Komünistlerden 'Çorlu tren katliamı' açıklaması: Bizlerin canını hiçe sayan bu köhnemiş düzen değişmelidir

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Çorlu Tren Katliamı’nın 2. Yıldönümü dolayısıyla yapılan açıklamada "Düzenin kar hırsına kurban edilen işçilerin, yurttaşların, 'fıtrat ve kader' diyerek yaşamlarının yok sayılmasına izin verilmemelidir. Bizlerin canını hiçe sayan bu köhnemiş düzen değişmelidir." denildi.

Komünistlerden 'Çorlu tren katliamı' açıklaması: Bizlerin canını hiçe sayan bu köhnemiş düzen değişmelidir

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Çorlu Tren Katliamı’nın 2. Yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yayımladı. Açıklamada, ülkemizde son on beş yılda meydana gelen ve pek çok yurttaşımızın yaşamını yitirdiği tren kazalarının tesadüf ya da kader olarak görülemeyeceği ifade edilirken; ulaşımda kamucu anlayış yerine rantı, bilimsel yaklaşımlar yerine siyasi şovları koyan, yetki ve görevlendirmede liyakat yerine yandaşlığı yeğleyen, kar hırsıyla işçilerin iş yükünü arttıran AKP iktidarının son on beş yılda tren kazalarında kaybettiğimiz yurttaşlarımızın hesabını vermekle yükümlü olduğu vurgulandı.

“Çorlu Tren Katliamı’nın sorumluları hesap vermelidir” başlığıyla yayımlanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“İki yıl önce bugün Uzunköprü- Halkalı seferini yapan yolcu treni Tekirdağ’ın Muratlı ile Çorlu ilçeleri arasında yer alan Sarılar Mahallesi mevkinde ray altında meydana gelen göçük nedeniyle raydan çıktı. Katliam gibi kazada aralarında çocukların da olduğu 25 yurttaşımız hayatını kaybetti. Kazanın hemen ardından yapılan açıklamalar ve kaza ile ilgili yürütülen hukuki süreç nasıl bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha ortaya koymuştur.

Kazanın hemen ardından yapılan açıklamalarda aşırı yağış neticesinde böyle bir kazanın olası olduğu kanısı oluşturulmak istenmiş, ancak bütün manipülasyon çabalarına rağmen, dava sürecinde toplanan veriler kazanın göz göre göre geldiğini ortaya koymuştur.

Kazanın yaşandığı gün meteorolojinin kayıt altına aldığı yağış miktarının öngörülebilir sınırlar içerisinde olduğu, AKP iktidarının, hat üzerinde sürekli gözlem yapan, tren yolu güzergahı üzerinde görev yapan hat bekçilerinin istihdamına son vermesinin bakım ve denetimde zafiyet yarattığı, gibi bir dizi bilimsel gerçek adeta kazaya davetiye çıkartıldığını gözler önüne sermiştir.

Kazadan sonra yürütülen soruşturma; TCDD yöneticilerinin ve Ulaştırma Bakanlığı’nın hızlıca aklanması, bütün sorumluluğun ise TCDD’de çalışan dört işçinin ihmali üzerine kurulmuştur.

Dava sürecinde ülkemizin en büyük üniversitelerinden bilirkişi talebine ‘yetkin kimse yok’ şeklinde yanıtlar verilmesi ayrıca manidardır.

Ülkemizde son on beş yılda meydana gelen ve pek çok yurttaşımızın yaşamını yitirdiği tren kazaları tesadüf ya da kader olarak görülemez.

Ulaşımda kamucu anlayış yerine rantı, bilimsel yaklaşımlar yerine siyasi şovları koyan, yetki ve görevlendirmede liyakat yerine yandaşlığı yeğleyen, kar hırsıyla işçilerin iş yükünü arttıran AKP iktidarı son on beş yılda tren kazalarında kaybettiğimiz yurttaşlarımızın hesabını vermekle yükümlüdür.

Çorlu’da yaşanan öngörülemez bir kaza değil geliyorum diyen bir katliamdır. Tıpkı öncesinde Pamukova’da, sonrasında Ankara’da olduğu gibi. Başta Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD yönetimi olmak üzere bütün sorumlular yargılanmalıdır.

Düzenin kar hırsına kurban edilen işçilerin, yurttaşların, ‘fıtrat ve kader’ diyerek yaşamlarının yok sayılmasına izin verilmemelidir. Bizlerin canını hiçe sayan bu köhnemiş düzen değişmelidir.”