Savulun AVM emekçileri geliyor

"Geleceksizliğe karşı verilen kavgada emekçi sınıfın kentlerin ortasındaki yükselen çığlığını her kulak yakından duymaya başlayacak."

Savulun AVM emekçileri geliyor

Sancak Yıldız – Tez Koop-İş Örgütlenme Uzmanı

Başlığın biraz iddialı olduğu düşünülebilir. ‘Böyle bir gündem  var da biz niye duymadık?’ diyenler de olabilir’, ‘bir anlık tepkiydi bunlar,şimdi sönümlendi’ diyenler de.

Bu iki varsayım üzerinden bu gündemi şekillendirmek ve üzerine birkaç şey söylemek daha faydalı olacaktır.Çığlık sözcüğü mesele sınıfın örgütlü tavrı  olduğunda cüretkar bir yere oturuyor .

Bunun farkında davranarak değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır, evet.

Son aylarda ülkenin dışına dahi taşan bir grevler silsilesi görüyoruz. Kendiliğinden gelişen süreçler olmadığı da herkesin malumu. Mekke, Cezayir ve Bayburt diye bir cümle kurmaya başlasam, herhalde çoğumuz için bu cümlenin sonunun kazanılan grevler ile biteceğini beklemek zor olabilir. Zoru başarmanın sorumluluğunu taşıyanlar var.

Durumu buradan doğru değerlendirdiğimizde doğru bir okuma yapma şansına sahibiz. Gerisi bizi en başta söylediğimiz varsayımlara sessiz kalmaya iter.

AVM emekçileri ile bu gündemler arasındaki bağın zayıf olduğu da düşünülebilir. Bir yere kadar hak da verilebilir. Ancak bir yerden sonrası emekçiyi silikleştiren, gündemleri sadece aksiyon faaliyetleri noktasına indirgeyen akılların önünü açar. Böyle bakamayız, tedbirli olmanın her yolunu bilme görevi üzerimizde duruyor.

Aradaki sıkı ilişkiyi ele alırken en başa ülke sathında direnen, mücadeleye göz kırpan emekçilerin çalışma koşulları zeminini ihmal etmeden bakmamız gerekir .

Mağazalardan bacasını tüttüren, aşını kaynatan milyonlarca işçi var. Günün en verimli saatlerini AVM’lerde geçiriyorlar. O sebeple buralara ülkenin bacasız sanayileri demekte beis yok.

Haftada belki 1 gün izin yapıyorlar ya da çoğunlukla  bu izinleri saatlere bölerek günlere yayıyorlar. Çünkü son günlerde tartışılan asgari ücret bu alanın yaklaşık yüzde 83’ünün kemik ücreti. Bu yüzden asgari ücretin biraz üzerinde bir ücretin tek yolu prim alabilmek. (Orası da çok detaylı ve vahşi bir sömürünün metamatiğini önümüze koyuyor. Başka bir yazının konusudur).

Bu yüzden de 1 tam gününü, birçoğu izine ayırmıyor. Mesai saatleri tartışması burada ülkenin de gerisinde. Çünkü; fazla mesailerin çoğu markada alacak saat izni olarak değerlendiriliyor. Yani patronlar burada mağaza da olmanın işçiler için süreli iş saatleri dışında da yolunu açmış ve işlerine bakıyorlar.

Son günlerde gündem olan ‘Koton’ giyim perakende sektörünün bir parçası. Giyim perakende sektörü AVM emekçileri içinde yaklaşık 600.000 işçiyi kapsıyor. Evet yarım milyonun üzerindeki bu toplamın önemli bir bölümü son aylarda ‘KOTON’ ile başlayıp diğer markalara da sıçrayan bir örgütlenme gündeminin içinde.

AVM’lerden her hafta yolu geçen insan sayısı da azımsanacak gibi değil. Burası da yaklaşık 4.5 milyon insanı ifade ediyor.

Buralar şehirlerin farklıa alanlarına yayılmış şekilde tüm mekanları kapsıyor. Ayrıca asıl önemli olanın, AVM’lerin şehir içinde şehir olduğu gerçeğidir. Milyonlarca insan izin günlerini, akşam saatlerini buralarda sosyalleşerek geçirmesi, AVM’leri bir tür şehir kıvamına sokuyor.

Gelinen nokta çok önemli iki noktayı önümüze koyuyor. Bunlar:

a–Bu işkolu şuan gelinen noktada örgütlenme anlamında kendi tarihinin en hareketli dönemini yaşıyor. Sendikal örgütlenmeler son bir senede binlerce emekçiyi buluşturdu.

b-Kamuoyundan bu durumu takip ederek katkılar koymak,sürece dahil olmak ve bilgi almak vb.çeşitli yollarla katılan insan sayısı milyonu geçmiş durumda.

Evet, umudun türkülerini söylemek için hiçbir zaman geç olmadığını söyleyenlerin var ettiği bir mücadele zeminine ayak basıyoruz. Rakamlara indirgeyerek konuyu formulize etme niyetinde değiliz. Ancak rakamların anlattıklarını da anlamak zorundayız .

Geleceksizliğin en başa yazıldığı tartışma listesi ile uyanıyoruz her sabaha. Patronlar sömürü yaşını daha aşağıya çekmek için birbiri ile yarışıyor .

AVM’leri bir kez daha gözünüzün önünüze getirin. Okurken çalışan, daha doğrusu artık çalışırken okumaya çalışan genç işçiler yatağı olmuş durumda bu çalışma mekanları. Önümüzdeki resmi okumadan yol alamayız.

Geleceksizliğe karşı verilen kavgada emekçi sınıfın kentlerin ortasındaki yükselen çığlığını her kulak yakından duymaya başlayacak. Hergün yeni tecrübe edilen yan yana gelmelerin hikayesini yazanlar; otobüsle, metro ile yanından geçtiğiniz ucube yapılardan aynı kaderi paylaştığı milyonlara sesleniyor. Bugün kısık sesle okuduğu mücadele türküsünü yarın omuz omuza okuyacağının işaretleridir bu gelişmeler.

Sınıfın tavrı geleceksizliğe karşı gelenlerin ,dişlerini sıkıp her gün servetini büyütenlere öfke duyanların, Mekke’den Bayburt’a ekmek kavgası verenlerin, AVM’lerde hayatın meyve çağında kendi dalından düşenlerin, ayağa kalkanların, çocukları daha fazla et yesin diye uğraşanların tavrıdır.

Bu tavırda AVM emekçileri de yerini alıyor.

Savulun geliyorlar..