Ülkemizin aydınları ve komünist damar

Ülkemizin aydınları ve komünist damar

09-02-2020 10:19

Aydın mı? Bizim aydın geleneğimiz komünist damardan akmıştır. Hangi birisinin adını sayalım?

Cengiz Kılçer

Radikal olarak algılanabilecek bir iddia ile başlayalım: Artık bugüne dek fazlaca abartılmış, gereğinden fazla duygusal dışavurumcu bir üslupla resmedilen “aydın tarihi” tablosunun eskizini yeniden çizmek gerekiyor.

Sebebimiz ve ihtiyaçlarımız var; çünkü 19. yüzyılda batı etkisinin Osmanlı İmparatorluğu üzerinde estirdiği düşünce akımları, batıda olduğu gibi bir sınıfsal nitelik taşımamaktadır. Dolayısıyla kesintisiz bir aydın hareketi için milat başlatacaksak Osmanlı “ilerici” aydın hareketine atfedilen değil, onu içeren ve orada kalmayıp aşan sosyalist aydın/sınıf hareketine işaret edilmelidir.

Tam olarak şunu söylüyoruz, bizim aydın algımız ve anlayışımız Antonio Gramsci’nin tarif etiği aydın tipiyle bire bir aynıdır. Dolayısıyla, işçi sınıfının politik örgütüne ve bu örgütün gelişimine organik olarak bağlı olan kişidir aydın.

Aydın mı? Babasının çeşitli illerde valiliği hasebiyle ilköğrenimini Kudüs’te ve Şam’da, idadî öğrenimini ise Erzurum’da yapan, daha sonra İstanbul’da Hukuk Mektebi’ne kaydolan Paris’te Siyasal Bilgiler Okulu’nda (École Libre des Sciences Politiques) okuyan TKP’nin kurucusu Mustafa Suphi’dir.

Aydın mı? 1881 doğumlu Manastır, Bursa ve İzmir öğretmen okullarında yöneticilik yapan, öğretmen eğitiminde alanındaki çalışmaları ile öne çıkan, Fransız etkisi taşıyan mevcut Osmanlı eğitim sistemine karşı gençlere bağımsız hareket ve yetenekleri kazandıracak, kendisiyle barışık ve özgüvene sahip bireyler yetiştiren bir eğitim sistemini savunan TKP’nin ilk genel sekreteri Ethem Nejat’tır.

Aydın mı? Lenin’i görmeyen ama 1924’de tabutunun başında nöbet tutan, partisinden koparmağa yeltenseler de sökmeyen, komünistliğinden dolayı defalarca tutuklanan ömrünün büyük bölümünü ya hapiste ya da sürgünde geçiren Nâzım Hikmet’tir.

Aydın mı? Başvekâlet Murakabe Heyeti Kütüphanesi’nde tercüman olarak çalışan, Tolstoy’un Savaş ve Barış, Puşkin’in Hacı Murat, Erzurum Yolculuğu, Çehov’un Mujikler, Maske, Sayfiyede adlı roman ve öykülerini dilimize çeviren 1940-1946 arasında Ses, Yeni Edebiyat, Adımlar, Söz dergilerinde yazan, L. Tolstoy-Hayatı, Eserleri, Fikirleri (1961) ve Çehov-Hayatı ve Sanat Hikâyesi (1961) adlı incelemeleri bulunan TKP MK birinci sekreteri Zeki Baştımar’dır.

Aydın mı? “Kocanı -Reşat Fuat Baraner TKP davasında yargılanmaktadır (1951)- feda etmek Türk milletini kurtaracaktır. Bütün felâketler ihanetinizden geliyor. Hiçbir zaman Türk sancağı yere serilmeyecektir. Asıl bizler, sonuncunuzu bir evvelkinin bağırsağı ile asacağız ve bu memleketi kurtaracağız.” diyen antikomünist DP milletvekili Şevket Mocan’a “O bayrağı sana Truman mı verdi?” sorusunu yönelten Suat Derviş aydındır.

Aydın mı? Bizim aydın geleneğimiz komünist damardan akmıştır. Hangi birisinin adını sayalım? TKP 1951 Tevkifatını anımsıyalım… Enver Gökçe (Şair), Mübeccel Kıray (Sosyolog), Arif Damar (şair), Ruhi Su (Halk Müziği ve Devlet Opera sanatçsıs), İlhan Başgöz (Folklor araştırmacısı, yazar), Orhan Suda (Yazar, çevirmen ve yayıncı), Halim Spatar (Yazar, çevirmen ve yayıncı), Behice Boran (Türkiye İşçi Partisi’nin son genel başkanı, siyasetçi, akademisyen ve sosyolog), Şükran Kurdakul (Şair), Nejat Özön (Türk sinema eleştirmeni ve kuramcısı, mütercim, dilbilimci), Ahmet Arif (Şair), Kemal Bekir (Oyuncu), Muzaffer Arabul (Şair ve yazar), Selçuk Uraz (Piyanist), Ulvi Uraz (Sinema oyuncusu)…

Günümüz aydınları mı? Lenin’in 1897 sonlarında yazdığı durumdalar: “(…) bu kesimin maddi çıkarları onu otokrasiye ve burjuvaziye bağlamakta, tutarsız olmaya, uzlaşmaya, resmi bir ücret, kâr payı ya da temettü karşılığında muhalif ve devrimci öfkesini satmaya zorlamaktadır.”[1]

 

[1] Lenin, V. İ. (1988). Aydın Kesimi Üstüne Çev. Necmiye Alpay. Ankara: Başak Yayınlar.