Koronavirüs araştırması: Halkın yüzde 45’i doğru bilgi verildiğine inanmıyor

Toplumun yüzde 45’i Sağlık Bakanlığı ve devlet kurumların yeterli önlem aldığına ve topluma doğru bilgi verdiğine inanmıyor.

Koronavirüs araştırması: Halkın yüzde 45’i doğru bilgi verildiğine inanmıyor

KONDA, koronavirüs konusunda yaptığı ilk araştırmayı kamuoyu ile paylaştı. Araştırmaya göre toplumun yüzde 45’i Sağlık Bakanlığı ve devlet kurumların yeterli önlem aldığına ve topluma doğru bilgi verdiğine inanmıyor.

KONDA Araştırma Şirketi, ilk yeni tip koronavirüs (Kovid-19) saha araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

7-8 Mart tarihlerini arasında yapılan araştırmanın sonuçları toplumun yüzde 97’sinin koronavirüsün ne olduğu konusunda duyuma sahip olduğunu gösteriyor.

HALKIN YARISI YAPILMASI GEREKENİ YAPIYOR

Yüzde 86.5’i virüsün nasıl yayıldığını ve yüzde 85’i de tedbir amaçlı olarak neler yapılması gerektiğini biliyor.

Buna rağmen toplumun yüzde 55’i sadece yapılması gerekenleri yapıyor.

VATANDAŞ KURUMLARA İNANMIYOR

KONDA’nın bir diğer bulgusu da Sağlık Bakanlığı ve devlet kurumlarının koronavirüs konusunda yaptıkları açıklamaların toplumdaki algısıyla ilgili.

Buna göre ‘toplumun yüzde 45’i Sağlık Bakanlığı ve devlet kurumlarının koronavirüse karşı yeterli önlem aldığına ve yine yüzde 45’i ilgili kurumların topluma doğru bilgi verdiğine inanmıyor.’

ÖNLEMLER BİLİNİYOR AMA UYGULANMIYOR

​KONDA’nın bulgulardan yola çıkarak yaptığı tespit şöyle:

  • Riskin ne olduğu ve tedbir amaçlı olarak neler yapılması gerektiği bilinmekte ve fakat toplumun yarıya yakını pratikte bu tedbirleri almamakta veya uygulamamaktadır.
  • Ülkedeki siyasi kutuplaşmanın ve buna bağlı olarak da devlet kurumlarına olan güvenin böylesi bir toplum sağlığı ve salgın meselesinde bile etkili olduğu anlaşılmaktadır.
  • Virüs ve salgının ne olduğuna dair bilgi amaçlı çabadan daha çok tedbirlerin uygulanması amaçlı çabaların yoğunlaştırılması ve hatta sorumlu olduğumuz alanlarda tedbir amaçlı uygulamaların zorunlu hale getirilmesi daha yararlı olacaktır.
  • Salgına karşı güvenli ortamı sağlamanın yolunun çalışanların, katılımcıların, yani tüm paydaşların arzulu ve gönüllü gayretlerinin ön koşul olacağından hareketle güven ortamının sağlanması, şeffaflık, açıklık ilkelerinin esas alınmasının elzem olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.