"Psikoloji açık öğretim olamaz"

"Üniversitelere yıllardır bilimsellikten uzak eğitim dayatılmaya çalışılıyor. Açık öğretimle eğitim verilecek psikoloji bölümü konusunun da birçok nedeni olabilir. Eğitimin niteliğini değil cep doldurmayı düşünen zihniyet için açık öğretimdeki harç paraları kusursuz bir gelir kapısıdır. İkinci bir şey, bölümü itibarsızlaştırıp alelade bir duruma getirip kendilerince bilimselliğinden sıyıranlara kapı aralanıyor."

HABER MERKEZİ

İstanbul Üniversitesi, örgün öğretim bölümlerinden birisi olan Psikoloji bölümünü açık öğretim fakültesinde de açmaya hazırlanıyor. Bilimsel eğitim noktasında soru işaretlerine yol açan bu girişim, öğrenciler tarafından tepkiyle karşılandı.

Psikoloji bölümünün açık öğretim fakültesinin açılması gündemini, İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümü öğrencisi H.G. ile konuştuk.

İstanbul Üniversitesi’nde psikoloji okuyan bir öğrenci olarak, psikoloji bölümünün açık öğretime açılması gündemiyle karşı karşıyasınız. Bu duruma dair neler düşünüyorsunuz?

Merhabalar, İstanbul Üniversitesi ve diğer tüm üniversitelerde psikoloji okuyan arkadaşlarımla ortak bir düşüncemiz var: Psikoloji açık öğretim olamaz! Bildiğiniz üzere psikoloji bölümünden mezun olunca gerekli alanlarda çalışabilmek için yüksek lisans programına girmeniz gerekiyor. Sistem bile lisans programını yeterli görmezken açık öğretimde bu bölümün açılmasıyla uygulamalı dersler göremeyecek öğrencilerin yeterli ve nitelikli olamayacağı göz önünde. Mevcut psikoloji lisans programları gün geçtikçe bilimsellikten uzaklaşıp, niteliksiz hale getirilirken açık öğretimle birlikte bölümü daha da itibarsızlaştırılmaya çalışıyorlar. Psikoloji gün geçtikçe geleceksizliği artan bir bölümdür. Birçok işsiz psikolog vardır. Açık öğretimle de bu eğitim verilirken ve birçok daha da niteliksiz psikolog yetiştirirken kadro açılacak mı? Hayır. İmkanlar iyileştirilecek mi? Hayır. Geleceksizlik kaygısı yaşayan birçok arkadaşımız bu gündemle birlikte daha da kaygılanıp üniversite sınavında başarı göstermek için lise sıralarında göstermiş olduğu başarıyı bir kenara atmayı, iki üç belki de dört senedir bu bölümü okurken, verdiği emeği bir kenara atıp bu kaygı nedeniyle okulu bırakmayı düşünmeye başladı.

Eğitimin niteliksiz ve bilimsel olmayışından söz ettiniz, psikoloji bölümünde bilimsel eğitimin önemini biraz açar mısınız?

Psikoloji bireyin zihinsel ve davranışsal süreçlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bundandır ki bilimsel eğitimden uzaklaşmış bir psikoloji eğitimi toplumda büyük zedelenmelere yol açar. Zihin sağlığının mühim bir mesele olması ve yabana atılmaması gerektiğini, manevi danışmanlara, yaşam koçlarına, kişisel gelişimcilere ve lisans eğitimini psikoloji alanında yapmamış kişilere asla bırakmamız gerektiğini hep beraber kavramamız lazım. Toplum bireyi birey de toplumu etkiliyorken bireyin zihinsel süreçleri ve zihin sağlığı da hepimizi etkiliyor. Manevi danışmanlık adı altında din üzerinden sözüm ona telkinde bulunan insanları kamu kuruluşlarına psikolog niyetiyle yerleştirirken unuttukları bir mesele vardır. Bilim ve metafizik birbirinden ayrı başlıklardır. Peki, bu çarpıklığa ne sebebiyet veriyor? Yıllardır psikologların sesini duymayan yetili insanlar. Psikologlar yıllardır, daha tüm bu saçmalıklar çıkmadan önce, meslek yasası talebinde bulundurlar. Fakat yetkililer, her zaman olduğu gibi duymak istemediler.

Meslek yasasının olmaması psikologlar açısından ne gibi bir sorun oluşturuyor?

Meslek yasası hakkında çok daha uzun konuşulup tartışılması gerekir fakat kısaca değinecek olursam meslek yasasının olmamasıyla psikoloji istismara açık bir hale geldi ve gelmeye devam ediyor. Alanda kendini psikolog olarak tanıtanlar bir denetlenme olmaksızın, meslek yasası olmaması açığından dolayı çalışabiliyor. Bunlar bahsettiğim manevi danışmanlar, yaşam koçları, kişisel gelişimciler ve lisans eğitimini psikoloji alanında yapmamış kişiler… Meslek yasası hep talep edilen bir şeydi. Olmadığı için de gün geçtikçe cüretkar insanlar kendini gösteriyor. Meslek yasası bir sınır, bir koşul çizer. Alakasız bir bölümden mezun olup Psikoloji alanında yüksek lisans yapan veya sertifikalı programlara katılıp, birkaç kitap okuyan herkes şu anda kendini psikolog ilan edebilir. Analiz yapmanın ne olduğunu bilmedikleri için kendisini iyi analiz yapan, iyi dert dinleyen insan olarak görüp, ismini bir şekilde uydurup bu alanda çalışabilirler. Alanda işsiz birçok psikolog varken bilimsellikten uzak insanların alanı doldurmaya çalışması bir tarafa bu bilinçsizlik toplumun akıl sağlığını riske atmak demektir. Meslek yasası unvan kullanımına bir koşul getirir, meslek yasası psikologların çalışma koşulunu inceler, meslek yasası hangi psikologun gerçekten psikolog olduğunu ve belirler bunu denetler. Nasıl eline her steteskop alan doktor olamazsa, nasıl anayasayı okumuş her insan avukat olamazsa, sözüm ona dert dinleyen her insan – ki bu tanım çok komiktir- psikolog olamaz, Freud okumuş her insan psikolog olamaz.

Size göre psikoloji bölümünün açık öğretime de geçmesi ile üniversitelerde bilimsellik dışı eğitim verilmesi arasında bir bağlantı var mıdır?

Kesinlikle bir bağ vardır. Üniversitelere yıllardır bilimsellikten uzak eğitim dayatılmaya çalışılıyor. Açık öğretimle eğitim verilecek psikoloji bölümü konusunun da birçok nedeni olabilir. Eğitimin niteliğini değil cep doldurmayı düşünen zihniyet için açık öğretimdeki harç paraları kusursuz bir gelir kapısıdır. İkinci bir şey, bölümü itibarsızlaştırıp alelade bir duruma getirip kendilerince bilimselliğinden sıyıranlara kapı aralanıyor. Yeni sistemle birlikte manevi danışmanlık gibi dinsel yaklaşımlarla insanı anlamaya çalışanlara, hiçbir eğitimi olmaksızın kurduğu iki motive edici cümlelerle binlerce lira parayı ceplerine dolduracak olan kişisel gelişimcilere, motivasyon odaklı danışanlara ışık tutacaklardır ve onlar da kendilerine uzun uzun isim bulmaktansa psikolog diye geçip gideceklerdir. Zaten hali hazırda bilimsellikten uzak bir psikoloji eğitimi var. Örneğin bir üniversitemizde psikoloji bölümü sınıf gruplarında ‘hiçbir psikoloğun veremediği huzuru kelime-i şehadet veriyor’ minvalinde paylaşımlar, propagandalar yapılmaktaydı ve bunlar gayet ilgili hocaların gözleri önünde olmaktaydı. Bilimsellikten uzak bir bilim düşünülebilir mi? Bu nasıl bir tezatlıktır?

Son olarak psikoloji öğrencilerine, akademisyenlere bir çağrınız var mıdır?

Yapacağım en büyük çağrı sıkı sıkıya alanlarına tutunmaları ve mücadele etmeleridir. Herkese psikolojinin, toplumun zihin sağlığının öneminden bahsedip alanlarını korumaları gerektiğidir. Bu mücadele açık öğretim mevzusunun ortadan kalkmasıyla bitmeyecek bir mücadeledir. Çünkü, önceden söyledim yine söylüyorum, bilimsellikten uzak bir psikoloji eğitimi var. Bu topluma büyük yaralar açıyor ve daha da büyüklerini açacaktır. Tüm psikologların ve psikolog adaylarının diretmesi gereken mevzu bilimsel eğitim ve meslek yasasıdır. Biz göstermeliyiz ki yıldırmaya çalıştıkları bizler yılmayacağız, yılmamalıyız. Yıllardır melek yasası isteyen bizlerin talepleri kulak arkası edilmiştir, duymamazlıktan gelinmiştir. Sağlık yabana atılamaz, herkese teslim edilemez. Olası bir yanlış, kişinin hayatına mal olabilir. Toplumu zedeleyebilir. Bizlere düşen görev sesimizi daha fazla duyurmaktır.