 yılda kurulan 252 tekstil firmasında 26 bini aşkın işçiye ulaştı. Batman Ticaret ve Sanayi Odası (BATSO) Başkanı Abdulkadir Demir bu durumu şöyle özetliyor:

“Yaptığımız çalışmalara göre Batman’da tekstil cazibe merkezi oluşturabilirsek çalışan sayımızı 26 binden 40 bine çıkarabiliriz. Bu konuda ciddi bir çalışmamız var. İlgili bakanlıklarla görüşmelerimiz oldu. Tekstil sektöründe hedefimiz 40 bin istihdam”

Bu bölgelere kayan yatırımlar yeni bir sermaye sınıfını da ortaya çıkarttı. Elbette bu “yaratma” hamlesi salgın günlerinde de hız kazandı. Dediğimiz gibi bu hamleleri unutmayan tekstil sermayesi “ödül” dağıtmayı da unutmadı.

Teşviklerle büyüyen tekstil sermayesi, salgının etkisiyle bir nebze sarsılsa da yatırımlarını kesmekten çekinmiyor. Bu konuda Adana bölgesinde faaliyet gösteren firmalar dikkat çekiyor. Kentte faaliyet gösteren yaklaşık 360 ihracatçı firma, hazır giyim ve konfeksiyondan 69,7 milyon dolar, tekstil ve ham maddelerinden ise 376,2 milyon dolarlık dış satım yaptı. Bu konuda iki örnek öğretici. İlki 13 yil önce kurulan bir şirket. Adana’da tekstil sektöründe 3 yıl önce üretime başlayan ve bu yıl ilk kez girdiği İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde 37’nci sırada yer alan Atlas Denim, pandemi nedeniyle beklemeye aldığı 40 milyon dolarlık iki yeni fabrikayı 2021’de tamamlamayı planlıyor.

İkincisi ise Sasa Polyester. Bu firmada hızlı büyüyen bir holdingin yatırımı. Sasa Polyester’in Adana’da yapacağı Saf Tereftalik Asit (PTA) ve Polimer/Cips Üretim Tesisi yatırımına proje bazlı devlet yardımı verilmesine karar verildi. Cumhurbaşkanlığının konu ile ilgili kararı Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre “başlangıç tarihi 1 Ağustos 2020 olan yatırımın yararlanacağı destekler gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, vergi indirimi (vergi indirim oranı: %100, yatırıma katkı oranı %85, yatırım katkı tutarının yatırım döneminde kullanılabilecek oranı %100), sigorta primi işveren hissesi desteği (azami tutar sınırı olmaksızın 10 yıl), gelir vergisi stopajı desteği (10 yıl), nitelikli personel desteği (azami 30.000.000 TL), enerji desteği (işletmeye geçiş tarihinden itibaren 10 yıla kadar 50.000.000 TL’yi aşmamak üzere enerji tüketim harcamalarının %50’si)” olarak belirlendi.

Tekstil sermayesi için hava bedava, su bedava, sömürü ise gırla…

Devletin tekstil sermayesine bu kadar destek sağlarken işçiler ne koşullarda çalışıyor?

Tekstil işçisinin hali: Salgın, sömürü, hak gasbı

Batı Karadeniz illerinden Zonguldak, koronavirüs vakalarının ve hastalarının yoğun olduğu illerden biri olarak öne çıkıyor. Şehirde tekstil atölyelerinin bulunduğu Çaycuma’da yalnızca dün yaklaşık 200 kişinin korona virüs testinin pozitif çıktığı belirtiliyor

Sağlıksız ortamda kurallara uyulmadan çalıştırılan işçi vatandaşlarımız Koronaya yakalanıyor ve bulaştırıcı durumuna da düşüyor.

Covid-19’un yıkıcı etkilerinin yaşandığı İstanbul’da mavi yakalıların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde gerçekleşen hareketlilik kentteki vaka artışını hızlandırdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin raporunda, riskin Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Esenyurt ve Küçükçekmece ilçelerinde daha yüksek olduğuna dikkat çekildi.

Salgının işçi sınıfın yoğunlukta olduğu Bursa Kocaeli Antep denizli gibi illerimizde yoğunlaşması aslında salgının sınıfsal niteliğini de ön plana çıkartıyor. Pandemi döneminde özellikle patronlar için çıkartılan torba yasa ile işçi sınıfının elinden bütün olanaklar alınıyordu; kayıt dışı çalıştırdığı işçiler için ödül niteliğinde uygulamalar yapılmasına karar verildi.

Teşvik süresi ise 4857 sayılı Yasa’yla getirilen fesih yasağı süresini aşamayacaktır.

İşverenin bu kanunun yayım tarihine kadar kayıt dışı işçi çalıştırdığı için aldığı ödül, sadece prim desteği de değil. Kayıt dışı işçi çalıştırdığı için işverene;

• İdari para cezası uygulanmayacaktır.

• İşsizlik sigortası primi de dahil olmak üzere sigorta primi tahakkuk ettirilmeyecektir.

• Kayıt dışı çalıştırdığı işçiler, ilgili mevzuatta yer alan ortalama ve toplam sigortalı sayısı hesabında dikkate alınmayacaktır.

Sözde işsizliği ortadan kaldıracaklarını vaat ederek ücretsiz izin uygulamasını da 2 ay daha uzatıldı.

Patronların teşviki varsa, işçilerin de talepleri var

Bu kadar olanak sağlanırken patronlara işçilerin de kendi talepleri olmak zorunda ve haklarını almak için mücadele etmek durumunda.

Artık sadece sendikalı olmanın yetmediği açıktır. Örgütlenmenin artık daha da zorunlu olduğu zamanlardan geçiyoruz

Tekstil işçileri de buradaki yerini alacak örgütlenip elinden alınan bütün imkanları yeniden kazanıp mücadele alanında ki yerini tekrar alacaktır.