Plasebo etkisi

Anımsayın, Covid-19 pandemisi öncesinde televizyonlarda boy gösteren çok sayıda kişi vardı. “Şu besin şu hastalığa iyi gelir, doğal bilmem ne kremi şöyle bir sorunu çözer” vs. derlerdi. Pandemiyle birlikte gündem değişti, gözden düştüler ama eminim günün birinde yine ortalıklarda görünmeye başlayacaklar çünkü toplumsal krizlerde şarlatanlara gereksinim artar.

Ortaçağ Hristiyan dünyasında zenginler farklılıklarını cenaze törenlerinde de göstermek için bir keşiş grubunu getirir ve onlara ilahiler okuturmuş. Bu ilahilerden bir tanesi “efendimizi memnun edeceğim” diye bitermiş. İşte bu sözden dolayı cenazeye katılan keşişlere “memnun edeceğim” anlamına gelen plasebo denilirmiş.

Günümüzde plasebo etkisi, aslında etkisiz bir ilacın telkine dayalı olarak etki ortaya çıkarması, memnun etmesi olarak tanımlanıyor. Yani plasebonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü olmayıp, etkisi bütünüyle hastanın kendisine verilen ilacın işe yarayacak olduğunu düşünmesinden ya da o anda hesaba katılmayan başka bir nedenle olur. Ancak bu hiç de hafife alınabilecek bir durum değil çünkü değişik çalışmalarda plasebonun olumlu etkisi yüzde 15 ila 75 arasında bildirilmiş. Hiçbir etkisi olmayan bir “ilaç” hastaların en az yüzde 15’ini iyileştirmekte, hatta yüzde 75 gibi gerçek tedaviyle bile iyi sayılabilecek bir düzeye ulaşabilmektedir. Ortalama ise yüzde 30-35 düzeyinde plasebo etkisi olduğu, genelde kabul edilmektedir.

Çağdaş tıp yazınına ilk kez 1785 yılında George Motherby’nin hazırladığı bir tıp sözlüğüyle giren plasebo sözcüğü, Türkiye’de son 20 yıldır, bu isimle anılmasa da, bayağı gündemde. Anımsayın, Covid-19 pandemisi öncesinde televizyonlarda boy gösteren çok sayıda kişi vardı. “Şu besin şu hastalığa iyi gelir, doğal bilmem ne kremi şöyle bir sorunu çözer” vs. derlerdi. Pandemiyle birlikte gündem değişti, gözden düştüler ama eminim günün birinde yine ortalıklarda görünmeye başlayacaklar çünkü toplumsal krizlerde şarlatanlara gereksinim artar. Neyse, anlattıklarını uygulayanların bir kısmında (yaklaşık yüzde otuz) olumlu sonuç alınırdı. İşte bu plasebo etkisiydi. Aslında uygun ikna koşulları altında sadece önerilenler değil, hastalar ne alırlarsa alsınlar iyi gelecekti. Elbette hiçbir etki görülmeyen veya gerçek tedavi uygulanmadığı için kötüye giden yüzde yetmişlik kesim gizlenerek.

Plasebo öylesine etkindir ki kimi cerrahi girişimlerin bile plasebo etkisiyle hastalarda iyileşme sağladığı bilinmektedir. Gereksiz yapılan cerrahi girişimlerdeki hasta memnuniyetinin arkasında da bu yatar. Hele bir de hasta para ödediyse, iyi olma olasılığı yüksektir. Bu da piyasalaşmanın desteklediği plasebo etkisidir.

Çağdaş tıp, plasebonun bu etkisini değerlendirerek, herhangi bir ilacın veya yöntemin yararlı olduğunu söyleyebilmek için “istatistik olarak plasebodan daha etkili olma” kuralını getirmiştir. Gerçekten de, bu şekilde sınandığında bir çok molekülün veya yöntemin ancak plasebo kadar etkin olduğu görülmüştür. Çok iyi bir örneği ortopediden verebilirim. Benim asistanlığımdan beri diz kireçlenmesinde uygulanan “eklem temizliği” denilebilecek bir ameliyat tekniği vardı. Buna göre diz içindeki kireçler ve diğer zararlı dokular ameliyatla temizlenirdi. Hastalarda iyi sonuç verdiği gibi, bunu destekleyen çok sayıda makale ve bildiri de yayınlanmıştı. Öyle ki, bu ameliyat tekniği ders kitaplarında bile yer alıyordu. Ta ki 2002 yılına kadar, Bruce Moseley’in çalışması yayınlana dek. Moseley dizinde kireçlenmesi olan bir grup hastaya bu ameliyatı yaparken, diğer bir gruba ise sadece cilde aletlerin girebileceği kadar kesi yapıp bırakmıştı. Yani ameliyat yapmamıştı. Sonuç? İki grup arasında fark yoktu. Evet, bu tarihten sonra “eklem temizliği” ameliyatı literatürden kayboldu ama halâ özel sektörde bu ameliyatın yapıldığını biliyorum.

Pandemiyle birlikte plasebo kavramı yine gündeme geldi. Aşı çalışmalarında faz üçe gelindiğini okuyoruz. Yani laboratuvar ve hayvan çalışmaları (faz 0), insanlar üzerinde zarar vermediğini gösteren çalışmalar (faz 1) ve yine insanlar üzerinde doz ayarlama çalışmaları (faz 2) sonuçlanmış. Artık aşı plaseboya karşı deneniyor (faz 3). Bu aşama, eldeki maddenin bir işe yarayıp yaramadığını göstermek içindir ve genelde başarısızlığın da en fazla olduğu aşamadır. Elbette, kesinlikle aşı yapılanların bir kısmında olumlu sonuç alınacaktır; ancak bu olumlu sonucun plasebodan istatistik olarak anlamlı bir biçimde üstün olduğunun gösterilmesi gerekir.

Bilgi her aşamada kirleniyor; önceden yazayım dedim.