Kurtuluş Kılçer'den sosyalistlere seçim çağrısı

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İstanbul İl Örgütü tarafından “Emek, laiklik, bağımsızlık ve sosyalizm için ülkenin komünist partisi yükseliyor!” başlığıyla düzenlenen toplantıda, yeni bir mücadele döneminin açıldığı duyuruldu.

Kurtuluş Kılçer'den sosyalistlere seçim çağrısı

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İstanbul İl Örgütü tarafından “Emek, laiklik, bağımsızlık ve sosyalizm için ülkenin komünist partisi yükseliyor!” başlığıyla düzenlenen toplantı, bugün Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.

TKH İstanbul İl Örgütü tarafından düzenlenen toplantıda, yeni bir mücadele döneminin açıldığı duyuruldu.

Etkinlikte kürsüye çıkan TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer şöyle konuştu:

‘ÜLKEMİZDEKİ EN BÜYÜK BOŞLUK SOL SİYASETİN YOKLUĞUDUR’

“Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar,

Türkiye Komünist Hareketi İstanbul İl Örgütü tarafından düzenlenen bu etkinliğe hoş geldiniz!

Temelleri 10 Eylül 1920’de Bakü’de atılan, Mustafa Suphilerin, Ethem Nejatların ve 15’lerin yaşamları pahasına kurdukları, Nazım Hikmetlerin, Behice Boranların, Hikmet Kıvılcımların, Zeki Baştımarların, İsmail Bilenlerin bayrağı taşıdıkları, başta Mustafa Hayrullahoğlu olmak üzere yüzlerce üyesinin bedenlerini feda ettikleri, onbinlerce isimsiz neferin yaşamlarını adadıkları Partimiz 100 yaşındadır.

Hepimize Kutlu olsun!

Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar,

100 yıllık tarihin ağır yükü omuzlarımızdadır. 100 yıllık tarihin şanlı ve devrimci mücadelesi, o büyük tarihi, ödenmiş bedelleri, büyük emeklerle örülmüş geleneği bu salonda buluşmuştur! Ülkemizin onuru, işçi sınıfının aklı, gençliğin umudu, bağımsızlığın, laikliğin, eşitliğin, özgürlüğün ve emeğin savunucusunun biricik partisi bugün bu salonda yeni bir mücadele dönemini başlatmak üzere buluşmuştur!”

Bugün burada yan yana gelerek, 100 yaşına giren bu büyük geleneği geleceğe taşımak ve Partimizi yeni bir aşamaya taşımak için toplandık. Çünkü bugün ülkemizde en büyük boşluk, siyasete işçi sınıfının partisinin ağırlığını koyması sorunu bulunmaktadır. Bugün ülkemizdeki en büyük boşluk, toplumsal bir güç haline gelmiş, politik bir devrimci güç olarak sosyalist siyaset sorunu bulunmaktadır. Bugün ülkemizde en büyük boşluk, toplumsal ve siyasal olarak etkili bir sol siyasetin yokluğudur!”

‘KAFA TUTMAYA ÇAĞIRIYORUZ’

“Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar,

Ülkemizin bugün geçtiği kesit, karabulutların ülkemize çöktüğü bir tabloya benzemektedir. Ancak içinden geçtiğimiz bu karanlık tablo bizleri umutsuzluğa sevk etmemeli. Geçmişte de benzer dönemlerden geçtik.

Bugün burada andığımız Mustafa Suphilerin ve 15’lerin katliamı Türkiye tarihinin en büyük siyasi cinayetiydi, katliamıydı. Komünistleri doğarken boğmak istediler, ancak başaramadılar.

12 Eylül faşizmi, solu, sosyalizmi, işçi sınıfının örgütlerini ve özelde Partimizi hedef almıştı. Binlerce üyemiz faşizmin zindanlarından ve işkencelerinden geçtiler. Ancak komünistleri bitiremediler, bitiremeyecekler!

Bugün ülkemizde sömürücülerin, yağmacı ve rantçı burjuvazinin, patronların ahlaksız iktidarı egemen olabilir! Bugün ülkemizde yobazlar, gericiler, tarikatlar, cemaatler halkımızı esir almak için gerici ağlarını örmüş olabilirler. Bugün ülkemizde emperyalist şirketler ülkemizin bütün fabrikalarına, madenlerine, limanlarına çökmüş olabilirler. Bugün ülkemizde patronların emekçi halkı tahakküm altına alan amansız baskısı ve diktası, burjuva diktatörlüğü ve onun bir biçimi olan tek adam diktatörlüğü hüküm sürebilir. Bütün koşullar namüsait olsa bile bu ülkede emeğin hakkını, laikliği, bağımsızlığı ve eşitliği savunmak ve bunun kavgasını vermek için yeni bir mücadele atılımına ihtiyacımız bulunuyor! Koşullara boğun eğmek ile koşullara kafa tutmak arasındaki farktır bu!

Boyun eğmeye değil kafa tutmaya çağırıyoruz! Bu salonda buluşan Türkiye Komünist Hareketi, işte böylesi bir mücadelenin partisini kurmak ve örgütlemek üzere yola çıkmış bulunuyor.”

‘TKH, REFORMİST, REVİZYONİST VE LİBERAL TEZLERİ PARTİNİN KAPISINDAN GEÇİRMEMEYE YEMİNLİDİR’

“Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar,

Koşulların ağır olduğu, emekçi sınıfların örgütsüz bulunduğu, solun gerçek ve kitlesel bir siyasal güç haline henüz gelemediği bu koşullarda Türkiye devrimci ve sosyalist hareketinin geçmişinden önemli dersler çıkarmamız gerekiyor. Bizi korkutan bugünkü nesnellik değildir, tersine asıl geçmişten ders çıkarmamak bizleri korkutmalıdır. Türkiye sosyalist hareketi, geleceğini kuramadığı her kesitte likidasyonlarla karşılaşmıştır. 12 Eylül faşizmi sonrası ve Sovyetler Birliği’nin çözülüşünden sonra TBKP süreciyle yaşanan likidasyon tarihimizin belki de faşizm koşullarından daha ağır bir travması olmuştu. Partimiz, mücadelemiz, geleneğimiz, örgütlülüğümüz, değerlerimiz ayaklar altına alınarak yaşadığımız likidasyonu asla unutmayacağız. Ne buradaki hainleri ne de bu süreçte ortaya atılan reformist, revizyonist, liberal tezleri. Açıktır ki, Türkiye Komünist Hareketi, bu reformist, revizyonist ve liberal tezleri Partinin önünden, kapısından, penceresinden geçirmemeye yeminlidir. İşte Türkiye Komünist Hareketi nedir, kimdir diye sorulursa en başta vereceğimiz yanıt budur!

Türkiye sosyalist hareketinde gördüğümüz ikinci likidasyon süreci birlik söylemi altında ÖDP süreciyle yaşanmıştır. Liberallerin mesken tuttuğu ve Türkiye sosyalist hareketinin aklını esir aldığı ÖDP süreci Türkiye sosyalist hareketine çok büyük zararlar vermiştir. Yaşanılan likidasyon sürecine karşı sosyalizm, Leninizm, işçi sınıfı ve devrimde ısrar biz komünistlerin liberal virüse karşı bağışıklığımızı oluşturmuştur. İşte Türkiye Komünist Hareketi nedir, kimdir diye sorulursa en başta vereceğimiz yanıtların başında bu ilkeler gelmektedir.”

YETMEZ AMA EVETÇİLERLE MESAFE

“Bugün de yeni bir likidasyon süreciyle daha karşı karşıyadır Türkiye sosyalist hareketi. Yetmez Ama Evetçilerin ülkemize büyük ihanetini gördüğümüz son 10 yılda, liberal siyasetin etkisi altında bir başka likidasyon daha yaşamaktadır. Kürt siyasetinin şemsiyesi altında bulunmak ve özelde HDP kuyrukçuluğu bize göre Türkiye sosyalist hareketinin kendi ilke, görev ve misyonlarını terk etmesi anlamına gelmektedir. Bugün sosyalist hareketinin bağımsız siyasal bir odak haline gelmesi ve emekçi sınıfların hangi etnik kökenden gelirse gelsin ortak mücadelesini bir sınıf kimliği etrafından örmesi başa yazılmalıdır. İşte Türkiye Komünist Hareketi nedir, kimdir diye sorulursa en başta vereceğimiz yanıtın başında böylesi bir bakış bulunmaktadır. Anti-emperyalizmi, gericilik karşıtlığını ve sermaye karşıtlığını başa yazmadan bugün solda durmak mümkün değildir. ABD ile arasına mesafe koymayanlarla, sermaye ile arasına duvar örmeyenlerle, gericilerle arasına set çekmeyenlerle Türkiye Komünist Hareketi’nin mesafesi olacaktır. Bugün TÜSİAD ile demokrasi arayan, gerici tarikat ve cemaatlerle yan yana gelmekten çekinmeyen ve özellikle Suriye’de Amerikan emperyalizmiyle askeri ve siyasi ittifaktan çekinmeyen Kürt siyasetiyle ve yetmez ama evetçilerin temsil edildiği HDP ile komünistlerin ortak değerlerde buluşması mümkün değildir!

Bugün ülkemizde, sıradan bir yaklaşım ve bakış açısından sol deyince görülen olgulara değinmek gerekiyor. Yaklaşık 18 yıldır iktidarda bulunan AKP’nin ülkemize verdiği zararları burada sizlere aktarmak gereksiz. Dış politikada başarısızlık, cihatçı çeteleri destekleyen mezhepçilik, ülkemizin Suriye’de savaşa sokulması, Libya’da yeni bir savaşın ayak sesleri, laikliğin tasfiyesi, tarikat ve cemaat Cumhuriyeti’ne ülkemizin dönüştürülmesi, emek sömürüsünün yoğunlaşarak büyük boyutlara gelmesi, ekonomik kriz, yağma ve rant üzerine kurulu bir ekonomik sistem, bu ekonomik sistemin her yanıyla dışa bağımlı kılınması, haram diye diye faiz düzeniyle beslenen Süslümanlar rejimi, ülkenin madenlerinin, ormanlarının, limanlarının, bütün işletmelerinin emperyalist tekellere peşkeşi, yoksulluğun ve işsizliğin her geçen gün artması, kadın cinayetlerinin artarak sürmesi, çürümenin ve ahlaksızlığın büyük boyutlara geldiği bir dönemdir AKP iktidarı!”

SAĞ İTTİFAKLAR SİYASETİ

“İşte bu tablodan bir an önce kurtulmak isteyen emekçilerin haklı talebi karşımızdadır! Emekçilerin bu haklı talebine yanıt vermek bizim görevimiz olmakla birlikte, düzenin yaratmış olduğu bu  garabete karşı durduğunu söyleyen düzen partilerine de değinmemiz gerekiyor. AKP’nin 18 yıllık iktidarına karşı düzen siyasetinde yeni oluşumlar teker teker çıkıyor. Hatta AKP ve MHP’nin kurduğu gerici-faşist ittifakın karşısında düzen partileri tarafından alternatif ittifaklar kurularak emekçi halkımızdan oy istenmektedir. AKP ve MHP tarafından kurulan sağ ittifakın karşısına CHP’nin başını çektiği başka bir sağ ittifak Millet İttifakı adıyla emekçi halkımızın karışısına çıkarılıyor. AKP’nin doğduğu Saadet Partisi ve MHP’den kopan İyi Parti ile CHP’nin yan yana geldiği Millet İttifakı, AKP’nin yaratmış olduğu tahribatı tersine döndürecek bir siyasal programa sahip olamaz! CHP’nin yüzünün, ülkenin siyasi ekseninin sağa kaydığı bir dönemde emekçilere ve sol dönmesi yerine sağa döndüğü yaşanılan bu ittifakla bir kez daha gözler önüne serilmiştir. AKP’nin kurucu isimlerinden Abdullah Gül’ün Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak planlandığı hepimizin malumu. Bugün AKP’nin başbakanlığını yapmış Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi ile Abdullah Gül’ün arkasında durduğu ve AKP’nin ekonomi politikasının başındaki isim olan Ali Babacan’ın kuracağı yeni siyasi hareketle ittifak arayışında bulunan CHP’nin sol bir parti sayılması, ya da böyle bir ittifakın sol ve alternatif sayılması bize göre mümkün değildir! AKP’ye, AKP’nin kurmuş olduğu gerici rejime, AKP’nin yanlışlarına karşı AKP benzeri bir ittifakla nasıl karşı durabilirsiniz?

Düzen içinde AKP muhalefeti pekala vardır. Bu muhalefetin temel derdi ise 18 yıllık AKP iktidarının tahribatını restore etmektir. Emperyalist merkezlerle uyum, toplumsal uyum, sermaye sınıfıyla uyum, emperyalist finans merkezleriyle uyum! Bugün düzen muhalefetinin bundan başka söylediği alternatif bir program bulunmamaktadır! Bugün düzen muhalefetinin buluştuğu temel zemin “güçlendirilmiş parlamenter sistem”den öteye gitmemektedir. Ancak ülkemizin sorunları çok köklüdür ve bu sorunlar ortaya konmadan ülkemizin kurtuluşu mümkün değildir.

Laiklik konusunda ne demektedirler? Cemaat ve tarikatları kapatacaklar mı? Zorunlu din derslerini kaldıracaklar mı?

Avrupa Birliği konusunda ne demektedirler? Ülkemizin yağmalanması anlamına gelen Gümrük Birliği anlaşmasını iptal edecekler mi?

NATO konusunda ne demektedirler? NATO’dan çıkılsın, İncirlik kapatılsın diyen her hangi bir düzen partisi var mıdır?

Özelleştirilen kamu işletmeleri başta olmak üzere, ülkemizin enerji, ulaşım, temel sanayi kollarının devletleştirilmesini savunan var mıdır?

Eğitimi ve sağlığı tamamiyle parasız hale getireceğiz diyen var mıdır? Eğitimde yaşanılan gericiliğin tek ilacı laiklik ve bütün özel okul, yurt, dersanelerin devletleştirilmesinden geçmektedir. Kimlerin böylesi bir programı bulunmaktadır?

Bugün ülkemizde yaşanılan temel sorunlara karşı alternatif bir programa sahip olmayanların hatta neredeyse AKP’nin çizdiği çerçevenin dışına çıkamayanların alternatif olmaları ve ülkemizdeki temel sorunlara yanıt oluşturabileceklerini söylemek mümkün olabilir mi?”

SEÇİMLERDE ‘GÜÇBİRLİĞİ’ ÇAĞRISI

“Açıktır ki, Türkiye Komünist Hareketi, yeni bir mücadele dönemi başlatırken ülkemizin kurtuluşu ve emekçi halkın çıkarları doğrultusunda önemli bir programa sahiptir: Yeni bir Cumhuriyet Programı!

Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar,

Düzen siyasetinde önemli gelişmeler oluyor. Bir kez daha emekçi halkımızın umutlarına seslenecekler, tek adam rejiminden kurtulmak için diyecekler, kırk satıra kırk katır diyecekler, ölüme karşı sıtmayı gösterecekler. Yıllardır gördüğümüz bu kayıkçı dövüşüne karşı emekçi halkımızı uyarmak bizlerin görevidir.

Bugün AKP-MHP’nin kurduğu baskıcı, hukuk tanımaz, gerici, emek düşmanı ve işbirlikçi rejime karşı solun, sosyalistlerin, devrimcilerin, emekten yana güçlerin yan yana geleceği ‘sosyalist bir bağımsız odağın’ şekillenmesi önemlidir. Bu toplantı vesilesiyle, önümüzdeki genel seçimlerde sosyalistlerin yan yana geleceği bir güçbirliği çağrımızı buradan ifade etmek isteriz. Türkiye Komünist Hareketi, önümüzdeki erken ya da geç genel seçimlerde sosyalist solun yan yana geleceği bir ittifakın içinde yer alacağını, buradan böyle bir güçbirliğinin oluşturulması gerektiğini ilan ederiz!

Türkiye sosyalist hareketi, düzen solunun kuyruğuna takılmaya mahkum değildir. Türkiye sosyalist hareketi, yeni bir mücadele dönemini başlatmalıdır! Çağrımız ülkemizin sosyalist ve komünist güçlerine ve partilerine, kalbi hala solda atan aydınlara, çıkarı sosyalizmde olan emekçileredir!”

YENİ BİR CUMHURİYET PROGRAMI

“Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar,

Türkiye Komünist Hareketi, bugün 4 temel ilkeyi kendisine şiar edinmiştir. Emek, laiklik, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesi! Anti-emperyalist, anti-kapitalist ve gerici karşıtı bir mücadele hattı örülmeden devrimci bir siyaset yürütülmesinin karşılığı yoktur. Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, emperyalizme karşı, kapitalizme, sermayeye ve gericiliğe karşı amansız ve katı duruşunu sürdürmeye kararlıdır. Bu mücadele başlıklarından herhangi bir birisinin geriye çekilmesi, yapılacak en büyük yanlışların başından gelmektedir.

Sermaye karşıtlığını geriye çekip emperyalizme karşı mücadeleyi sivriltip, ulusalcılık adına AKP yandaşlığına geçenleri görüyoruz.

Emperyalizme karşı mücadeleyi geri çekip gericiliğe karşı mücadeleyi sivriltenlerin, sermaye sınıfının ve emperyalist siyasetin yörüngesi altına nasıl girdiklerini görüyoruz!

Laikliği geri çekip demokrasiyi öne çıkaranların nasıl liberalleştiğini ve sermaye yanlısı haline geldiklerini görüyoruz!

Türkiye Komünist Hareketi nedir, kimdir diye sorulduğunda işte vereceğimiz yanıtların başında bu temel ilkelerde siyaset yapan bir parti yanıtı gelmektedir!

Türkiye Komünist Hareketi, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sorunlara, emekçi halkımızın taleplerine yanıt verecek bir mücadele programını bu toplantıda bir kez daha ilan eder: Yeni bir Cumhuriyet programı ülkemizin kurtuluşunun temel programıdır!

  1. Yeni bir Cumhuriyet, ülkemizin büyük çoğunluğunu oluşturan milyonlarca emekçinin omuzlarında kurulacaktır. Yeni bir Cumhuriyet emekçi Cumhuriyeti olacaktır.
  2. Yeni bir Cumhuriyet, emperyalizmin ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel boyunduruğundan kurtularak ve kurtulmak için kurulacaktır. Yeni bir Cumhuriyet, bağımsız ve egemen bir devlet olacaktır. NATO’dan çıkılacak, emperyalizmin askeri üsleri kaldırılacak, bütün gizli anlaşmalar iptal edilecektir.
  3. Yeni bir Cumhuriyet, laiklik temelleri üzerine kurulacaktır. Laiklik, devletin ve toplumun harcı olacaktır. Tarikat ve cemaat adıyla siyasi ve ticari faaliyet yürüten bütün gerici örgütlenmeler kapatılacaktır. Eğitim devletin ana görevi olacak, eğitim adıyla gerici yurt, okul, kurs gibi bütün faaliyetler yasaklanacaktır. Zorunlu din dersleri kaldırılacaktır.
  4. Yeni bir Cumhuriyet, devletçi ve planlı bir ekonomi üzerine inşa edilecektir. Emperyalist şirketlerin varlıkları millileştirilecek, sermayenin servetleri kamulaştırılacaktır. Ülkemizin ulaşım, enerji, haberleşme, tarım başta olmak üzere bütün stratejik ekonomik birimleri devletleştirilecektir. Emperyalizm kovulacak, ülkemizin sömürülmesi son bulacaktır.
  5. Yeni bir Cumhuriyet, halkın çıkarlarına göre düzenlenecektir. Eğitim bütün kademelerinde parasız olacaktır. Sağlık hizmetleri devlet tarafından karşılıksız sağlanacaktır. Bütün özel okul ve sağlık kurumları devletleştirilecektir. Çalışma saatleri insanca yaşam koşullarına çekilecektir. İşsizlik yasaklanacak, her yurttaşa iş olanağı devletin görevi olacaktır.
  6. Yeni bir Cumhuriyet, kadınların Cumhuriyet’i olacaktır. Kadınlara yönelik ayrımcılık, şiddet ve eşitsizliğin kaynaklarına karşı büyük bir eğitim seferberliği düzenlenecektir. Her çocuğa kreş hakkı devlet tarafından ücretsiz olarak sağlanacaktır.
  7. Yeni bir Cumhuriyet, temel hak ve özgürlükler temelinde kurulacaktır. İfade, basın, toplanma, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü anayasal güvence altında olacaktır.

Türkiye Komünist Hareketi, emekçileri, cumhuriyetçileri, ilericileri, yurtseverleri, kadınları ve gençleri Yeni bir Cumhuriyet Programı altında birleşmeye ve mücadele etmeye çağırıyor!”

‘TÜRKİYE’NİN GERÇEK VE KİTLESEL KOMÜNİST PARTİSİNİ KURMAYA ÇAĞIRIYORUZ’

“Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar,

Partimizin 100. Yılına giriyoruz. 100 yaşında bir siyasi gelenek olarak Türkiye Komünist Hareketi’nin çok özel bir misyonu daha bulunmaktadır. Söylememe izin veriniz!

Türkiye Komünist Hareketi, nedir, kimdir diye sorulursa vereceğimiz en son yanıt ise işte bu misyonda saklıdır. Türkiye’nin gerçek komünist partisini kurmak!

Başka bir şekilde ifade edersek, değerli dostlar, gerçek komünist partisi kavramının altında iki anlam bulunmaktadır.

Birincisi tarihsel TKP’ye yaslanan ve bu geleneği temsil eden, 100 yıllık tarihin mirasçısı ve devamcısı olarak gerçek komünist partisini örgütlemek, yeniden inşa etmek, bayrağını kaldırmak, siyasetini kitleselleştirmektir.  İkincisi ise işçi sınıfının partisini, işçi sınıfı içinde örgütlenmiş ve emekçi halka yaslanmış bir partinin onun doğrudan parçası haline gelmiş bir komünist partisinin inşası.

İşte Türkiye Komünist Hareketi’nin özel misyonu budur!

Geçmişten çıkardığımız bütün acı derslerle birlikte geleneğin bizleri yüklediği misyon işte budur.

Bugün kendisine komünist diyen başkaları da elbette vardır. Hatta Partimizin ismini kullananlar da bulunmaktadır. Ancak 1920’de temelleri atılan Partimizi bir marka olarak görenlerden, bu ismin büyüklüğünün altında oynayanlardan ve nemalananlardan değiliz! Türkiye Komünist Hareketi, işte böyle büyük bir mücadeleye soyunmuştur.

Türkiye Komünist Hareketi, ismini de alacaktır.

Ne kimse kuşkuya düşsün ne de kimse taklitlerimize inansın!

Türkiye’nin işçi sınıfının partisini kurmaya soyunduk! Bütün dostlarımızı işte böylesi bir mücadeleye, yeni bir mücadele dönemine, Türkiye’nin gerçek ve kitlesel komünist partisini kurmaya, Türkiye Komünist Hareketi’nin saflarına katılmaya çağırıyoruz!

Yaşasın sosyalizm!

Yaşasın laiklik!

Yaşasın bağımsızlık!

Yaşasın devrim!

Yaşasın Sosyalist Türkiye!”