Komünistlerden Erdoğan'a yanıt: Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar!

TKH tarafından yayımlanan açıklamada, "Örtülmek istenen; eğitime ve sağlığa ayrılmayan ama Diyanet’e ayrılan yıllık 10 milyar TL üzerindeki bütçedir. Örtülmek istenen; eğitimdeki eşitsizliklerin neden olduğu öğretmen ve öğrencilerin ölümü, salgınla karşı karşıya bırakılan milyonlarca eğitim emekçisi, öğrencileri ve velileridir" denildi.

Komünistlerden Erdoğan'a yanıt: Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle sarayda düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmasında kullandığı, “Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir” ifadeleri nedeniyle bir açıklama yayımladı.

Açıklamada, “18 yıldır ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan ve yağma eden, altın kaplama çeşmeler kullanan, adaleti, laikliği, yurttaşlık bilincini, emekçilerin tüm kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışanlar şimdi emekçi halkımızla “acıyı bal eyleyin” diyerek alay etmektedirler!” ifadelerine yer verildi.

TKH’nin, “Acıyı bal eyleyin diyen Erdoğan’a yanıtımızdır: Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar!” başlığıyla yayımladığı açıklamanın tamamı şöyle:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Camiler ve Din Görevlileri Haftası” vesilesiyle sarayında düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada uzun süredir yaşanan ve giderek derinleşen ekonomik krize dair yurttaşlara din üzerinden mesaj verdi.

Erdoğan mesajında ”bu hayatın albenisine kendisini kaptıran insan, dünyasını da ahiretini de kaybeder’ derken, devamında ”Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir” demiştir.

Krizle, işsizlikle, yoksullukla, açlıkla karşı karşıya olan milyonlarca yurttaşa bu öğütleri verenler, milyonlarca yurttaşı bir kez daha ”din ve inanç” üzerinden ıslah etmeye, ”kaderlerine” boyun eğmeye çağırmaktadır. Asıl hayatın albenisine kapılmış olanlar, derinleşen ve pandemiyle birlikte gizlenmesi giderek zorlaşan eşitsizliklerin üzerini dinsel telkinlerle örtmeye çalışmaktadır.

Örtülmek istenen; sarayın Sayıştay’ın verilerine göre 10 milyon TL’lik günlük harcamasıdır.

Örtülmek istenen; eğitime ve sağlığa ayrılmayan ama Diyanet’e ayrılan yıllık 10 milyar TL üzerindeki bütçedir.

Örtülmek istenen; eğitimdeki eşitsizliklerin neden olduğu öğretmen ve öğrencilerin ölümü, salgınla karşı karşıya bırakılan milyonlarca eğitim emekçisi, öğrencileri ve velileridir.

Örtülmek istenen; salgını önlemedeki başarısızlıktır.

Örtülmek istenen; sağlığın piyasalaşması, salgın sürecinde yaşamını yitiren ve yitirmeye devam eden hekimler ve sağlık emekçileri. ”Söz” verilen ama tutulmayan ek ödemelerdir.

Örtülmek istenen; bir tarafta dikiş tutmayan ekonomi yönetimi, Türk lirasının önlenemeyen değer kaybıdır. Diğer tarafta borçlanma, yoksulluk ve çaresizlikten kendini yakan yurttaşlardır.

Örtülmek istenen; kadın ve çocuklara yönelik taciz, tecavüz, şiddet ve cinayetlerdir. Tarikat ve cemaatlere mahkum edilmek istenen emekçi çocuklarıdır.

Ancak mızrak çuvala sığmamaktadır. Ülkemizin içine girdiği ekonomik kriz ”dinci ve millici” söylemlerle geçiştirilemeyecek, halkı ikna edemeyecek boyuta ulaşmıştır.

18 yıldır ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan ve yağma eden, altın kaplama çeşmeler kullanan, adaleti, laikliği, yurttaşlık bilincini, emekçilerin tüm kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışanlar şimdi emekçi halkımızla “acıyı bal eyleyin” diyerek alay etmektedirler!

”Acıyı bal eyleyin” diyenlere ise elbette halkımızın söyleyeceği bir çift söz vardır: Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar!”