Muğla'da talan ihalesi:

Dünyaca ünlü sahil ve plajları bulunan Fethiye’deki bazı bölgelerin jeotermal aramalara açıldığı belirtiliyor.

Muğla'da talan ihalesi:

Muğla Fethiye’deki Kayaköy ve Ölüdeniz mahalleleri sınırlarında bulunan 2 bin 182 hektarlık alanın “sondaj yöntemi ile jeotermal kaynaklar arama faaliyeti” adı altında ihale edildiği ortaya çıktı.

Buna göre belirlenen alan içerisinde her biri en az 10.000 metrekare sahayı kapsayan 6 adet sondaj kuyu noktası belirlendi. Bunlardan 2 tanesi Ölüdeniz Lagünü, 1 tanesi Kayaköy Mahallesi Soğuksu Plajı Mevkii, 1 tanesi Delikliburun Gemiler Plajı Mevkii, 2 tanesi de Darboğaz Plajı kuzeyindeki Oyukbaşı Mevkii’nde bulunuyor.

Karar tepki gösteren Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, “Dağlar, göller, yaylalar bitti; sıra hassas koruma bölgelerine mi geldi?” diyerek TBMM Başkanlığına konu ile ilgili soru önergesi sundu.

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin açıklamasında “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca Muğla ili Fethiye ilçesi Kayaköy Mahallesi ve Ölüdeniz Mahallesi sınırlarında bulunan 2182 hektarlık alan sondaj yöntemi ile Jeotermal kaynaklar arama faaliyeti adı altında ihale edildi. ÇED yapım süreci de 30 Mart 2020 tarihinde başlatıldı. Belirlenen alan içerisinde her biri en az 10.000 metrekare sahayı kapsayan 6 adet sondaj kuyu noktası belirlenmiştir. Bunlardan 2 tanesi Ölüdeniz Lagünü, 1 tanesi Kayaköy Mahallesi Soğuksu Plajı Mevkii, 1 tanesi Delikliburun Gemiler Plajı Mevkii, 2 tanesi de Darboğaz Plajı kuzeyindeki Oyukbaşı Mevkii’nde bulunmakta ve bu yerler kesin korunacak hassas alan ve doğal Sit alanı içinde bulunmaktadır. Bu alanda jeotermal enerji tesisi kurulması, telafisi mümkün olmayan etkiler yaratacaktır” dedi.

“SONDAJ ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI”

Proje alanı olarak belirlenen ve Doğal Sit, Arkeolojik Sit ve Kentsel Sit Alanlarını içine alan Fethiye İlçesi, Kayaköy Mahallesi ve Ölüdeniz Mahallesi’nin Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit, tescil ve ilan edilmiş bölgeler olduğunu hatırlatan Girgin, “Sondaj kuyusu açılması planlanan noktaların tamamı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tespit ve tescil edilmiş hassas ekosistemlerdir. Bu tip yaşam alanlarının korunması konusunda taraf olduğumuz sözleşmeler Türkiye Cumhuriyeti Devletini sorumlu tutmuştur. Dolayısıyla korunan alanlarda arama faaliyetli sondaj yapılması, jeotermal turistik tesislerin kurulması, kuyulara ve tesislere ulaşım sağlayıcı araç yolları açılması, iletim hatlarının ve şebekelerin inşa edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Muğla, Halikarnas Balıkçısı’nın deyimi ile “Başka yerde ölüp nur içinde yatılacağına Muğla’da nur içinde yaşanır” dediği bir şehirdir. Yaylası’nda maden, antik kentlerinde Jeotermal aranacak yer değildir. Tam tersi iklimi ile, eşsiz doğası ile turizm ve tarih şehri olması ile el üstünde tutulması ve korunması gereken bir şehirdir.” dedi.

“İKTİDARIN GÖZÜ DOĞAYI DEĞİL RANTI GÖRÜYOR”

UNESCO tarafından Dünya Dostluk ve Barış Köyü ilan edilen Kayaköy’ün de kentsel ve arkeolojik sit alanları, doğal güzellikleri ve farklı kültürleri içeren dünyanın en gözde turistik yerlerinden biri olduğunu belirten CHP’li vekil “Nasıl oluyor da bu bölgede Jeotermal kaynaklar araması adı altında ihale yöntemi ile sondaj izni veriliyor? Bu; ülkeye düşmanlık değil de nedir? Siz evde kalın derken, antik kentlerin bulunduğu bölgelere zarar veren projelere izin vermek nasıl bir mantıktır? Bu bölge antik kentlerinden doğal güzelliklerine bütün değerleriyle hassas bir bütündür. Buna zarar verilmemelidir. ÇED yapım süreci acilen durdurulmalı ve Jeotermal kaynak arama faaliyetinden vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.

BAKAN KURUM’A SORULAR

Girgin, TBMM Başkanlığına Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından cevaplandırılmak üzere sunduğu soru önergesinde şu soruları yöneltti:

“l-) Fethiye gibi önemli ve çevre varlığı açısından hassas bir bölgede böyle bir ticari faaliyetin yapılmasına karar verilmesi öncesinde yerel yönetimden, meslek odaları ve bölgedeki demokratik kitle örgütlerine kadar bölge kamuoyundan herhangi bir görüş alınmış mıdır?

2-)Yatırımcı tarafından Bakanlığa verilen Proje Tanıtım Dosyasında, sondaj sahalarında oluşan yaklaşık 6000 m3 hafriyat atığının ve kesim yapılacak ağaç ve bitkilerin bölgedeki en yakın noktada depolanacağının belirtilmiştir. Harabiyet ve sondaj çalışmaları sırasında oluşacak gürültü insan varlığından izole olarak bölgede yaşayan hayvan türlerinin bu alanlardan ayrılmasına, yaşam alanlarının daralmasına yol açacak, yaşamlarının sürdürülebilirliğini de tehdit edecektir. Yapılacak çalışmalar, aynı zamanda faaliyet alanları içerisinde bulunan Akkula Deresi, Harnupluçukur Deresi ve Kuyuçukuru Deresinin de doğal yataklarına zarar verecek, sondaj sırasında çıkan sondaj çamurları, kimyasal içerikli yeraltı sularının, pasa atıklarının, sıvı veya katı atıklar çevre kirliliği ve tahribatı yaratacak, yüzeysel emilim ve bu dereler vasıtasıyla Akdeniz’e ulaşarak denizel alandaki ekosistemleri yok edecektir. Bu sorunların giderilmesi için ne gibi çalışmalar yapmaktasınız?

3-)Bakanlığa sunulan Proje Tanıtım Dosyası’nda, çalışma alanlarının içerisinde veya yakın çevresinde korunması gereken alanlar İçerisinde bulunmadığı, ülkemizin taraf olduğu uluslarası sözleşmeler uyarınca korunması gerekli alanlar içerisinde bulunmadığının belirtilmiş olması, alandaki flora ve fauna çeşitliliğinin Türkiye’nin her yerinde bol miktarda mevcut bulunduğundan bahisle nesillerinin tehlikeye girmesinin söz konusu olamayacağının belirtilmiş olması, yapılan araştırma ve proje çalışmaların yetersizliğini ve ciddiyetsizliğini ortaya koymaktadır. Bu ciddiyetsizlikle bu kadar hassas bir bölgede bir faaliyet yapılabileceğini düşünüyor musunuz?

4-)ÇED Yapım Sürecinin durdurulması ve projeden tamamen vazgeçilmesi için bir adım atacak mısınız?”