Çatalhöyük

Sosyalist devrimden sonra da eski rejimden kalan sömürücü sınıflar varlıklarını bir süre daha devam ettirecekleri gibi, binlerce yılın lanetli mirası olan insan bencilliğiyle de mücadele etmek gerekecektir. 20 yüzyılda da gördüğümüz gibi bu hiç de kolay bir iş değildir ve çok zaman alacaktır.

Dr. Cem Gönenç

Konya’nın Çumra ilçesinde yer alan Çatalhöyük bundan yaklaşık 9000 yıl önce kurulmuş bir basit şehir. Aşağıdaki satırlar Cosmos: Possible Worlds adlı dizinin 1. Bölümünden alındı:

‘’Çatalhöyük’e hoş geldiniz. Anadolu düzlüklerinde bir yerleşim alanı. Yaklaşık 9000 yıl öncesindeyiz ve bu gecelik herkes evine çekilmiş durumda. Bir zamanlar Afrika’da yaşayanlarla aşağı yukarı aynı sayıda insan bu gece, bu başlangıç-şehrinde bir arada yaşıyor. “Şehir” öylesine yeni bir fikir ki henüz sokak veya pencere icat edilmemiş. Dolayısıyla yaşadığınız evinize girmenizin tek yolu çatıların üstünden yürüyerek kendi konutunuzun girişini bulmak.

Çatalhöyük’te, sokaklardan ve pencerelerden çok daha dikkat çekici bir eksiklik var. Burada bir saray yoktur. Tarımın icat edilmesi insan toplumlarına getirdiği acı bedel henüz ödenmeyi bekliyordu. Burada, azınlığın çoğunluk üzerinde kurduğu bir baskı yoktu. Toplumun geri kalanı kıt kanaat geçinirken zenginlik içinde yüzen yüzde birlik bir kesim yoktu. Burada yaşamış kadın, erkek ve çocuklara ait kalıntılardan elde edilen kanıtlar beslenme bakımından şaşırtıcı bir benzerliğe işaret etmektedir. Avcı-toplayıcıların “paylaşım” geleneğine hâlâ değer veriliyordu. Çatalhöyük toplumu eşitlikçiydi.  En zayıf ve en güçlü bireyler aynı yiyeceklerle besleniyor ve herkes aynı tip evlerde yaşıyordu. Ama bu evler hiç de kasvetli değildi.’’

Bu alıntıyı yapmamın nedeni üretim araçlarının ortak olduğu sınıfsız bir toplumu çok güzel betimlemesi ve bulguların görece yeni olması. Bilindiği gibi insanlık tarım yapmaya başladıktan sonra, kullanılan üretim araçlarının doğası gereği, bireysel mülkiyet ortaya çıktı. Muhtemelen rastlantısal bir şekilde, bir başka toplulukla bir av ya da toprak parçası nedeniyle yaşanan çatışmadan sonra bazı insanlar köle haline geldi. Ardından da insanlar köle emeğinin tarımda kullanılabileceğini keşfettiler. Böylece toplum sınıflara bölünmüş oldu.

Bugünlerde egemenliğini ilan etmiş görünen liberalizme göre insanlar bencildir ama her bireyin kendi çıkarının peşinden koşmasının sonucunda toplumsal fayda da ortaya çıkar. Bu liberallerden ünlü evrimsel biyolog Richard Dawkins’e göre insanın bencilliği biyolojiktir, çünkü genlerin bencil olması nedeniyle her birey kendi genlerini kopyalamaya çalışır. Toplumlarda görülebilen özverili davranışlar ise yine bireyi korumaya yöneliktir. Evrimde türün iyiliği kavramını savunan biyologlara karşı Dawkins şöyle yazar: “Evrimdeki önemli noktanın, bireyin (veya genin) iyiliği değil de, türün (veya grubun) iyiliği olduğunu varsaymak gibi bir yanılgıya düştüler.” (1) Daha ileride ise şu satırlar yer alır: “Bencil sürü modelinde işbirliği ilişkilerine yer yok. Burada özveri yok; yalnızca her birey diğer bireyleri bencilce kullanıyor.” (2).

Bence Dawkins’in temel yanılgısı canlıları ve özellikle insanı biyoloji ve genlerden ibaret görmesidir. Biyolojik açıdan her canlının genlerini aktararak kendi benzerini meydana getirmesi canlılığın temel özelliklerinden birisidir. Bu durumun bireyler arasında karşı cinsi etkilemek için bir rekabete neden olacağı da doğrudur. Ancak, bu rekabetin illaki sert biçimler alması gerekmez. Ayrıca çocuk yapmayı hiç düşünmeyen ya da eşcinsel olan bireyler de vardır. Hayvanlar dünyasında özellikle insanlarda gelişmiş bir beyin vardır ve bu işleri hayli değiştirir. Richard Dawkins’in görüşlerinden yola çıkarsak bir savaş sırasında arkadaşlarını kurtarmak için canını feda eden bir askeri, bütün hayatını belirli idealler için harcayan insanları ya da Çatalhöyük’te neden zayıf bireylerin de güçlüler kadar iyi beslendiğini de anlayamayız. Bu örneklerin hiçbirinde bireye evrimsel avantaj sağlayan bir durum yoktur. Dawkins’in en büyük hatalarından birisi insanı salt biyolojik bir varlık olarak ele almasıdır.

Bencilliğin insan toplumlarında yaygın hale gelmesinin nedeni üretim araçlarının gelişmesi nedeniyle toplumun sınıflara bölünmesi olmuştur. Her bireyin kendi çıkarının peşinde koştuğu bir toplumda toplumsal fayda ortaya çıkmaz. Komünistler sömürünün, işsizliğin, yoksulluğun, savaşların ve çevre katliamının üretim araçlarının özel mülkiyet olduğu kapitalizmden kaynakladığını savunurlar.

Kuşkusuz, sadece üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kaldırılmasıyla sorunlar bir anda çözülmeyecektir. Sosyalist devrimden sonra da eski rejimden kalan sömürücü sınıflar varlıklarını bir süre daha devam ettirecekleri gibi, binlerce yılın lanetli mirası olan insan bencilliğiyle de mücadele etmek gerekecektir. 20 yüzyılda da gördüğümüz gibi bu hiç de kolay bir iş değildir ve çok zaman alacaktır.

 

  • Richard Dawkins, Gen Bencildir, 9. Basım, sf. 9
  • g.e., sf. 115