Kapitalizm Salgını ve Gençlik

Kapitalizm Salgını ve Gençlik

12-04-2020 09:30

Korona virüs salgınıyla birlikte işten çıkarmalardan, ücretsiz izinlerden nasibini alanlar içinde gençliğin büyük bir kısmının yer aldığını belirtmemiz gerekir. Eğitim gören gençlerin çoğu da gündelik kafe-bar, anketörlük işlerinde çalıştığı için ve bu çalışma alanları salgının yaygınlaşmasının önüne geçmek amacıyla kapatıldığından, işsiz kalmış durumda.

Seyhun Sarıtaş

Korona virüs salgınının tüm dünyayı ve tüm toplumsal dinamikleri etkilediğinin bu gün hepimiz farkındayız. Virüsün yayılımı giderek artmakta ve insanlığı tehdit etmektedir. Tehdide maruz kalan insan dediğimiz canlıyı ise toplumdan, ideolojiden, siyasadan ayrı bir şekilde ele almak mümkün değil. Yani günümüzde bireyin algısı da toplumun ve kurumların örgütlenme yapısı da egemen olan düşünce çerçevesinde şekillenmekte…

Virüsün oluşturduğu tehdidin hedefi ise toplum ve kurumları oluyor. Bu çerçevede, salgın etkisinin çokluğunun kapitalizme özgü olduğunun altını çizmemiz gerekir. Çünkü virüsten etkilenenler, yaşanan sorunlar ve çözümler sistem içerisinde var olan şeylerdir.

Virüsün yaşamımızda yarattığı sorunların ise sadece virüsten kaynaklanmadığını, kapitalizme içkin toplumsal sorunların virüs etkisiyle pik yaptığını; pusulamızın konusu dolayısıyla, virüsün gençliğe etkileriyle birlikte açıklamaya çalışalım.

Kapitalizm Geleceksizliğe Mahkûm!

Öncelikle Türkiye’de gençliğin en mustarip olduğu başlıklar geleceksizlik ve işsizliktir. Komiktir ki gençliğin bir toplumun geleceği olduğu herkesin hemfikir olduğu bir konudur fakat gençliğin geleceği sorunu orta yerde durmaktadır. Bu sorunun yaratıcısı ise kapitalist-emperyalist sistemin çıkarlarına paralel olarak ülkemizdeki sosyal haklara dair politikaları yürüten “sermaye” iktidarıdır.

Ülkemizde yıllarca üniversite okuyup, mezun olunca işsiz kalan ve okudukları alanın dışında çalışan insan sayısı giderek artmaktadır. Bunun yanında geleceğe yönelik planlı bir ekonomi ve eğitim sistemi olmadığından üniversite ve üniversite mezunu sayısı giderek artmaktadır. Yani bu demektir ki; işsizlik ve genç işsizlik düzenli bir biçimde artacak. Gençlik sömürüye, geleceksizliğe ve işsizliğe mahkûm edilecek… Sermaye iktidarı AKP ise yıllardır yaptığı gibi buna ön ayak olmaya -özel üniversite sayılarını arttırarak, zorunlu staj uygulamaları getirerek, burs değil kredi alın diyerek, her sene üniversite ve bir dizi giriş sınavına zamlar uygulayarak- devam edecek. Öğrencilere müşteri, eğitime piyasa gözüyle bakıldığı sürece de bu sorunlar devam edecektir. Sermayenin bu sorunlara çözümü ise -son seçimlerde- “kanka siyaseti”, millet bahçelerinde bedava çay, kek ve internet olmuştu hatırlayacak olursanız.

Kapitalist-emperyalist sistemin çıkarlarına paralel hareket edildiği sürece, yani iktidarın sermayenin elinde olduğu sürece bu sorunların ortadan kalkması mümkün değildir.

Kapitalizmin Salgınında Yazgımız

Salgının etkisiyle insanların gündelik yaşamları tamamen değişti. Sermaye ise bu sürece, emekçileri işten çıkararak ve ücretsiz izin vererek cevap verdi. Virüsün yaygınlaşmasının önüne geçmek için Sağlık Bakanı #EVDEKAL çağrıları yapmakta ve yapmaya devam ediyor. Ama emekçiler işlerine gitmeye devam ediyor, gitmek zorunda. Bu politikanın kendisi aynı zamanda çalışanların virüsten enfekte olma olasılığını arttırıyor, çalışanlar adeta ölüme terk ediliyor. Salgın öncesi ise aslında bundan çok farklı değildi. Kapitalizm zaten insanları ölüme sürüklüyordu ama bunu sinsice, adeta kanser gibi yapıyordu. Bununla birlikte gençliğe de farklı bir hayat sunulmuyor.

Victor Hugo’nun Bir İdam Mahkûmunun Son Günü romanında geçen bir cümleye ekleme yapalım: “İnsanların(Emekçilerin) hepsi tarihi belli olmayan ertelemelerle (kapitalizm tarafından) idama mahkûmdur.”

Şunu demek istiyoruz; salgın öncesi insanlar iş cinayetlerine mahkûm ediliyordu, kapitalizmin yarattığı sorunlar(gelir dağılımının bozukluğu, psikolojik çöküntü, eşitsizlik, yolsuzluk, adaletsizlik) yüzünden çocuklarına siyanür içiriyor, çocuğuna pantolon alamadığı için intihar ediyor, geçim sıkıntısından kendini yakıyordu. Tüm bunlar gençlikte de vardı; atanamadığı için intihar eden öğretmenler, eğitimine devam edebilmek adına inşaatta veya herhangi bir çalışma alanında çalışırken bir iş kazasında yaşamanı yitiren, düzenin yarattığı psikolojik baskıyla, yemekhane kartımda para kalmadı diye mesaj atan sonra intihar eden öğrenciler… Bu ölümlerin hepsi kapitalist sistemin sinsice idam ettiği mahkûmlardı.

Korona virüs salgınıyla birlikte işten çıkarmalardan, ücretsiz izinlerden nasibini alanlar içinde gençliğin büyük bir kısmının yer aldığını belirtmemiz gerekir. Eğitim gören gençlerin çoğu da gündelik kafe-bar, anketörlük işlerinde çalıştığı için ve bu çalışma alanları salgının yaygınlaşmasının önüne geçmek amacıyla kapatıldığından, işsiz kalmış durumda. Şuana kadar ise işsiz kalan gençlerin kirasını, faturasını ödemesi ve geçimini sağlaması için hiçbir adım atılmadı. Üniversite öğrencilerine verilen burs-kredi ise ortalama bir kira ödemeye bile yetmemekte…

Yurtlarda kalanlar ise yurtların karantina bölgesi ilan edilmesi ile eşyalarını bile toparlayamadan yurtlarından apar topar kovulmuş durumda…

Okulların kapanmasıyla tüm eğitim kurumları uzaktan eğitime geçmiş durumda. Burada ise sınavların nasıl olacağı konusunda bir belirsizlik havası hâkim. Aynı zamanda gerekli eğitim materyalleri(bilgisayar, internet) sağlamak konusunda çoğu öğrenci sorun yaşamakta…

20 yaş altına sokağa çıkma yasağı gelmesiyle birlikte, 20 yaş altında olanların kafasında tek bir soru vardı işe nasıl gideceğim. Akıllarına bile gelmemiş olsa gerek ki birkaç gün sonra açıklama yapıp “20 yaş altı çalışanlar hariç” dediler.

Özel Okul Ve Yurtlar Rezaleti

Salgın döneminde emekçi sınıf ve gençler geçim sıkıntısına mahkûm edilirken, özel okul ve yurtlar ABD’nin insanlık dışı sigorta şirketlerini aratmıyor.

Okullar kapanıyor, online eğitime geçiliyor. Yurtlar boşalıyor…  Emekçi çocukları günlük 39,24TL ile nasıl geçineceğinin matematiğini yaparken özel okul ve yurtlar paralarının peşini bırakmıyor, ödemeleri almakta diretiyorlar.

Kapitalizmin mantığı tam olarak budur. Yıllarca özelleştirmelerin önünü açtılar, buldukları her binaya özel üniversite yaptılar. Gençliğe yolunacak kaz gözüyle baktılar. Bunlar yetmezmiş gibi salgın döneminde bile yolmaya devam ediyorlar.

Sisteminiz Sınıfta Kaldı!

Yaşanan sorunlara baktığımızda kapitalizmin mantığı, kurumları ve örgütlenme yapısının sınıfta kaldığı aşikârdır.

Emekçilere #EVDEKAL, sosyal mesafeye dikkat et, asgari ücretin yarısını al sesini çıkarma, al sana kolonya ve maske yanında da bonus olarak seçim mektubu diyenlerin ilk yaptığı şey sermayeye kurtarma paketi oldu. Gençliğin, AKP iktidarı boyunca sergilediği mücadele pratiğine ve bugün yaşadığımız salgının yarattığı tabloya dayanarak var olan ve oluşmakta olan sorunlara karşı sadece AKP karşıtı değil, kapitalizm karşıtı bir mücadele olmazsa olmazdır.

Sovyet sağlık sistemi uyguladığı politikalar gerekçesiyle her zaman olası salgın süreçlerine göz önünde bulunduran politikalar izlemiştir. Sosyalizmin geçmişte ve şuanda sergilediği sağlık alanındaki pratik ise takdire şayan bir biçimde tüm dünya ülkelerine ders olmaktadır.

Kapitalizmin sınav sonuçları ortada, kapitalizm sınıfta kalmıştır. Bu sebeple gençliğin geleceği sosyalizm mücadelesinde var olmalıdır.

Kapitalizmin Sosyal Haklar Yalanı

Kapitalizmin sergilediği sosyal politikalar(eğitim, sağlık üzerine yapılan kamu harcamaları) ise sermaye ile emeğin arasına devletin girmesiyle oluşan bir mekanizmadır. Sermaye ile emek arasındaki çatışmanın şiddetini azaltmak için yapılır bu politikalar. Bu politikalar başta emekçilerden, gençlerden yana gözükür ama sermaye açısından pek öyle değildir.

Öncelikle devletin sosyal harcamalara ayırdığı payın finansmanı yurttaşların vergilerinden ve ücretlerinde ki kesintilerden sağlanır. Ve bu harcamalar toplumun sosyal ihtiyaçlarında (eğitim, sağlık, ulaşım) kullanılır. Dediğim gibi başka emekçilerden yana gözükse de bu pay doğrudan sağlık sektörü için alet-ilaç üreten şirketlerine aktarılır. Ve buradaki en altı çizilmesi gereken nokta şudur; Kapitalizmde sosyal hakların amacı, emeğin yeniden üretilebilmesi ve niteliğini arttırılmasıdır. Yeniden üretilsin, niteliği artsın ki sermaye kârlarına kâr katmaya devam edebilsin.

Gençlik bu sosyal politikalarla kandırılamaz. Devlet üniversitesi yemekhanelerindeki düşük fiyatlar bile gençliğin verdiği mücadelelerin ürünüdür. Şuan sağlanan tüm sosyal haklar gibi.

Sonuç

En başa dönecek olursak, Korona virüs salgını bu sisteme özgüdür. Sağlık ve sağlık kurumları, devlet yapılanması, egemen düşüncenin çıkarlarına göre şekillendiğine göre korona salgınına hazırlıksız yakalanmak, radikal önlemleri alamamak, sermayenin çıkarı adına paketler açıklamak kapitalizme özgüdür.

Gençliğin ve diğer toplumsal dinamiklerin ise bu süreçten çıkarması gereken en önemli sonuç şu olsa gerek: Salgından korunmak için temizlendiğimiz gibi kapitalizmden de temizlenmeliyiz. Ama kapitalizm mikrobundan su ve sabunla değil bütünlüklü bir mücadele ile temizlenilir.