RAKAMLAR YALAN SÖYLEMEZ | Koronavirüs dünyayı sarsıyor

Türkiye’de görülen koronavirüs vaka sayısının 47’ye ulaştığı bugün daha başlangıç ve önümüzdeki dönem katlanarak artacağını öngörmek mümkün.

RAKAMLAR YALAN SÖYLEMEZ | Koronavirüs dünyayı sarsıyor

Koronavirüs Çin’de başlayıp tüm dünyaya hızlı bir şekilde yayılmaya başladı. 31 Aralık’ta ortaya çıkan virüs 11 Ocak’ta Vuhan’da salgına dönüştü. 14 Ocak’ta ilk defa Çin dışında görülen hastalık, bu aşamadan sonra hızlıca yayıldı. Yazının yazıldığı sırada 182,383 kişiye bulaşan hastalık 7,144 kişinin ölümü ile sonuçlandı ve 78,342 kişi tedavi edildi. Geçtiğimiz gün Çin’den gelen açıklama ile yetkililer salgını yayılmasını durdurduklarını açıkladılar. Vuhan eyaletindeki salgınla 80,880 kişinin yakaladığı hastalık 3,213 kişinin ölümü ile sonuçlandı. Ancak bu sırada Dünya Sağlık Örgütü’nün 162 ülkeye yayılan virüsü 11 Mart itibariyle pandemi (salgın) olarak nitelendirdi. Ayrıca son bir haftada yaşanan gelişmelerle virüsün merkezi artık Avrupa oldu.

Salgının yayılma hızı ise çok önemli bir nokta özellikle İtalya örneğini ele alırsak; 23 Şubat’ta 155 olan vaka sayısı 2 gün sonra 2 katına, 8.günde 11, 11.günde 20 katına ulaştı. Virüs 21 günde 155 vakadan 21.157 vakaya (bugün itibarıyla 27.980 vaka) ulaşmıştır. Benzer bir durum yukarıdaki ABD’deki yayılma hızı ile örtüşmektedir. Türkiye’de görülen koronavirüs vaka sayısının 47’ye ulaştığı bugün daha başlangıç ve önümüzdeki dönem katlanarak artacağını öngörmek mümkün.

100 yıl önceki salgın

Koronavirüs salgını ile dünyanın yeni bir yola gireceği, bu salgının dünyayı sarstığı konuları gündeme gelmeye başladı. Dünya daha önce bir salgınla bir yeni yön bulmuştu. 102 yıl önce 1918’ de ortaya çıkan pandemik grip çok ölümcül bir şekilde insanlığı etkiledi. 1. Dünya savaşının sonlarına doğru ortaya çıkan salgın, savaşın sonlanması konusunda etkisi olduğunu söyleyebilir. Kayıt altına alınan kayıp sayısı 50 milyondur. Bu iki dünya savaşında ölen insanların toplamından fazladır.

Salgın sağlık sisteminin yeterince yaygın olmaması, kötü beslenme, fazla çalışma vb. nedenlerle kapitalizmin tüm dünyaya hükmettiği bir dönemde en çok işçi sınıfını vurmuştur. Ancak sonrası gelişmeleri değerlendirilirken Ekim Devrimi’nin etkisini görmemek mümkün olamaz. Devrimden sonra ücretsiz sağlık hizmeti ve merkezi bir halk sağlığı sistemi ile kuran Sovyetler, tüm kapitalist ülkelerin bu yöne girmelerini zorladı. 100 yıl önceki salgınla, dünyada kamusal sağlık hizmeti bir zorunluluk haline gelmişti.

Salgınla gelen ideolojik mücadele

Salgınla birlikte ortaya çıkan korunma yöntemleri, alınan önlemler ve mücadele yöntemleri ideolojik olarak mücadeleyi gerekli kılmakta. Özellikle Avrupa ve ABD’deki yukarıda bahsettiğimiz kamusal sağlık sisteminin işçi sınıfı lehine kazanımları özelleştirmeler ile yok etmeye çalışılmaktaydı. Koronavirüs salgını ile alınması zorunlu önlemler acil kamulaştırmalar ve yeni sosyal politikalar gündeme geldi. Geçici önlemler olsa da sol politikaların kendini tekrar hatırlattı.

Kamusal sağlık kazanımlarının yanı sıra kapitalist bir ülkeye dönüşmüş olan Çin sosyalizmin mirası olan planlama sayesinde krizden çıkabildi. Ayrıca Küba’nın geliştirdiği aşıyı tüm ülkeler ile paylaşmaya hazır olduğunu açıklaması, kimsenin kabul etmediği virüsün yayıldığı İngiltere bandıralı turistik gemiyi kabul etmesi, Kübalı doktorların İtalya’ya yardım için gitmesi gibi gelişmeler sosyalizmin önemini bir kez daha hatırlattı. Neo-Liberal politikalar bu salgınla duvara toslamıştır. Liberal politikaların çığırtkanlarının sesi kesilmiştir. Ayrıca bilimin önemi yeniden kendini hatırlattı. Aşı karşıtı gericilerin bile sesi kesildi.

Ancak bu sürecin sonunda sosyalizmin güçlü çıkması büyük bir olasılık ancak kapitalizmin saldırıları bitmeyecek; evden çalışma uzaktan eğitim gibi başlıklar gündeme girdi. Esnek çalışmayı dayatan ve toplulukları atomize etmeye yarayacak olan bu başlıklara karşı bir ideolojik karşı duruş gereklidir.

Bu salgın krizinin faturası da emekçilere kesilmeye çalışılmaktadır. Bakanlık kararı ile kapatılan işletmelerin yaşayacağı ekonomik zorlukların ilk faturası işten çıkarmalarla işçi sınıfına kesilmeye çalışılıyor.