Kargo işçilerinin hayatı evlere sığar mı?

Düşük maaş alıp günde 10 saatten çok çalışıyorlar. Fazla mesai ödemeleri yapılmadığı gibi, hata ve kaza sonucu meydana gelen maddi kayıp, ücretlerinden kesiliyor. Yol ve yemek parası adı altında, elden paralar ödenip, sigorta primleri hep asgari ücret üzerinden yatırılıyor.

Kargo işçilerinin hayatı evlere sığar mı?

Halil Yeni

Depo / Sevkiyat İşçisi

Düşük maaş alıp günde 10 saatten çok çalışıyorlar. Fazla mesai ödemeleri yapılmadığı gibi, hata ve kaza sonucu meydana gelen maddi kayıp, ücretlerinden kesiliyor. Yol ve yemek parası adı altında, elden paralar ödenip, sigorta primleri hep asgari ücret üzerinden yatırılıyor.

Aktarma merkezleri ve şubelerde iş güvenliği sorunu hat safhada. Yoğun çalışma temposuna bağlı olarak oluşan yorgunluk, ciddi iş kazalarına neden olabiliyor. Başta bel fıtığı, boyun fıtığı, kas ağrıları ve sinir hastalıkları olmak üzere birçok meslek hastalığına yakalanıyorlar. Ama söz konusu hastaneye gitmek yada rapor alıp dinlenmek olduğunda işten çıkartılma tehdidiyle karşılaşıyorlar.

Esnek çalışma, düşük maaş, güvencesiz gelecek

Sabahın ilk saatlerinde yola düşüp akşamın geç saatlerinde eve geliyorlar. Hep bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar. Gönderileri erkenden teslim etmeye, alımları iş yerleri kapanmadan gerçekleştirmeye çabalıyorlar. Şehirlerarası taşımacılık yapan şoförler aktarma merkezlerine vaktinde ulaşmak için uzun saatler araç kullanıyor. Çok çalışıyor, az para alıyor, yorgun düşüyor, biraz hastalandıklarında ise ‘’performans düşüklüğü’’ bahanesiyle hemen kapının önüne koyuluyorlar.

Onlar kargo işçileri… Aktarma merkezinde istifçi, şubede bilgi işlem, kargo aracında şoför ve sokakta dağıtım yapan kuryeleriyle sayıları her geçen gün artan emekçiler.

Salgının yükünü omuzlarında taşıyan kargo işçileri

Salgından en çok etkilenecek çalışanların başında kargo işçileri de geliyor.  Sağlık bakanlığı, emekçiler için hiçbir gerçekçiliği olmayan “Hayat eve sığar” çağrıları yapadursun, kargo işçileri her gün sokakta çalışmak, yüzlerce koliyi iş yeri yada eve ulaştırmak ve onlarca kişiyle temas edip, birebir diyalog kurmak zorunda.

Korona virüsün hayatı derinden etkilemesiyle birlikte alışveriş merkezlerinin ve mağazaların kapanması sanal alışverişin sayısını arttırdı. İnsanlar kısmen evlerinde kalırken ihtiyaçlarını internet üzerinden karşılıyor. Sanal alışverişin yoğunlaşmasıyla birlikte zaten zor şartlarda çalışan kargo işçilerinin sırtına, yük üstüne yük biniyor. Çalışma koşulları daha da kötüye giden kargo işçileri, sürecin ancak sokağa çıkma yasağı ve ücretli izin ile çözülebileceğini düşünüyor.

Alışverişi internetten yapıp kargo çalışanlarını vebalı gibi görmek!

Şubelerde çalışan işçilerin servisi yok. Toplu taşıma araçlarını kullanarak evden işe işten eve geliyorlar. Günde onlarca işyerinin ve evin kapısını çalsalar da çoğu şubede günlük eldiven ve maske kullanım hakkı işçi başına bir… Çalışırken bulaşır mı diye kendi hayatlarından eve gittiklerinde bulaştırır mıyım diye ailelerinin hayatlarından endişe ediyorlar. Yoğun çalışma saatleri, yüzlerce koliyle temas, onlarca kişiyle diyalog, yetersiz beslenme, artan iş yükünün getirdiği stres, işi evlerinden yöneten amirlerin prim almak için kargo teslimlerini hızlandırmak için yaptığı baskı hastalık riskini artırırken kendilerine gelen kargoları evinden yada işyerinden alanların kargo çalışanlarına tereddütle yaklaşıp vebalı gibi davranması tüm moralleri çökertmiş durumda.

Kargo şirketlerinin genel anlamda aldığı önemler ise, maske, eldiven, dezenfektan, kolonya, zorunlu yıllık izin kullanımı ve işçilere maaş kaybı anlamına gelen ücretli izin verilerek yapılan dönüşümlü çalışma.

Korona virüs nedeniyle sanal alışverişin ve buna bağlı olarak kargo alım ve dağıtım sayılarının artması kargo şirketlerinin zenginliklerine zenginlik katarken ve patronlar lüks yaşam alanlarında kendilerini karantinaya alıp dışarı çıkmazken, kargo işçilerinin çalışma şartları her geçen gün daha da ağırlaşıyor.