Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu: Önemli olan sınıf mücadelesini yükseltmek

Asıl önemli olan sınıf mücadelesini sarı sendikacılığa karşı, para babalarına karşı, onun iktidarlarına karşı yükseltmek.

Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu: Önemli olan sınıf mücadelesini yükseltmek

2021 bütçe görüşmeleri Meclis’te AKP ve MHP’nin oyları kabul edilmişken, gözler asgari ücret görüşmelerine döndü. Meclis’te grubu bulunan partiler 3000 ila 4000 yelpazesinde kimi rakamlar telaffuz ettiler asgari ücret için. Bu rakamların kuşkusuz ki emekçiler cephesinde bir anlamı yok. Emekçiler, pandeminin ve krizin faturasının kendilerine ödetilmek istendiğinin farkında.

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.517 TL, yoksulluk sınırı 8.198 TL, bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti tutar 3.074 TL olarak açıklanırken; elbette Meclis’teki partilerin veya iktidar ortaklarının emekçilere reva gördüğü asgari ücret tutarlarının gerçeklikle bağı hiçbir zaman kurulamayacak.

Manifesto, sözü emek örgütlerinin temsilcilerine bıraktı. DİSK Genel Sekteri Adnan Serdaroğlu, Sınıf Tavrı Yönetim Kurulu üyesi Kemal Parlak,  İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İyi-Sen) Genel Başkanı Ali Öztutan, Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ve Akademisyen Doç. Dr. Aziz Çelik asgari ücret tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerini Manifesto ile paylaştı.

DİSK Genel Sekteri Adnan Serdaroğlu‘nun Sınıf Tavrı Yönetim Kurulu üyesi Kemal Parlak‘ın değerlendirmelerini portalımıza taşımıştık. Bugün ise Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’nun görüşlerini yayımlıyoruz.

KÜÇÜKOSMANOĞLU: ASGARİ ÜCRET BİR SEFALET ÜCRETİ

Asgari ücret Türkiye’deki sınıflar mücadelesinden bağımsız değil. Türkiye’deki sınıflar mücadelesinin içinde bulunduğu durum asgari ücretin aslında ne kadar olacağını da belirliyor; birçok toplumsal ve sınıfsal olayda da olduğu gibi.

Asgari ücret o bakımdan sadece aralık ayında belirleniyor. Türkiye’deki yönetmelik yasalara göre oluşturulan komisyon tarafından.

Asgari ücret tartışmalarının sadece aralık ayında yapılıyor olması yani sadece Türkiye’deki işçi sınıfının içinde bulunduğu yoksulluğun açlığın sadece aralık ayı içinde bir asgari ücret komisyonun toplantısının başladığı süreç doğru değil.

Türkiye’deki asgari ücret bir sefalet ücreti. Avrupa ülkelerinde sadece Arnavutluk’ta asgari ücret buradakinden daha düşük durumda. Konfederasyonlarda bu konuda aslında Türkiye’deki sınıflar mücadelesinde sendikal mücadelenin etki ve etkisizliği Türkiye’deki sınıf hareketin de sarı sendikacılığın etkisiyle sonuçlar çünkü milli gelir dağılımının bu kadar adaletsiz olduğu şimdi 12 Eylül öncesi koşulları da biliyoruz. O koşullarda asgari ücretlinin almış olduğu ücret en düşük memur maaşı alan kişinin maaşından daha fazlaydı. Şu anda en düşük memur maaşının almış olduğu ücret çok daha fazla.

Farklı açılardan değerlendirebiliriz. Zaten milli gelirin, servetin paylaşımı Türkiye’de ortada. Asgari ücretin ne kadar düşük olduğu, sefalet ücreti durumunda olduğu ortada.

‘TÜRK-İŞ GELENEKSEL MİSYONUNU OYNUYOR’

O bakımdan buna karşı mücadele aslında asıl olarak Türkiye’deki sınıf mücadelesinin sarı sendikacılığa karşı. Çünkü Türkiye’de sınıf mücadelesi sarı sendikacılığın etkisi ve egemenliği altında. Bu durum kırılmadığı sürece ne yazık ki sefalet ücretini insanca yaşam ücretine çekmek gerçekçi olamıyor.

O bakımdan buradan sınıf mücadelesini geliştirmek, sarı sendikacılığa karşı bir mücadeleye dönüştürmek gerekiyor.
Çünkü Türk-İş komisyonda temsil ediliyor Türk-İş geleneksel misyonunu oynuyor. Tamamen orta oyunu oynanıyor. Aslında bizim orta oyunun bir parçası haline gelmememiz lazım sarı sendikacılığa karşı.

Bu bakımdan bu süreçte asgari ücretin bir insanca yaşam ücreti olması bunun bir sefalet ücreti olmaması mücadelesini sadece aralık ayıyla sınırlandırmak, gündeme getiriyor olmak, bir takım bilimsel araştırmalar yayımlamak, tek başına bir anlam ifade etmiyor.

Sorun, bu mücadeleyi nasıl değiştireceğimiz; olayları yorumlamak değil. Asıl olan bu durumun nasıl değiştirileceğinin mücadelesini vermek.

Birileri vicdan rahatlatıyor. Bilimsel birtakım araştırmalarla asgari ücret gerçeğini ortaya koyduğunu zannediyor. Gerçeklik ortada, gerçeklik sefalet ücreti. Dünyanın en adaletsiz gelir ve servet paylaşımının olduğu ülkedeyiz.
Buna karşı mücadele verilmesi gereken işçi sınıfının mücadelesi sarı sendikacılığın egemenliği altında. Sarı sendikacılığa karşı da yeterince mücadele verilmiyor.

Bizim sendikanın beraber yürüttüğümüz binlerce işçinin mücadelesi var. Kimisi bazı sendikalara üye.

Örneğin, Real marketlerde Teez-Kop İş sendikasının üyeleri ortada bırakıldı. Sosyal-İş, Metro işveren sorumlu değil diye açıklama yaptı, bunlar sarı sendikacıdır. Sosyal İş sendikasına üye işçiler ortada bırakıldı.

Uzel Makine’de aylardan bu yana çadırda direniş devam ediyor, mücadele devam ediyor. Tazminatlarını alamadılar bunun bir sorumlusu Türk Metal Sendikası.

Soma’da Ermenek’te Atlas Jet’te diğer birçok yerde mücadele sürüyor.

MakroMarketler de çalışan işçi sayısı 6500. Önemli sayıda arkadaşların tazminatlarını mücadeleyle aldık. Ama tüm bu mücadelelere karşı da işçilerin yasal tazminat hakları için mücadele eden bu direnişler karşısında konfederasyonlar sessiz, üç maymunu oynuyorlar.

Bazı sendikalar bu sürecin bir parçası. Böyle bir sendikal hareketten böyle bir mücadeleden bahsediyoruz; yani sendikal hareketinde aslında bu süreçte bir özeleştiri yapması lazım. Çünkü durum ortada. O bakımdan sadece asgari ücret gerçekliğini ortaya koymak çok anlamlı değil. Buna karşı nasıl mücadele verilecek buna karşı sınıf mücadelesi nasıl yükseltilecek, bu mücadele nasıl bir insanca yaşam seviyesine çekilecek?

Türk-İş yayımlıyor yoksulluk sınırı diye 7 bin – 8bin 200 lira diye rakam açıklıyor 4 kişilik bir aile için. Açlık sınırı da 2500 küsür açıklanıyor. Tam rakam belli değil. DİSK’in açıkladığı rakam ortada. Diğerleri ortada. Bu bakımdan biz de geçen yıl 3600 diye açıkladık; çünkü asgari olması gereken rakam.

Şimdi 4500 lira net olsun sefalet ücreti olmasın diye açıklayan ve sendikal hareket içerisinde en fazla rakam olarak bunun ifadesini kullanan sendikayız. Geçtiğimiz günlerde Oda Kule’nin orada kitlesel eylem yaptık. Önümüzdeki hafaiçinde de Eskişehir ve Konya’da alanlarda ve işyerlerinde eylemler yapacağız.

Burada asıl önemli olan sınıf mücadelesini sarı sendikacılığa karşı, para babalarına karşı, onun iktidarlarına karşı yükseltmek.