Siyonizmin düşmanları: İsrailli komünistler

Siyonizmin düşmanları: İsrailli komünistler

25-01-2020 08:46

Ne Musevi fanatiklerin ne de siyasal İslamcıların bu yaraya zerrece merhem olmayacağından hareketle, sol duyunun bölgede yeniden ipleri almasının zamanı geldi de, geçiyor bile.

Yalım Oktay

ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin ardından, siyasal İslamcıların tribünlere oynayan tepkileri bir yana, gerçek tavrın ne olduğunu gerek bölgeden gerekse dünyanın genelinden sosyalistler göstermiş, Filistin davasının aslında sola ait olduğu da bir bakıma yeniden tescillenmişti. Bu tepkiler arasında, basında çok yazılıp çizilmese de biri vardı ki Siyonist İsrail yönetiminin aksine İsrail’de sol bir damarın olduğunu, komünistlerin de varlığını kamuoyuna hatırlatmıştı. İsrail Komünist Partisi ya da bilinen ismi ile MAKİ’den bahsediyoruz.

O süreçte İsrail Komünist Partisi sözcüsü Efraim Benayun, BirGün gazetesinden, Pınar Yüksek ve Mustafa Mert Bildircin’e verdiği mülakatta, bu kararın, ABD yönetimi, İsrail hükümeti ve bazı gerici Arap rejimlerinin ortak kararı olduğunu ifade edecek, bu konuda komünistlerin tutumunu “ABD, İsrail ve Filistin arasında yıllardan beri süregelen çıkmaz için bir çözüm değil, bu çıkmazın bir parçasıdır. Trump’ın açıklaması, emperyalizmin, Siyonizm’in ve Arap rejimlerinin bölge için yaptıkları tehlikeli planların pratiğinden başka bir şey değildir. Netanyahu da bu durumu kendisi hakkında devam eden yolsuzluk soruşturmalarından uzaklaşmak için kullanmaktadır.” sözleriyle özetleyecekti.

İsrail Komünist Partisi’nin kökleri

İsrail’in yalnızca fanatik Musevi gericilerden, saldırgan Siyonistlerden ibaret olmadığının en büyük kanıtı olan İsrail Komünist Partisi’nin oldukça köklü bir geçmişi olduğunu söylersek sanıyoruz abartmış olmayız.

Zira İsrail Komünist Partisi’nin kökleri, 1920’lerde İngiliz sömürgeciliğine ve siyonizme karşı mücadele yürüten Filistin Komünist Partisi’ne dayanıyor. 1948’de İsrail devletinin kurulmasıyla beraber de, kısa ismi MAKİ olan, İsrail Komünist Partisi’ne evriliyor.  Kendisini İsrail’de yaşayan Yahudi ve Arapların partisi olarak tanımlayan ve hem Yahudiler hem de Araplar içinde örgütlenerek tarihe kalınca bir çentik atan İsrail Komünist Partisi’nde yaşanan bir ayrışma partinin MAKİ ismini değiştirip RAKAH ile devam etmesine neden olsa da uluslararası komünist harekette, İsrail’in gerçek komünist partisi olarak tanınıyor. 1989’da ayrıştığı komünist parti, MAKİ ismini terk edince, Rakah da tekrar gerçek ismine kavuşuyor ve İsrail Komünist Partisi olarak yoluna devam ediyor.

İsrail Komünist Partisi, İsrail vatandaşı olan Filistinlilerle Yahudi işçi ve yoksulların ortak mücadele örgütü olma iddiası taşıyor, tüm bu nedenlerle Siyonizmin en ağır saldırıları ile karşı karşıya kalarak ve buna direnerek varlığını sürdürmeye devam ediyor. Yaşadığı baskı hiç azımsanamayacak boyutlarda olan İsrail Komünist Partisi’nin Filistin sorununa ilişkin bakışı ise iki devletli çözümden yana. Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti kurulmasını savunan İsrail Komünist Partisi, aynı zamanda İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilerek, 1967 öncesi sınırlara dönmesi gerektiğini savunuyor. Laiklik başlığında da ısrarcı olan İsrailli Komünist Partisi, vatandaşlığın Musevilik üzerinden tanımlanmasına karşı çıkarak, İsrail Devleti’nin dini kimliğinden arındırılması savunuyor. Yalnızca Musevi gericiliğine değil, İslamcı örgütlere de şiddetle karşı çıkan İsrail Komünist Partisi, Hamas’ın Filistin davasını İslamcı bir çizgiye çekmesine ve sivilleri hedef alan saldırılarına karşı duruyor.

İsrail Komünist Partisi’nin “içeride” en çok başını ağrıtan mesele ise Siyonist İsrail yönetiminin saldırgan ve militarist tutumuna karşı geliştirdiği direnç. Zira 2009’da MAKİ’nin merkezinde durduğu Barış ve Eşitlik için Demokratik Cephe’nin (Hadaş) İsrail Parlamentosu Knesset’teki başkanı ve İsrail Komünist Partisi üyesi Muhammed Barakeh hakkında açılan dava bunun en somut örneklerinden bir tanesi. Barakeh’in savaş karşıtı bir göstericinin İsrail polisi tarafından dövülmesine engel olmak gibi “suçlar”la itham edildiği gerçeği bile tek başına, bu baskının boyutlarını gözler önüne sermeye yetiyor.

Komünistler İsrail’in katliam politikasının karşısında

İsrail Komünist Partisi, tüm baskılara rağmen, İsrail’in işgali tutumunu ve saldırganlığına karşı her alanda mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Sanıyoruz geçtiğimiz aylarda Gazze ve Şam’a yapılan saldırıya ilişkin, Hadaş (Demokratik Görüş ve Eşitlik Partisi) ile birlikte yaptıkları ortak açıklama, partinin çizgisini net bir biçimde ortaya koyuyor. 13 Kasım 2019 tarihli açıklamaya göz gezdirecek olursak;

“İsrail Komünist Partisi ve Hadaş, İsrail’in Filistin halkına karşı uzun dönemdir işlediği suçların devamı niteliğindeki suç teşkil eden saldırılarının amacının, Filistin halkını yok etme pahasına tasarlanan haince planları yürütmek adına bölgeyi tehlikeli, kapsamlı bir askeri gerilime sürüklemek olduğunu beyan ediyor.

İsrail Komünist Partisi ve Hadaş; savaş, saldırı ve katliam politikasının, hükümetiyle birlikte bu saldırılarının tüm sorumluluğunu taşıyan Netanyahu’yu kendi siyasi ve cezai krizinden ve seçim yenilgisinden kurtaramayacağının altını çiziyor.

Buna ek olarak, İsrail Komünist Partisi ve Hadaş, başta başkanı Benny Gantz olan ve bu suçları onaylayan ve devam ettirmekle tehdit eden Kahol Lavan’ın bloğu olmak üzere, İsrailli siyasi partileri tarafından bu saldırı hamlelerine verilen desteği kınamaktadır.

Bu suç teşkil eden İsrail saldırılarını kınıyor ve bu saldırıların geniş çaplı savaşa dönüşmeden bir an önce durdurulması çağrısı yapıyoruz. Bu saldırıya tek gerçek alternatif, işgali ve yarattığı sorunları sona erdirmek ve iki ülke arasında barışın sağlanmasına dek Filistin halkına meşru ulusal haklarını tanımaktır.”

SONUÇ YERİNE

İsrail Komünist Partisi’nin mücadelesi bugün emperyalizmin her geçen gün artan baskısı düşünüldüğünde, Filistin sorunun çözümü için ayrı bir önem taşıyor. Ne Musevi fanatiklerin ne de siyasal İslamcıların bu yaraya zerrece merhem olmayacağından hareketle, sol duyunun bölgede yeniden ipleri almasının zamanı geldi de, geçiyor bile.