Ekonomide yalancı bahar: Hormonlu büyümede sona geliniyor

Devlet bütçesinin açık verip, kamu harcamalarının arttığı bir dönemde sermaye için yegane büyüme emek sömürüsü üzerinden olacak. Bu durumda da emekçiler için yoksullaşma kaçınılmaz, mücadele ise zorunlu olacak.

Ekonomide yalancı bahar: Hormonlu büyümede sona geliniyor

TÜİK, 2020 yılına ait birinci çeyrek sonuçlarını açıkladı. Birinci çeyrek sonuçları Koronavirüs etkisinin henüz hissedilmediği bir dönemi kapsarken, büyüme hızının 2019 son çeyreği geride kaldığı gözlemlendi. TÜİK verilerine göre Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 4,5 düzeyinde büyüdü. Büyümeye katkı en çok devlet yatırımları tarafından sağlandığı gözlemlenirken, hane halkı harcamaları da yükseldi.

TÜİK’in gerçek büyüme sonuçlarını veren zincirlenmiş değer endeksine göre, devletin nihai harcamaları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,2 arttı. Hane halkı harcamaları yüzde 5,1 artarken, yatırım ölçütünü gösteren gayrisafi sermaye oluşumu yüzde 1,4 azaldı. Mal ve hizmet ihracı aynı dönemde yüzde 1 azalırken, ithalat ise yüzde 22 arttı.

Grafik 1. Çeyreklere göre harcamalar

Son beş çeyrek kıyaslandığında hane halkı harcamaları dalgalı bir seyir gösterdi. Bu durum tüketim eğiliminde belirsizlik olduğunu gösterirken, ihracatın azalıp, ithalatın arttığı bir dönemde iç talebin yükselme eğilimi gösterdiği görülüyor. Bu durumda banka kredi faizlerinin azalması etkili bir rol oynuyor. Hane halkının harcama eğiliminde dayanıklı ürünlere dönük talebin ciddi düzeyde arttığı görülüyor. Konut satışlarında artışın bu durumu etkilediği bilinirken, diğer ürünlere dönük talebin de krediler aracılığıyla büyüdüğü gözlemleniyor.

Yük kamunun üzerinde, inşaat kayıpta

Kamu yatırımlarının da artışı dikkat çekici. Devletin nihai harcamaları yüzde 6,2 artış gösteriyor. Bu artışı en büyük destekleyen olgu eğitim-sağlık harcamalarındaki zorunlu yükseliş. Ancak bu sektörlerdeki artış geçen yılların aynı dönemiyle kıyaslandığında geriye gidiş söz konusu. Devletin altyapı yatırımlarına dönük belirli bir artış olduğu gözlemlenirken, bu artışa rağmen inşaat sektöründeki çöküş engellenemedi. İnşaat sektörü reel olarak kayıp gösteren tek sektör olurken, inşaat sektöründeki kayıp yüzde 1,2 düzeyinde. İnşaat sektörü son beş çeyrektir gerileme kaydederken, inşaat sektöründe stokların giderek azalması, bu şirketlerin borçlarının belirsizleşmesine neden oluyor.

Makine yatırımlarının artış hızında kesilme var

Büyümenin sektörel dokusunda sanayi sektörü önemli bir rol oynadı. Sanayi üretimi yüzde 6,2 büyüdü. Özellikle imalat sanayi yüzde 6,7 büyüyerek önemli bir büyüme performansı gösterdi. Üretim kapasitesi aynı dönemde yüzde 4,4 arttı. Makine yatırımları yüzde 8,4 artarken, makine yatırımlarındaki artış hızının azaldığı gözlemleniyor. Özellikle salgın döneminde Çin’in ihracat kapasitesindeki azalış tekstil, makine ve bilişim sektörlerinin üretim kapasitesini arttırdı. Tekstil sektöründe talep yönlü canlanma büyümeyi büyük oranda destekledi. Öte yandan, imalat sanayinin en önemli enstrümanı olan otomotiv sanayi bu büyümeye eşlik edemedi.

Sektörler bazında en büyük artışı diğer hizmetler ve iletişim sektörleri gösterdi. İletişim sektörü yüzde 10 üzeri büyüdü. Kamunun ağırlığı bulunan eğitim ve sağlık sektörleri yüzde 4,7 büyürken, tarım sektörü de yüzde 3’lük ılımlı bir büyüme sağladı.

Esas kavga emeğin sömürüsünde

Ekonomik veriler özellikle salgının etkisinin düşük olduğu bir dönemi kapsıyor. İlk çeyreğin altıda birinde gerçekleşen salgının etkisi özellikle ihracat düzeylerinde gerçekleşti. Dış ticaret verileri de aynı gün açıklanırken, krizin sanılandan büyük olacağı ve ikinci çeyrekteki küçülmeyi kamu ekonomisi ağırlığıyla aşılmak istendiği fark ediliyor. Öte yandan, aynı dönemde net sermaye artığı (net kâr) yüzde 40’ın üzerine çıkarken, işgücü giderlerinin aldığı pay azaldı. Makine yatırımlarının büyümesi ve çalışma saatlerinin etkisi düşünüldüğünde, sermayenin emekçileri sömürme düzeyinin giderek arttığı gözlemleniyor.

Önümüzdeki çeyreklerde küçülmenin kaçınılmaz olduğu bilinirken, bu küçülmenin hangi düzeyde olacağı tartışılıyor. Sanayi sektörünün iç talebe dönük büyümesi, sınırlarını belirlerken, esas ağırlığın bir kez daha sömürü düzeyi üzerinde olacağı anlaşılıyor. Devlet bütçesinin açık verip, kamu harcamalarının arttığı bir dönemde sermaye için yegane büyüme emek sömürüsü üzerinden olacak. Bu durumda da emekçiler için yoksullaşma kaçınılmaz, mücadele ise zorunlu olacak.

*Bu yazı ilk olarak Sosyalist Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır. Gazetenin 173. sayısına buradan ulaşabilirsiniz: