Kürt partileri arasında Suriye’de müzakere, Irak’ta gerilim 

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) içerisinde geçtiğimiz haftalarda sular ısındı. Bölgede iktidar olan Barzani yönetimi ile Irak - İran arasındaki Kandil dağında ve Irak merkezi yönetiminin kontrol ettiği bölgede yer alan Mahmur’da kampları olan PKK arasında gerilimli bir tablo devam ediyor. Gerilimin, Suriye’de emperyalistlerin rehberliğinde Kürt partileri arasında yürüyen müzakere süreci ile denk gelmesi tesadüf olmayabilir.

Kürt partileri arasında Suriye’de müzakere, Irak’ta gerilim 

Geçtiğimiz ay içerisinde IKBY’de ortaya çıkan tablo bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ittifakı ile yönetilen bölgesel yönetimde yaşananlar gelecekte yaşanacak bazı gelişmelerin de habercisi olabilir.

KDP’den Kandil’e müdahale

Bilindiği üzere PKK’nin üst yönetim kademesi ve merkezi ile gerilla kampları, Irak ile İran topraklarına yayılan Kandil dağında bulunuyor. Nisan ayı içerisinde Kandil’e giden yolların geçtiği bir düzlük olan Zînî Wertê adlı bir bölgeye 450 KDP peşmergesinin yerleştirilmesi PKK ile KDP arasındaki gerilimi yükseltti. Bu durumun TSK tarafından ilgili bölgenin  bombalanmasının hemen sonrasına denk gelmesi ise KDP ile Türkiye arasındaki ittifakın yenilendiği tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Normalde KYB tarafından kontrol edilen Zînî Wertê’ye KDP’nin yerleşmesine KYB’nin düşük perdede ses çıkartması bölgesel yönetimdeki ittifakın devam ettiğinin göstergesi olarak yorumlandı.

Konu ile ilgili PKK yöneticisi Duran Kalkan, “KDP imha planının parçası haline geliyor. Zini Werté’ye güç yığmak, PKK’yi imha amaçlıdır. Savaş gerekçesidir. PKK bunu kabul etmez, buna karşı savaşır, her şeyi göze alır. Oluşacak savaşın sorumlusu da imha planının parçası olan KDP olur” açıklamasında bulundu.

Bununla birlikte, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani gerilimin yükselmesinin devamında yaptığı basın toplantısında PKK’nin Irak’taki varlığının meşru olmadığını açıkladı ve şunları söyledi: “Biz Irak Kürdistanı’nın bütününde PKK’nin varlığını meşru bulmuyoruz. PKK, Kürdistan Bölgesi’ne sorun yaratmaktan uzak durmalı. Kesinlikle Kürdistan Bölgesi PKK’nin faaliyet alanı değildir, olmadı, olmamalı da. Biz Irak’ın bir parçasıyız ve Kürdistan Bölgesi de bu çerçevede hiçbir şekilde bir başka gücün komşularına sorun teşkil etmesini kabul etmeyecektir.”

“PKK’nin en büyük iyiliği, çekilmek olacaktır”

Barzani, “PKK’li yöneticiler Zînî Wertê meselesinde tehditkar açıklamalarda bulundu, siz bu konuda ne diyorsunuz?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Ben daha önce de Kürdistan Bölgesi’nin PKK’yle ilgili tutumunu açıklamıştım, PKK Kürdistan Bölgesi’nde meşruiyet sahibi değil ki, hangi gücün kalıp kalmayacağına karar versin. Ne meşruiyeti vardır, ne de Kürdistan’da kendilerine bu meşruiyet verilecek bir zemin vardır. PKK’nin bize yardım etmek istiyorsa yapacağı en büyük iyilik Kürdistan Bölgesi topraklarını terk etmek olacaktır. Kürdistan Bölgesi PKK’nin faaliyet alanı değildir. PKK’nin şu anda yaptığı asla Kürdistan Bölgesi’ne destek değildir, aksine sorun çıkarmaktır. Biz Kürdistan Bölgesi olarak tutumumuz belli ve bölgede istikrar faktörü olmak istiyoruz hem komşularımızla hem de kendi içimizde.”

Bir gazetecinin Zînî Wertê’nin bombalandığı gün TSK’ya ait SİHA’ların Mahmur Kampı’nı da bombaladığını hatırlatması üzerine konuyu değerlendiren Barzani, “Türkiye’nin saldırısı, PKK’nin güçlerini o bölgeye getirip yerleştirmesinin ardından gerçekleşti. Biz buranın boşaltılması gerektiği konusunda PKK’yi haberdar ettik. Boşaltılmazsa onları koruyamayacağımızı da belirttik” dedi.

“PKK meşru bir temele yerleşmiyor”

Barzani, “Türkiye’nin teknolojik imkanları PKK’nin bulunduğu bölgeleri ve hedefleri kolayca tespit edebilecek kapasitededir. Bunun için ne KDP, ne KYB ne de başka bir yerden bilgi almalarına gerek yok. Hangi egemenlikten bahsediyorlar. PKK, Kürdistan Bölgesi ve Irak’ın egemenliğine saygı duyuyor mu ki? Gelip konumlandığı yerlere meşru bir temelde mi yerleşiyor? Kesinlikle hayır, bunu yapmasının hiçbir meşru yanı yok. Bunu yaparlarsa sanırım Türkiye’nin de tepki göstermesini beklemek durumda kalacağız” diye konuştu.

Süreç nereye doğru?

Son bir aylık dönemde IKBY’de yaşananlar siyasi dinamikleri hızlandırdı. Yaşananları sadece KDP ile Türkiye arasındaki örtülü ittifakın sonuçları olarak görmek gerçeği tam olarak yansıtmayacaktır.

Meselenin arka planında emperyalizmi özelde ise ABD’yi görmek gerekmektedir. İranlı komutan Kasım Süleymani’nin öldürülmesi sonrasında Irak’a dönük sistematik müdahalesine devam eden ABD bölgedeki askeri gücünü de yeniden şekillendirmiş ve konumlandırmaya başlamıştır. Kuzey Irak’ta İran karşıtı olası mevzilerden bir tanesi olabilecek Zînî Wertê’ye KDP’nin peşmerge yollamasının bir tarafında ABD’nin askeri yönelimlerinin olduğu hatırlanmalıdır.

Irak’ta Başbakan’ın yeniden atanması ve bakanlar kurulunun oluşması ile birlikte görece “istikrara” geçileceği varsayılan bir dönemde ABD’nin Irak üzerindeki İran etkisini bir kere daha kırmak yönünde güçlü adımlar atmaya çalışacağı aşikardır. Bu gelişmelere paralel olarak Suriye’de bir tanesi Barzani’nin, diğeri PKK’nin uzantısı olduğu bilinen ENKS ve PYD yaptığı müzakere ve birlik görüşmelerinin Irak’taki gerilimli tablo ile çelişkili olduğunun düşünülmesi normaldir. Ancak anlaşmak için de öncelikle kavgaya ihtiyaç olduğu siyasette sıkça karşımıza çıkan bir durumdur. Ya da başka bir gözle bakarsak emperyalizmin himayesindeki “Kürt ulusal birliğinin” hangi eksende ve hangi parametrelerle ortaya çıkacağının daha fazla görüleceği bir döneme girdiğimizi ifade etmek gerekmektedir. Önümüzdeki süreçte Irak’ta ve Suriye’de KDP eliyle bir Amerikan projesi olarak adem-i merkeziyetçiliğin gündeme getirilmesi ve özellikle Suriye’de siyasi çözümün parçası olarak lanse edilmesi de ihtimaller dahilindedir.

Bu yazı ilk olarak Sosyalist Cumhuriyet gazetesi 172. sayısında yayımlanmıştır. Gazeteye buradan ulaşabilirsiniz: