Prof. Adıyaman: Türkiye’de hiçbir şey kamuoyu ile açık açık paylaşılmıyor

Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman "Dünyada sadece Türkiye’de hiçbir şey kamuoyu ile açık açık paylaşılmıyor, ‘toplumun morali bozulmasın’ der gibi saklanıyor. Oysa topluma gerçek bilgi verilmeli. Gerekirse moralimiz bozulsun. Ancak o şekilde tedbir alır ve idareye destek olabiliriz." yorumunda bulundu.

Prof. Adıyaman: Türkiye’de hiçbir şey kamuoyu ile açık açık paylaşılmıyor

Sözcü’den Eser Akgül’ün haberine göre, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, maske takmanın önemini belirterek, pandemi yönetiminin maske takma zorunluluğu getirmekten ibaret olmadığını vurguladı.

“İstanbul, Ankara ve İzmir’de maske takma zorunluluğu getirilmedi. Neden getirilmedi bilmiyoruz. Bununla ilgili bir fikrimiz yok. Ama ‘neden listedeki o illere zorunluluk getirildi?’ onu da bilmiyoruz. Hangi kriterlere göre bu kararlar alındı?” şeklinde konuşan Adıyaman, şunları söyledi:

“Pandemi sürecinde idareciler şeffaf olmalı; ‘hangi illerde ne kadar hasta var?’ açıklanmalı. Açıklamada sadece ‘bazı bölgeler’ ifadesi kullanılıyor. O bölgeler neresi? Bilmece mi çözeceğiz? Bir idarecinin inandırıcı olması için verilen bilgiler konusunda şeffaf olması gerekiyor, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi açık bir şekilde verileri paylaşılması gerekiyor.”

“Örneğin Ankara’da Kovid-19’un kümelenmeler şeklinde görüldüğünü biliyoruz . Ama nerelerde, ne kadar hasta var, yaşları, cinsiyetleri ne? Bilmiyoruz. Dolayısıyla net bir şey söyleyemiyoruz. Dünyada sadece Türkiye’de hiçbir şey kamuoyu ile açık açık paylaşılmıyor, ‘toplumun morali bozulmasın’ der gibi saklanıyor. Oysa topluma gerçek bilgi verilmeli. Gerekirse moralimiz bozulsun. Ancak o şekilde tedbir alır ve idareye destek olabiliriz.”

“TTB olarak ‘yeni normal’ yerine ‘yeni açılma’ demeyi tercih ediyoruz. Çünkü insanlar ‘yeni normal’ dediklerinde yanlış anlıyorlar ve eskisi gibi davranmaya başlıyorlar.

Biz TTB olarak Mayıs ve Haziran aylarında açıklamalar yaptık. ‘Yeni açılma’nın Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği gibi epidemiyolojiden faydalanarak, kademeli bir şekilde olması gerekiyor. Bugün vakalar arttı. Biz bugünleri daha önceden öngörmüştük ve üzgünüz ama yanılmadık.”

“Diğer bir önemli nokta da şu ki; salgınla mücadele maske takma zorunluluğu getirilmesine indirgenmemeli. Maske takmak tek başına yeterli değil. Bunun yanında en az 2 metre olacak şekilde sosyal mesafe de koymak gerekiyor. Ama bu koşulları bütün sosyal alanlarda ortadan kaldırırsanız işe yaramaz.

Pandemi mücadelesinin iki boyutu var; biri bireysel diğeri de idari önlemler. Ancak bunlar ayrı olursa önlem almanın hiçbir anlamı yok. İkisi kombine olmalı, bir arada alınmalı. Bireysel olarak maske, mesafe ve kişisel hijyen önlemi alsak da idari önlemler buna uygun koşulları yaratmazsa hiçbir anlamı yok.”

“Yeni açılma kurallarını koyduysanız denetleyeceksiniz. Bu kötü salgın yönetiminin suçunu topluma atamazsınız. Salgın arttığında ‘maske takmadığınız için’ arttı diyorsunuz ama siz sokağa çıkma yasağında bile 1,5 milyon işçiyi fabrikalara, madenlere, inşaatlara gönderdiniz.”

“Bu hastalık tekrar pik yapmaya başladı. Bakın dalga demiyorum, pik diyorum. DSÖ de bunu öngörüyordu zaten; ‘eğer hızlı bir yeni açılma olursa 2.-3. pikler çıkabilir’ deniliyordu zaten. Koronavirüs salgını muhtemelen 2023 yılına kadar devam edecek. Yani aslında biz normali değil, yeni normali de göremeyeceğiz hiçbir zaman.”