RÖPORTAJ | İstanbul Üniversitesi fanzinleri tek kapak: Kazandık! 

Bugün İstanbul Üniversitesi'nde çıkan 4 öğrenci fanzini de kapaklarını ortaklaştırarak çıkardı: Kazandık!

RÖPORTAJ | İstanbul Üniversitesi fanzinleri tek kapak: Kazandık! 

Manifesto olarak İstanbul Üniversitesi öğrencileri tarafından çıkarılan Kuvve, Altyapı, Üstyapı ve Sansüre Karşı Fanzin yayın kurullarıyla yuvarlak masada buluştuk.

İstanbul Üniversitesi’nde yeni dönem bu hafta itibariyle başlamış oldu. Öncelikle geçtiğimiz dönemi değerlendirecek olursanız ne söylersiniz?

Sansüre Karşı Fanzin: Geçtiğimiz dönem üniversiteler yemekhaneye ve kantine yapılan zamlar ile açıldı. Birkaç ay sonra ise İstanbul’da yaşanan depremde okulumuzun birçok binası büyük hasarlar gördü ve hatta bazı binalar için yıkım kararı çıkartıldı. Bakıldığı zaman İstanbul Üniversitesi geçen dönemi yine sorunlarla, zamlarla ve hak gaspları ile geçirdi.

Bu yaşanan süreçlerde öğrenciler tarafından çok büyük bir tepki dile getirilmedi. Bundan hareketle okul yönetimi tam dönem kapanırken yemekhane üzerinden büyük bir vurgun yapmak istedi. Üç öğün olan indirimli yemek hakkını 1’e indirdi ve kahvaltıyı kaldırdı.

Okulun bitişini fırsat bilen rektörlük, karşısında çok büyük bir tepki beklemiyordu. Ama öğrenciler kararın açıklandığı gün hızlıca bir örgütlenme yarattı ve yılbaşına gireceğimiz gün yüzlerce öğrenci yan yana gelerek etkili bir eylem gerçekleştirdi. Ve gelinen süreçte yapılan eylemler ile haklarımızı geri aldık.

Geriye baktığımızda suskun olarak görülen üniversite ve üniversiteliler hak gasplarının karşısında durabilecek olduğunu tekrardan herkese gösterdi. Bugün üniversitelerde büyük bir gençlik hareketi yok ama bugün bu mücadeleler ile atılan tohumlar önümüzde ki yıllarda yeşererek üniversiteleri karanlığa karşı koruyacaktır.

Ayrıca eylemler sırasında intihar ederek hayatını kaybeden Sibel arkadaşımızı da mücadelemizde yaşatacağımızı söylemek isterim.

Altyapı Fanzin:Geçtiğimiz dönem üniversite yönetimlerinin, öğrenci karşıtı bir çok uygulaması oldu. Bunlardan en çarpıcı olanı biz öğrencilerin yemeklerine göz dikmeleriydi. Bu sadece bizim üniversitemizde değil maalesef YTÜ, İTÜ gibi bir çok okulda zamlar yapıldı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak yemekhane zammına karşı başlattığımız eylemsel süreç ise meyvesini verdi. Üniversitenin atanmış rektörüne adım attırarak dönemi kazanımla kapattık.

İstanbul Üniversitesi’nde yemekhane zammı ve sonrasında yürüyen mücadele bütün ülkeye damgasını vurmuştu. Bugün İ.Ü.’nde çıkan 4 fanzin de kapaklarını ortaklaştırarak çıkarmış durumda. Bunun anlamı ne, açıklayabilir misiniz?

Kuvve Fanzin: İstanbul Üniversitesinde yaşadığımız sürece dair bir vurgu aslında. Biz yemekhane sürecinde örgütlü hareket ederek, birlik halinde olarak yemekhane sürecini başarıya ulaştırabildik. Orada öğrenci kitlesi dağınık olsaydı, hakkını isterken birbirine ayrı düşmüş olsaydı belki de o süreci kazanamayacaktık.

Zaten rektörlük biz yan yana gelmeyelim, tartışmayalım, düşünmeyelim diye kulüpleri kapatmaktan tutun, etkinlik yasaklamaya kadar her şeyi yapıyor. Öğrencilerin örgütlülüğünü, birlikte oluşunu engellemek istiyor diyebiliriz.

Fanzinlerin tek kapak çıkmasının nedeni de budur yani. Birlikte kazandığımız bir sürece dair, birlikte bir vurgu yapmak istedik. Bu vurgu hem birlikte, örgütlü olduğumuzda kazanabileceğimize dair vurgu olarak da okunmalı bize kalırsa.

Üstyapı Fanzin: Kazananlar, kazandıklarını kapaklarına da taşımış oldular diyebiliriz. Haliyle kaybedenler patronlar ve kar hırsı olanlardır, o yüzden kaybedenler kaybettiklerini dillendirmeyi tercih etmediler. Bizler de üreten ve mücadele eden öğrenciler olarak hakkımızı gasp ettirmememizi fanzinlerde konu alarak bir üretim gerçekleştirdik ve fanzinimizin kapağını kazanımımızla taçlandırdık. Üretenler ve mücadele verenler kazandı; bizi müşteri olarak görenler kaybetti diyebiliriz.

Üniversiteli gençlik üretmeli diyorsunuz. Üniversitelerin geldiği noktayı bu açıdan incelersek, üniversiteli gençlik ne üretiyor?

Altyapı Fanzin: Üniversiteler özellikle YÖK’ü  kuruluşundan itibaren büyük bir akademik saldırıya uğradı. Tam anlamıyla akademideki yozlaşma bugün zirveye oynuyor. Akademik dergilerde anlaşmalı olarak belirledikleri diğer öğretim üyelerine atıf yaparak para kazandırma noktasına gelmiş durumda. Öğrencileri kendi zihniyetleri çerçevesinde yani üretmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, yorumlamayan şekilde yetiştirebileceklerini düşünüyorlar. Ancak onların biçtiği gömlek öğrencilere dar gelmektedir. Üniversiteli gençlik fanzinleri ile üreten, sorgulayan, eleştiren ve yorumlayan bir noktada kendini konumlandırıyor. Biz üretim yapabilme kabiliyetini, yorumlama kabiliyetini ve yorumlama kabiliyetini bu fanzinler sayesinde üretiyoruz.

Üstyapı Fanzin: Son dönemde yalnız gençlik değil tüm Türkiye’nin üretim ve tartışma süreçlerinden ayrıksı kılınması isteniyor. Bir emekçinin fabrikasından memleketine bağı koparılmak istenirken öğrencilerin de aynı sistematik saldırıyla yalnızca işsiz kalacağı korkusuyla patronların sözünden çıkmaması isteniyor. Fakülteler öğrencilerden çok patronların ihtiyaçlarına binaen kurgulanmış piyasacı fikirlerle tıkabasa doldurulmuş. Kendi paragöz ideolojilerini sponsorlar vb üzerinden kazanç elde etmeye çalışan üniversite öğrencileriyle doldurmaya çalışan tacir mantığına sığmayacak fakülteler. Çünkü fakülteler hayali ihracat ve naylon faturayla kısa yoldan köşeyi bulmanın yeri değil aksine bilimin, edebiyatın ve memleket sorunlarının tartışıldığı yerler olagelmiştir. İşte tam da bu zihniyetle biz uyuşamadığımız için bugün fanzilerimizle fakültelere taze kan olurken; fakülteleri gerçek haline taşımaya ve üretimin varolduğu yerlere dönüştürmeye çalışıyoruz.

Son olarak sıra arkadaşlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Sansüre Karşı Fanzin: Son olarak birkaç başlığa da dikkat çekmek istiyorum. Son 3 yıllık süreçte üniversitelere baktığımızda çok büyük bir değişim görmekteyiz. Bu değişimi çok kısa bir şekilde açıklamak gerekirse bugün Türkiye’de eğitim topyekûn bir şekilde yeniden tasarlanıyor. Bu tasarım sürecinin ise iki büyük aktörü var; biri tarikatlar ve cemaatler diğeri ise sermaye sınıfı. Bu iki aktörü bugün üniversitelerimiz de rahatça görmekteyiz. Kendilerine meşruluk zemini sağlamaya çalışıyorlar ve eğitimin mayasında olduklarını iddia ediyorlar.

Gelinen noktada ise bu dönüşüm ve tasarım bugün üniversitelere Bedri Gencer gibi gericileri yaratıyor, bu değişim üniversite öğrencilerinin cebinde ki 3 kuruşa ve boğazında geçecek olan yemeğe göz dikmektedir. Ve bu dönüşüm okullarımızdan bilimselliğin yerine dogmatizmin dayatılmasını, aydın ve ilerici hocalarımızın akademiden tasfiyesine ve onun yerine bilimsellikten uzak memleketten kopuk “hoca” unvanlı yandaşların akademiyi ele geçirmesini sağlamaktadır.

Eğitimdeki bu değişim iktidar ve sermaye sınıfı tarafından gerçekleştirmektedir. Böyle büyük bir değişim yapmalarının nedeni ise memleketi sonsuza kadar karanlığa hapsetmekten başka bir şey değildir. Çünkü bu değişimi yapan aktörler bugün aynı zamanda düzenin de bekçiliğini yapmaktadır ve bizim sorunlarımız aynı zamanda memleketin sorunlarıyla aynı paralelde şekillenmektedir ve kaynağı aynıdır.

Eğer biz bugün eşit, parasız ve bilimsel eğitim istiyorsak bu sorunu çözümü ile ülkedeki adaletsizliğin, sömürünün ve haksızlığın çözümü aynıdır. Bizler fanzinler eliyle bu mücadeleyi üretim alanında büyütmeye çalışıyoruz ve büyüdüğünü de görüyoruz ve bütün herkesi de üretmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

Kuvve Fanzin: Arkadaşlarım söylemek isteyeceklerimi de az çok söyledi aslında. Bugün üniversitelerin geldiği durum ortadayken bizim üzerimize düşen görev tartışmak, sorgulamak, bu gidişatı değiştirmek olmalı.