TKH'nin haftalık basın toplantısı gerçekleşti

Türkiye Komünist Hareketi'nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH Merkez Komite Üyesi Kurtuluş Kılçer'in katılımı ile gerçekleştirilirken, Kılçer gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

TKH'nin haftalık basın toplantısı gerçekleşti

Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık olarak düzenleyeceği basın toplantılarının ilki bugün TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer’in katılımı ile gerçekleştirildi.

Kurtuluş Kılçer, Youtube üzerinden de canlı yayından basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulunurken, iktidarın algı operasyonlarına, halkın dini duygularını istismar etmesine ve muhalifler üzerinde kurduğu baskılara değindi.

Kılçer konuyla ilgili şunları kaydetti:

“Bugün AKP ve MHP iktidarı ya din istismarıyla ya algı operasyonuyla ya da baskıyla ayakta kalmaktadır.

AKP sürekli bir başarı öyküsü yazmaya çalışsa da ve MHP de kraldan daha çok kralcı ya da ‘reisten daha çok reisçi’ kesilerek AKP’nin yalanlarına ortak olsa da bugün ülkenin gerçekliği bambaşka veriler sunuyor. Ekonomi düzelmiyor, ekonomik krizin ağırlığı emekçilerin üzerine daha çok biniyor. Hayat pahalılaşıyor, işsizlik artıyor…

Şimdi de Ayasofya’ya sarıldılar. 500 yıldır çan çalınmayan ve Atatürk döneminden beri müze olarak kullanılan Ayasofya’yı camiye dönüştürmek retoriğine sarıldılar. MHP liderinin ‘çan çalmayacak, ezan okunacak’ sözü ise tarihe cehalet olarak geçecek bir ibretlik vesikası. 500 yıldır çan çalınmazken ve Ayasofya’nın bir bölümü cami olarak ibadete açıkken, bu galeyana getirici sözlerin niyetini halkımızın takdirine bırakıyoruz.

Eğer bugün bunu, Kıbrıs karbon kaynakları üzerinden egemenlik kavgası üzerinden Yunanistan’a nispet olsun diye ya da pazarlık unsuru olarak gündeme getiriyorsanız, bu argüman ucuz, ilkel ve faşizan bir politikadan başka bir şey değildir.

Taksime cami, yapıldı. Hatta Çamlıca’ya da hiç ihtiyaç yokken şov olsun diye cami yaptılar. Şimdi Ayasofya cami olacak diyorlar. Buyrun!

Ama biliniz ki Ayasofya bile sizi kurtarmayacak! Ülkenin kötü gidişini din siyasetiyle, din istismarıyla örtemeyeceksiniz!

AKP, sadece din istismarıyla değil aynı zamanda algı operasyonuyla da ayakta kalmaktadır. Daha bugün dünyanın çok yaygın kullanılan bir sosyal medya şirketi yaklaşık 7500 hesabı AKP yandaşı ve sahte hesap oldukları için kapattı. Tam 7500 sahte hesap bizzat AKP tarafından kullanılmış, halka yalanlar propaganda etmiş, galeyana getirmeyi amaçlamış, itibar suikastı yapmış. Biz buna Aktroller diyoruz.

Önce toplumda algı yaratıyorlar, sonra adım atıyorlar. Kendi içinde kimi itibarsızlaştırmak istiyorlarsa devreye sokuyorlar. Muhalifleri hedef gösteriyorlar. İşte AKP’nin, siber zorbalıkla ayakta kaldığının somut örneği bugün tescillenmiştir! Bilinmelidir ki AKP siber zorbalıkla ayakta kalmaktadır!”

“AKP, FETÖ İLE İLİŞKİSİNİ SAKLAMAK VE ABD İLE BARIŞ İÇİN ADIMLAR ATIYOR”

Kılçer, son dönemde yeniden ısıtılan “darbe” tartışmalarına da değinerek şunları ifade etti:

“Ülkemizde darbe tartışmalarının özünde de işte böylesi bir algı operasyonu bulunmaktadır. Eski Genelkurmay Başkanı tarafından FETÖ’nün siyasi ayağı için uzağa bakmayınız, zamanında çıkan bazı yasalara bakılmalı dendiğinde, AKP hemen devreye girmiş, suç duyurusunda bulunmuştu.

Tam FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmaları sürerken birdenbire darbe gündemi bizzat AKP’liler tarafından ısıtılıp gündeme getirilmiş, kendi tabanlarında korku yaratıp, kendi tabanlarını konsolide etmeye çalışmışlar, sözünü söyleyecek muhalefeti de darbecilikle korkutma yoluna gitmişlerdir.

Daha dün AKP medya işleri sorumlulardan birisi ‘evet darbeci Kemalistlere karşı FETÖ ile ittifak yaptık’ diyerek bütün gerçekleri faş etmiştir. Bu itiraf mutlaka bir yerlere kalın harflerle yazılmalıdır.

AKP, FETÖ ile ilişkisini saklamak ve bugün ABD ile barışmanın yolunu yapmak için adımlar atmaktadır.

Bakınız, ABD tarafından hazırlanan RAND raporunda, ABD doğrudan ilişki kurmak için Türk Silahlı Kuvvetleri’ni göstermiş ve özel olarak da AKP Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı işaret etmiştir. Yani emperyalizm NATO üzerinden Türkiye ile ilişkilerini yeniden güçlendirmek istemektedir.

Bugün darbe tartışmalarının altında açıktır ki, ABD ile yeniden daha derin bağlar kurmak, 15 Temmuz sonrası bozulan ilişkileri tamir etmek hedefi bulunmaktadır. Darbe olasılığı diye açılan suni gündem askeriye başta olmak üzere bürokrasi içindeki ABD’ci olmayan kesimleri özellikle 30 Ağustos öncesi tasfiyenin alt zemini olarak açılmaktadır.

AKP, ABD ile yakınlaşmaktadır. Tam da bu yüzden AKP, her zaman yaptığı gibi algı operasyonu düzenlemektedir. AKP, her sıkıştığında halkı kandırarak ayakta kalmaktadır.”

“AKP SİBER ZORBADIR”

AKP’nin yargıyı bir sopa olarak kullandığını belirten Kılçer, şöyle devam etti:

“AKP’nin ağzından din, elinden ise sopa düşmemektedir. Din istismarı ve yalan propagandayla birlikte yargıya da sopa olarak kullanmaktadır. Bu istisnai bir durum değil tersine AKP’nin yeni normali haline gelmiş bulunuyor. Odatv’ye yönelik yürütülen kovuşturmalar ve Barışların tutuklanması tam da AKP’nin – ve MHP’nin NATO’cu çizgisini göstermektedir. Odatv’de en son Müyesser Yıldız’ın tutuklanması da bunu göstermiştir.

Ortada AKP-MHP bloku açısından bir sorun olduğu bellidir. Korkulan ve saklanan bazı şeyler vardır. Bir gazetecinin hele hele FETÖ tarafından kumpas kurularak hapis yatan bir gazetecinin bugün AKP-MHP tarafından tutuklanarak hapse attırılmasının arkasındaki pis kokular yakında açığa çıkacaktır.

Biz komünistler olarak, bugün anti-demokratik, gayri-hukuki bütün adımların karşısındayız. Barışlara derhal özgürlük talebimizi yineler, tutuklanan gazetecilerin serbest bırakılmasını bir kez daha ifade etmek isteriz.

AKP siber zorba olduğu kadar aynı zamanda elinde sopasıyla baskıcı bir iktidar olduğunu bir kez daha göstermiştir.”

“PADİŞAHÇILIK OYNANAN BİR CUMHURİYET KOMEDİSİ İZLİYORUZ”

İktidarın, muhaliflere yönelik baskılarından bahseden Kılçer, bu konuda yaşanan son gelişmeleri şöyle değerlendirdi:

“Bugün Türkiye’de baskı bütün muhalif kesimlere yönelmiş durumdadır. Muhalefet eden medyaya yaptırımlar uygulanıyor. RTÜK tarafından cezalar kesiliyor, Basın İlam kurumu tarafından ilanlar verilmiyor.

Muhalif haber sitelerinde çıkan haberlere, bizzat AKP’nin yargı organı haline gelen mahkemeleri tarafından erişim engeli veriliyor.

Bugün valiler neredeyse AKP il başkanı gibi davranıyor. Devletin bürokrasisi, AKP teşkilatı gibi davranıyor.

Meclis ise bugün tamamen göstermelik bir kurum olarak karşımızda. Milletvekillerinin, milletvekilliği AKP MYK’sının aldığı kararla birdenbire düşürülüyor, Meclis’in iradesi ise bulunmuyor. Meclis’te yumrukla susturma işi ise AKP’nin sokak gücü gibi davranan MHP’ye düşüyor.

Bugün bu tablo, demokrasicilik oyunundan başka bir şey değildir. Kimse kimseyi kandırmasın!

Bugün padişahçılık oynanan bir Cumhuriyet komedisi izliyoruz. Bugün bu düzen sağından solundan tadilatla düzelmez. Bugün emekçilerin ihtiyacı olan yeni bir Cumhuriyettir. Emekçilerin, laik bağımsız cumhuriyet programı ile yeni bir cumhuriyet mücadelesi verilmelidir!”

“SEÇİM BARAJI KALDIRILMALIDIR”

Kılçer erken seçim tartışmalarına ilişkin ise şunları kaydetti:

“Ülkemizde yürütülen erken seçim tartışmalarına da değinmek isteriz. Ateş olmayan yeden duman çıkmaz!

Bugün AKP ve MHP tarafından kurulan gerici-faşist ittifakın başkanlık rejimi, ülkeyi 2023 yılında yapılacak seçimlere taşıyamaz. Ülkemizin büyük bir ekonomik kriz içinde. Dünya kapitalizminin içinde bulunduğu krizin ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler diye tarif edilen bağımlı kapitalizmler için daha fazla etkili olacağı açık.

Suriye’deki gelişmeler herkesin malumu. ABD emperyalizminin Fırat’ın doğusundaki hedefleri malum. AKP ve MHP iktidarı tarafından kurulan yağma düzeni, kamu kaynaklarının doğrudan inşaat patronlarına peşkeş çekme düzeninin artık sonuna gelindi.

AKP ve MHP, iktidarını kaybetmemek için bugün bir yandan siyasi partiler yasasını ve seçim yasasını değiştirmeye çalışıyorlar. Aslında dertleri demokrasi değil, hinliktir! 12 Eylül askeri cuntası tarafından getirilmiş, siyasi partiler ve seçim yasasının bütün adaletsiz unsurları silinmelidir.

En başta Seçim barajı kaldırılmalıdır! Bu talebimizi bir kez daha ifade ederiz.”

“KAPİTALİZMDE NEFES ALINMIYOR”

ABD’deki ırkçılık karşıtı protestolara da değinen Kılçer, Amerikan emekçilerinin mücadelesini selamladıklarını ifade ederek konuyla ilgili şunları kaydetti:

“Son olarak medeniyetin, demokrasinin, gelişmişliğin beşiği olarak gösterilen ama bize göre emperyalizmin ve kapitalizmin lider ülkesi Amerikan Birleşik Devletleri’nde yaşanan protesto gösterilerine değinmek istiyoruz.

Pandemi gündemi bize kapitalizmin gelişkin olduğu ülkelerin nasıl tek tek çöktüğünü göstermiştir. İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya başta olmak üzere kapitalizmin gelişmiş olduğu ve emperyalist ülkelerde salgının nasıl bir toplumsal ve ekonomik yıkım yarattığı somut olarak açığa çıkmıştır. Her şeyi meta haline getiren, ticarileştiren serbest piyasacılık, onun ideolojisi liberalizm ve sistemi kapitalizm yanlışlığını, çaresizliği ve insan düşmanı karakterini açığa çıkarmıştır.

Bugün ABD’de yaşanan ırkçılık karşıtı başlayan protestoların özünde yine kapitalizmin emek sömürüsü bulunmaktadır. Köle ticaretiyle, tarım plantasyonlarında çalıştırılmak üzere Afrika’dan taşınan kölelere yönelik ırkçılık, bugün yine daha ucuz sömürü amacıyla devam etmektedir!

 

 

Basın hürriyeti, ifade hürriyeti, din hürriyeti, özgürlük, gelişmişlik düzeyi, insan hakları gibi her ülkeye not veren ABD emperyalizminin gerçek yüzü polis tarafından katledilen siyahi emekçinin sözlerindedir: Nefes alamıyorum!

Evet, kapitalizmde nefes alınmıyor!

Amerikan emekçilerinin protestolarını selamlıyoruz! Irkçılığa, gericiliğe, polis baskısına, eşitsizliğe hayır diyen Amerikan emekçilerinin protestolarına ‘terör’ yaftası yapıştırmaya çalışan, kendi halkına müdahale etmesi için kent merkezlerine orduyu- askeri çağıran Amerikan devletinin “özgürlük ve demokrasi” yalanı da ABD askerlerinin postalları altında kalmıştır. Küba’ya, Suriye’ye, İran’a not veren ABD emperyalizmi kendine bakmalıdır!

“100 YILLIK ONURLU TARİHİMİZİ, DÜNDEN BUGÜNE VERDİĞİMİZ MÜCADELEYİ GELECEĞE TAŞIYACAĞIZ”

Kılçer son olarak 10 Eylül’de 100. Yaşını kutlamaya hazırlanan ülkenin komünist partisi için de çağrıda bulunarak şunları kaydetti:

“Hepinizin bildiği gibi ülkemizin en köklü partisi temelleri 1920 yılında Bakü’de atılan Türkiye Komünist Partisi’dir. Bu yıl, 1920 yılında kurulan ve mirasını üstlendiğimiz Partimizin 100. Kuruluş yıldönümü. 100. Yaşımızı büyük bir gururla kutlayacağız…

100 yıllık onurlu tarihimizi, dünden bugüne verdiğimiz mücadeleyi geleceğe taşıyacağız. Partimiz, Türkiye Komünist Hareketi, 100. Yılında bütün komünistleri, emektar ve tarihsel komünistleri ‘Gelenek sürüyor, parti yükseliyor’ şiarıyla birlikte mücadeleye çağırıyor. 100. Yaşımızı birlikte kutlamak ve bu geleneği ileriye taşımak için ‘100. Yıl komitelerinde buluşmaya’ davet ediyoruz.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, bundan böyle her hafta siyasi değerlendirme toplantısı düzenleyecek, görüş ve değerlendirmelerini canlı olarak doğrudan dostları ve kamuoyuyla paylaşacaktır.

10 Eylül’de Partimizin 100. Yaşını kutlamak için 100. Yıl Komitelerinde buluşma çağrımızı yineler, basın toplantımızı burada sonlandırırız!

Bizi dinleyen herkese çok teşekkür ederiz.”