Reşit Galip veya bilimi kim yönetmeli?

Bu çok kısa özetten bile Reşit Galip’in özellikleri anlaşılabilir: okuyan, yazan, fikir üreten, bu fikirlerin gereği için harekete geçen, radikal kararlar alabilen, örgütleyen, kendi çıkarını hiç düşünmeyen bir kişidir Reşit Galip.

Bundan üç gün önce, 5 Mart Reşit Galip’in ölüm yıldönümüydü. Medyada bir anımsatma yazısına rastlayamadım. Reşit Galip’in bu sütun açısından önemi, Türkiye’nin bilim alanında en önemli atılımı denilebilecek 1933 Üniversite Reformu sırasında Milli Eğitim Bakanı olması ve bizzat “operasyonu” yönetmesidir. Sadece on ay bakanlık yaptığı anımsanacak olursa, sanki üniversite reformu için bakanlığa atanmış, iş bittikten sonra da ayrılmış gibi algılanabilir.

Bu yazıdan amacım hem Reşit Galip’i anımsatmak hem de bu fırsatla bilimi kim yönetmeli sorusuna değinmek. Bilimi bilim insanları mı yönetmeli, yoksa başka birisi mi sorusu yıllardır tartışılır. Önce Reşit Galip’in yaşam öyküsüne ana başlıklarla bir bakalım:

-1911’de girdiği tıp fakültesinde “Hakikat” adlı bir gazete ve “Sivrisinek” adlı karikatür dergisi çıkarttı. Ayrıca çeşitli gazetelerde yazıları basıldı.

-Öğrenciyken gönüllü olarak Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarına katıldı.

-Aynı fakültede asistanken beğenmediği eğitim sisteminin iyileştirilmesi için “Mekteb-i Tıbbiye” adlı bir broşür yayınladı, görüşlerine yönetim ilgi göstermeyince istifa etti.

-On beş arkadaşı ile kurdukları Köycüler adlı cemiyetin çalışmaları için Tavşanlı’ya yerleşti.

-Bu sırada başlayan Kurtuluş Savaşı’na katılmak için örgütünü feshedip Kuvayı Milliye’ye katıldı.

-Savaş sonrası Sağlık Bakanlığı Hıfzıssıhha Dairesi başkanlığına getirildi. Köylüye yönelik çok sayıda kitabın basılmasını sağladı, iki tanesini de doğrudan kendisi yazdı.

-Sağlık sorunları nedeniyle atandığı Mersin Hükümet Tabibi iken “Yeni Mersin” gazetesinin başyazarlığını yaptığı gibi “Yeni Adana” gazetesine de yazdı.

-Milletvekili oldu.

-Türk Tarih Kurumu’nun öncülü olan Türk Tarihi Tetkik Heyeti üyeliğine seçildi ve genel sekreteri oldu.

-Sonradan Türk Dil Kurumu’na dönüşecek olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti içinde de yer aldı ve cemiyetin çıkardığı Öz Dilimiz dergisinin baş yazarlığını üstlendi.

-Millî Eğitim Bakanlığı’na atandı.

-Üniversite reformunun yanı sıra, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Milli Kütüphane ile İlimler ve Sanatlar Akademisi’nin kurulması onun bakanlığı sırasında kararlaştırıldı.

-Öldüğünde cebinde beş lirası ve yatak odasında binlerce kitabı dışında bir şeyi yoktu.

Şu anekdot, kişiliği hakkında bilgi verebilir: 1931 sonbaharında bir gece Atatürk’ün sofrasında Reşit Galip söz alarak, Milli Eğitim Bakanı Esat Bey’i eleştirir ve gericilikle suçlar. Sofra gerilir ve Atatürk, Bakanı zor durumda bırakan bu çıkıştan hoşlanmaz, “Yoruldunuz, buyurun biraz istirahat edin” diyerek Reşit Galip’in sofradan ayrılmasını ister. O ise, “Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar, benim de hakkımdır.” der. Ortalık buz gibi olur ve Atatürk yanındakilere dönüp “Öyleyse biz kalkalım” der. Sofradakiler Reşit Galip’i orada bırakıp çıkar. Reşit Galip bütün geceyi Dolmabahçe Sarayı’nda pencere kenarındaki bir koltukta geçirir.  Atatürk uyandığında Genel Sekreteri’ne Reşit Galip’i sorar. “Sabaha kadar bekledi, Ankara’ya gidecek kadar borç para istedi. 25 lira verdik” derler.  Atatürk “Ankara’ya gidecek adama 25 lira mı verilir. Bari benim hesabımdan birkaç yüz lira verseydiniz. Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor. Parası yok ama cesareti var” diye ekler. Bir yıl sonra Millî Eğitim Bakanlığı’na atanır.

Bu çok kısa özetten bile Reşit Galip’in özellikleri anlaşılabilir: okuyan, yazan, fikir üreten, bu fikirlerin gereği için harekete geçen, radikal kararlar alabilen, örgütleyen, kendi çıkarını hiç düşünmeyen bir kişidir Reşit Galip. Aslına bakarsanız bunlar bir bilim insanında bulunması gereken özelliklerdir. Zaten fakülteden bir arkadaşının dediği gibi, bilim alanında çalışsa uluslararası düzeyde başarıyı yakalayabilecek birisiydi.

Şimdi bilimi kim yönetmeli sorusuna dönecek olursak, bilim insanı olmasa bile, bilim insanı özeliklerine sahip birisi derim; Reşit Galip gibi.

 

Not: Aktardığım bilgilere ve daha fazlasına Şevket Elman’ın Dr. Reşit Galip kitabından ulaşılabilir.